İnsan asıl maksadını unutursa dünya put olur.....

İnsanın maksadı Allah'a yürümektir. Allah'ın rızasını kazanmaktır. Bu maksadı unutunca dünya senin elinde koskocaman put olur.

<İnsan asıl maksadını unutursa dünya put olur.....

Cenab- ı Hak, bir ayet-i kerimede:   "Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir"   ( Enam Suresi 32) buyuruyor:
 
Bir diğer ayette ise "Allah'ın, sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma." (Kasas 77) buyuruyor.
 
Bir hadis-i şerifte; "Dünya ahiretin tarlasıdır" buyurulurken, bir diğer hadis- i şerifte de; "Dünya sevgisi bütün hataların, yanlışların başıdır" buyuruluyor. Bu terimler hem dünyayı yeriyor, hem de önemine işaret ediyor. Bunu nasıl birbirinden ayıracağız?
 
"Burada gaye olarak işe bakacaksınız. Niyet olarak bakacaksınız. İnsan, dünyada geçici bir varlıktır. Eğer bunu bu maksat ile kavrayamazsa, o zaman dünyayı karşısında ilahlaştırır. Sanki burada hiç ölmeyecekmiş gibi kalır. Asıl maksadını unutur.
 
İnsanın maksadı Allah'a yürümektir. Allah'ın rızasını kazanmaktır. Bu maksadı unutunca dünya senin elinde koskocaman put olur.
 

 
Eğer onu, Allah'a yürüyeceğin bir zemin olarak kabul edersen, ne şekilde yürümen konusunda da orada sana imkanlar bahşedilmiştir. O'na kulluk yapacaksın. Semada kulluk yapmıyorsun. Şu arzın üzerindesin. Buradaki şartları da, O'na, Allah 'a endeksleyeceksin. Her işini, O'nun rızası istikametinde eylem haline getireceksin.
 
Bu, çalışmak olabilir. Bir insan, "Allah benden razı olsun"  diye gece gündüz çalışırsa, servet edinirse,  bu,  ibadet olur.  Niye? Ben bununla sadaka vereceğim, zekat vereceğim, komşuyu doyuracağım, okul yapacağım,  yol yapacağım...  inanç bu.  Yani sen dünya servetini binek yaptın. Sırtına bindin. O da seni Allah'a taşıyor. Bu bir ibadettir.
 

 
Ama şöyle yaparsan; kazanırsın, hiç kimseye hayrın olmaz, hasenatın olmaz, kimsenin gözüne üflemezsin, o da senin için büyük bir zarar kaynağı olur. Hep ona yönelirsin. Ona yöneldiğin, yüzünü o tarafa döndüğün için Allah'ı unutursun. Halbuki ikisinde de çalışıyorsun. Ama niyet ve maksatlar birbirinden çok farklı.
 
Niyet ve maksadın Allah 'a gitmek, O'nun rızasını kazanmak olursa, ne kadar fazla çalışırsan çalış,  ibadettir.  Çalışmakta maksadın O'nu unutmak olursa, büyük bir zillet olur.
 
Allah'ın rahmetinden ümit kesilmez
 

 
Nefis sahibi olarak her insan mutlaka hata yapar, günah işler. Bunu bir defa unutmayalım. Allah "Gafuru'r-Rahım'dir." Biz yaptıklarımıza güvenmeyeceğiz. Allah'ın rahmetine, merhametine güveneceğiz.
 
Onun için kardeşlerimizin ne yaparlarsa yapsınlar, şunu unutmamaları gerekir: Allah'ın rahmeti bizim günahlarımızı yok eder. Güvencemiz bu olacak. İnancımız bu olacak.

"De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım!  Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyiniz... " (Zümer; 53) ayeti nazil olduğu zaman, Resulullah'ın amcası Hz. Hamza'yı şehit eden Vahşi, "Ben de mi ümidimi kesmeyeyim ?" diyor.
 
Çünkü o, İslam'ın yayılmasını ve Müslümanların o güzel halini görünce ciddi bir nefis muhasebesi yapıyor. Müslüman olmak gerektiğine inanıyor. Ama öyle bir iş yapmış ki Vahşi, Resulullah'ın mübarek amcasını şehit etmiş. O da yetmiyor, ciğerini çıkarıp, Ebu Süfyan'ın karısı Hind'e vermiş. O sahneyi hatırlıyor. Tüyleri ürperiyor.
 
Resulullah haber gönderiyor. O Yüce Peygamber, ona, "uzakta durmasın, iman etsin, gelsin" diye haber yolluyor.
 
Şimdi, hiçbir kulun günahları Allah'ın rahmetini aşamaz.  Fazilet,  insanın dönüşüdür. Hangi yaşta olursa olsun dönüş yapıp Allah'a yürümenin yollarını aramamız lazım." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hikmetin Sırları eserinden) H: AknAydn