İNSAN HAKLARI AÇISINDAN VEDA HUTBESİ-II

Dünden devam eden

           Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın, "Veda Hutbesinde İnsan Hakları" eserinde, insan hakları açısından Vedâ Hutbesi'nin keyfiyeti hakkında şu bilgilere yer veriliyor: "Bir milletin kalkınması için millî bütünlüğün ve millî beraberliğin gerçekleşmesi de gerektir. Birlik ve beraberlik de karşılıklı sevgi ve kardeşlik üzerine kurulur.

İNSAN HAKLARI AÇISINDAN VEDA HUTBESİ-II
Mimar Gökhan Demir

İNSAN HAKLARI AÇISINDAN VEDA HUTBESİ-II

Kardeşliğin, kendisine iman etmekle ve üzerinde anlaşmakla tamamlandığı bir akideye bağlı olması gerekli olduğuna göre; her biri bir fikre veya biri diğerine muhalif bir akideye inanan iki şahıs arasındaki kardeşlik hayal ve vehimden ibarettir. Hele; fikir veya akide, sahibini pratik hayatta muayyen ve de aykırı bir yola sevk eden türden olursa...

Resûlullah (s.a.v), ashabının gönülden birleştiği kardeşlik esasını, Allah katından getirdiği İslâm akidesi üzerine kurdu. Resûlullah (s.a.v), Mekke'den Medine'ye hicret ettiklerinde Allah'ın emriyle kardeşlik müessesesini kurdu. Her bir Muhaciri Ensardan birisine kardeş yaptı. Bu kardeşliği, soydan gelen kardeşlikten üstün tuttu. 

Müslümanlar, Mekke'den hicret ettikleri zaman Ensar, Muhacirler için münakaşa ediyorlardı. Herkes yeni gelen muhacir için; "Ben kendi evime götüreceğim" diyordu. Öyle oldu ki, Muhacirler, kur'a ile Ensarın evlerinde misafir ediliyorlardı. Bu kardeşlik, bağına-bahçesine, kardeşini bilfiil ortak kılma arzusu ile Ensar'da ebedî bir şeref tablosu olarak kendini göstermiştir. İşte Resûlullah'ın mü'minlere verdiği bu şuur sayesinde büyük problemlerden çoğu halledilmişti. (Bkz. Dr. Fahri Demir, İslâm Hukukunda Mülkiyet Hakları, s.125, Doktora Tezi, Ank. 1988).

İslâm'ın getirdiği kardeşlik ve eşitlik sadece fert bazında kalmaz. Aynı zamanda milletler ve kabileler, birbirlerine karşı iftihar etmek değil, birbirlerini tanıyıp, kaynaşmak için yaratılmışlardır. Bütün milletler, Allah nezdinde eşittir. Birbirlerine üstünlükleri ancak takva iledir. Bu konuda Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Biz, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi sırf birbirinizle tanışasınız diye büyük büyük cemiyetlere, küçük küçük kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki, sizin, Allah nezdinde en şerefliniz, takvaca en ileri olanınızdır." (Hucurat, 13).

Günümüzde hâlâ Birleşik Amerika'daki beyazlarla siyahların arasındaki ayrılıkları düşününce Resûlullah'ın Vedâ Hutbesi'nde buyurduğu eşitlik ve kardeşlik mesajının hikmeti daha iyi anlaşılacaktır.

İslâm'ın getirdiği kardeşlik, Hz. Peygamber (sav)'in şahsında en üst düzeyde tatbik imkânı buluyor. Bir dâvâ lideri, bir yanlışı kaldırıyor, fakat onu hemen tatbike koyuyor, hem de kendi kabilesinden başlayarak... Öncülerin söz ve fiille nasıl örnek olacaklarının en güzel numunesini gösteriyor. Çifte standart uygulayarak, haksızlığa sebep olmuyor." (devam edecek…)