İSLAM’IN TEMELİ KELİME-İ ŞAHADET’TİR.....

  Kelime-i Şehâdet İslam'ın temeli olup, iki nükteyi ifade etmektedir;

İSLAM’IN TEMELİ KELİME-İ ŞAHADET’TİR.....
Mimar Gökhan Demir

İSLAM’IN TEMELİ KELİME-İ ŞAHADET’TİR.....

1- Tevhid: Allah'tan başka ilah yoktur.

2- Nübüvvet: Hz. Muhammed (sav) Allah'ın elçisidir.

Burada asıl olan tevhittir, ancak tevhit nübüvvetle tamamlanır. Nübüvvetsiz tevhid, sahih ve kâmil olmaz.

Diğer bir ifadeyle Muhammedün Resûlullah ibaresi kabul edilmedikçe gerçek anlamda; Lailaheillallah şehadeti de kabul edilmiş olmaz.

Bunun pratik anlamı şudur: İslam'ı anlamak ancak nübüvvete inanmak ve onu anlamakla mümkündür. Nübüvveti anlamanın muhtevasında ise, Resûl-i Ekrem (sav)'i tanımak ve ona tabi olmak vardır. Resûl-i Ekrem'in tanınması ise, ancak O'nun sünnetini yaşamak ve hadisleriyle amel etmekle mümkündür. Zira Resûlullah'ın sünneti, İslam'ın ve Kur'ân'ın yaşanma tarzı ve üslubudur. Bu bakımdan hadislere veya sünnete itiraz; ister direkt, isterse dolaylı olsun, İslam'a itirazdır.

Nübüvvete itirazın bir şekli de velayete itirazdır. Zira, ilmen ve tecrübe ile sabittir ki velayet, hakikatte nübüvvetin bir uzantısıdır. Velayeti bir nehir olarak düşünürsek, bu nehir nübüvvet denizine ulaşır. Bu deniz ise neticede Tevhid okyanusuna gark olur.

Bütün bu izahlardan sonra şu tespitte bulunabiliriz: Günümüzde yaşanan küfür, Allah'ı (c.c) inkardan değil, daha ziyade nübüvveti inkârdan veya ona uzak kalmaktan kaynaklanıyor. İnsanlığın ana problemi budur.

Peki acaba, İslam dünyasının bu konudaki hatası nereden kaynaklanmaktadır? Cevap açıktır: İslam dünyasındaki sapmaların sebebi, nübüvvetin gereğini yapmamaktır. Bunun başka bir ifadesi ise, nübüvvetin devamı niteliğindeki "velayet" gerçeğinden uzak veya mahrum kalmaktır.

Bunun ise müşahhas anlamı şudur: Velayet yolunun erleri olan kâmil insanlar, arifler ve Allah dostları anlaşılmadan, peygamberin getirdiklerinin lâhuti hazzına ermek ve manasını anlamak mümkün olamaz.

Günümüzde sönmeye yüz tutmuş iman ve İslam aşkının tekrar dirilmesi için, nübüvvet nuruna gark olmuş mana erlerini sayıları azdan az da olsa bulmak, onlarla bütünleşmek şart ve esastır. Tarih de bu tesbitimize ışık tutmaktadır. Zira tasavvuf erbabının ve alperenlerimizin aşk ve vecd dolu hizmetleri bunun en açık, en canlı şahididir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki günümüzde İslam'a itirazların önemli bir sebebi de velayet gerçeğine ve ona bağlı hakikatlere ters düşmek veya bu zengin mana ufkuna yükselememektir.

   İslam Ekmeldir

Eserin mükemmelliği, müessirinin kemaline delildir.

Bu hakikatı şöyle de ifade edebiliriz: İslam eserinin müessiri Cenâb-ı Hakk'ın noksan sıfatlardan münezzeh, kemal sıfatlarla muttasıf bulunması; O'nun eserlerinden hidayet kaynağı olan İslam dininin de ekmel bir din olmasını gerektirir.Evet İslam, ekmeldir: " .... Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'ı beğendim..." (Maide: 3) âyet-i kerimesi bunun ifadesidir.Ekmelin anlamı ne noksanı ne de fazlalığı olan demektir. Dolayısıyla âyet-i celîlede Yüce Allah: "... size dininizi ikmal ettim" buyurarak İslam'ın ne noksanı ne de fazlalığı olmadığını beyan ediyor.Noksanı yoktur; zira noksanlık, acziyettir ve kemalat eksikliğidir. Fazlalığı yoktur; zira fazlalık, lüzumsuzluk ve abesle iştigaldir. Cenâb-ı Hakk (c.c.) ise noksanlıktan ve abesle iştigalden münezzehtir. Binaenaleyh O'nun eseri olan İslam da elbette ki; "ekmel" olacaktır.

Keza, İslam'ın ekmel oluşuna, Kur'ân-ı Kerîm'in ekmeliyeti şehadet ettiği gibi; ilim, hikmet, akl-ı selîm, İslam'ın tarihi seyri ve tecrübeler de şehadet etmektedir.İslam'ın ekmel oluşunun pratik anlamı ise şudur: Hiçbir beşer, bu Allah'ın binasına bir şey ilave etmek veya çıkarmak hususunda kendisinde güç bulamayacaktır. Aşağıdaki âyet-i celile İslam'ın ilahi bir bina olarak her zaman korunacağının bir garantisidir:"Kur'an'ı biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız." (Hicr: 9)

Kaynak eser: DİN TAHRİPÇİLERİNE KUR'AN-I KERİM'İN CEVABI PROF.DR.HAYDAR BAŞ