‘İsme ibadet eden şirk koşar’

İmam Cafer (a.s.) buyurdu ki: "Kim isimlerle adlandırılan müsemmadan ayrı olarak isme ibadet ederse şirk koşar. Hiçbir şeye de ibadet etmiş sayılmaz. Bilâkis bir, tek ve Samed olan ve isimlerle adlandırılan Allah'a ibadet et. İsimlere değil çünkü isimler Allah'ın kendisini vasfettiği sıfatlardır"

<‘İsme ibadet eden şirk koşar’

İbrahim b. Ömer şöyle rivayet eder:

Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık aleyhisselâm)'ın şöyle dediğini duydum: "Allah'ın bütün işleri şaşırtıcıdır; ancak (veya haberiniz olsun ki...) O, kendisini size tanıttığı oranda sizi sorumlu tutmuştur."

İbn Riab ve ayrıca birçok kişi Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık aleyhisselâm)'dan şöyle rivayet etmiştir: "Kim zihninde tasavvur ederek, kesin bir bilgiye dayanmaksızın, salt vehimle Allah'a ibadet ederse küfre düşmüş olur. Kim anlamı bir yana bırakarak isme ibadet ederse küfre düşmüş olur. Kim isme ve anlama ibadet ederse şirk koşmuş olur. Ad konulan anlama O'nun kendisini vasfettiği nitelikleriyle ibadet eden, kalbini bu inançla dolduran, gizli ve açık olarak bu inancı dile getiren bir kimse Emirü'l-Mü'minin Ali b. Ebu Tâlib (aleyhisselâm)'ın gerçek arkadaşlarından biridir."

Bir başka rivayette, "Gerçek mü'mindir" şeklinde bir ifadeye yer veriliyor.

Hişam b. Hakem, Ebu Abdullah (aleyhisselâm)'a Allah'ın isimleri ve bu isimlerin türevleri hakkında bir soru sorduğunu, "Allah sözcüğü, nereden türemiştir?" dediğini ve İmam'ın da şöyle cevap verdiğini rivayet etmiştir:

"Ey Hişam! Allah sözcüğü ilâh sözcüğünden türemiştir. İlâh ise ibadet edilen birinin varlığını gerekli kılar. İsim, isimlendirilenden ayrıdır. Kim anlamı bir kenara bırakarak isme ibadet ederse küfre gitmiş ve hiçbir şeye ibadet etmemiş olur. Kim isme ve anlama ibadet ederse küfre girmiştir ve iki ilâha ibadet etmiştir. Kim de isme değil anlama ibadet ederse işte tevhid budur. Şimdi anladın mı ey Hişam?"

Dedim ki: "Bana daha fazla anlat."

Dedi ki: "Allah'ın doksan dokuz ismi vardır. Eğer isim, isimlendirilen olsaydı o zaman her bir isim bir ilâh olurdu. Fakat Allah bir anlamdır ve bu anlama bu isimlerle işaret edilir ve O bunların tümünden ayrıdır. Ey Hişam, ekmek; yenilen maddenin ismidir. Su; içilen maddenin ismidir. Elbise; giyilen maddenin ismidir. Ateş; yakıcı maddenin ismidir. Şimdi kendini savunacak ve düşmanlarımızla ve Allah'tan başka ilâhlar edinenlerle tartışacak kadar meseleyi anladın mı ey Hişam?"

Dedim ki: "Evet."

Buyurdu ki: "Allah bundan seni yararlandırsın ve senin ayaklarını sabit kılsın ey Hişam!"

Hişam der ki: "Allah'a yemin ederim ki, o gün o meclisten ayrıldığımdan beri hiç kimse tevhid konusunda bana üstünlük sağlamış değildir."

Abdurrahman b. Ebu Necran şöyle rivayet eder:

Ebu Ca'fer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm)'a yazdım veya sözlü olarak söyledim: "Allah beni sana feda etsin! Biz Rahman, Rahim, bir, tek ve Samed'e mi ibadet ediyoruz?"

Buyurdu ki: "Kim isimlerle adlandırılan müsemmadan ayrı olarak isme ibadet ederse şirk koşar, küfre sapar ve inkâr etmiş olur. Hiçbir şeye de ibadet etmiş sayılmaz. Bilâkis bir, tek ve Samed olan ve bu isimlerle adlandırılan Allah'a ibadet et, isimlere değil çünkü isimler Allah'ın kendisini vasfettiği sıfatlardır."