İnsan, Allah’ın kendisinden razı olduğunu bilebilir mi?

İnsan, Cenab-ı Hakk’ın kendisinden razı olduğunu, ben diyeyim bilir. Sen ne dersen de

<İnsan, Allah’ın kendisinden razı olduğunu bilebilir mi?

TÜRK-AZ HABER / İMAN VE İNSAN

İnsan, Cenab-ı Hakk'ın kendisinden razı olduğunu, ben diyeyim bilir. Sen ne dersen de.

Nasıl bilir? Bir defa Allah yolunda giden insanların, kendi dünyasıyla devamlı bir alışverişleri vardır.

Orada Allah'a ait bir yer var mı? Ben, Allah'ı unutuyor muyum, unutmuyor muyum? O'nu hatırladığım zaman, onunla olduğum zaman huzur içinde oluyor muyum, olmuyor muyum? Hani diyoruz ya "severim". O sevgi burada var mı yok mu? Bu bir.

İkincisi bana emrettiklerini yapabiliyor muyum? Yapamıyor muyum? Artış mı var, noksanlık mı yani azalmamı var?

Bütün bunları yan yana koyarsın. Eğer, bu manada güzel bir tekâmül varsa sende, tekemmül varsa o zaman demek ki Allah, seni seviyor, nazar ediyor ki, bu yolda yürüyorsun. Sana nazar etmezse O'na dönebilir misin?

Kıbleye döndüğün andan itibaren bil ki Allah, seni seviyor. Hiç bunda kuşkun olmasın.

Ama camiye gittiğinde de hanımla kavga edersen! 'Allahu ekber' (dedin) "ya bizim hanım şöyle dedi, ben, ona böyle demem, lazımdı. Çocuk bu kadar para istedi bunu keşke vermeseydik."

Bu kavgayı, bu muhasebeyi, bu murakabeyi yapmadan, Allah'ın huzurunda çok defa namazda bunlar hatırımızda.

Bunları eğer kalpten atar da, böyle bir yolculuğa çıkarsak bilelim ki Allah, bizi seviyor. Hem de çok seviyor.


Haa! İşin dış kabuğunda kalıyor. İç olgunlaşmasından uzak kalıyor ve de kalbimizi puthaneye çeviriyorsak niye seni Allah sevsin ki? Allah'ın puthanede ne işi olsun. Öyle değil mi? …
Zikrullah

"Medine'de namazın bittiğini, Peygamberimizin (s.a.a.) namaz sonrasında yaptığı zikrullah sesinden biz anlardık. Namaza yetişemezsek namazın bittiğini mescidden gelen zikir sesinden anlardık"   diyor sahabeler.

Zikrullahın İslâm'daki yeri, İslâm demek, zaten zikir demektir. Binaenaleyh, hem İslam'ın özüdür. Hem sıfatıdır. Hem emridir. Kısaca zikirsiz bir İslam'ı düşünmek, Müslümanı düşünmek asla ve kata mümkün değildir...

Tuttuğumuz orucumuz da bir zikirdir. Niye biz oruç tutuyoruz? Allah, bize emretti diye. Maksadımız Allah'ın rızasını kazanmak. Bunun yanında birtakım ilave sebepler olabilir. Ama asıl neden Allah'ın senden razı olması, benden razı olmasıdır.

Şimdi düşünebiliyor musunuz? Oruç tutuyorsunuz, Allah'ın sizden razı olma veya olmama noktasında bir etkisi yok.

Soru: "Bu orucu tutar mısınız? "Cevap: "Hayır." Demek ki biz, Allah rızası için orucumuzu tutuyorsak o halde başlı başına bir zikrullah ibadeti yapıyoruz. Bunun çeşitlerinden biri bu.

Zikir nedir? Anmaktır, hatırlamaktır, Allah ile beraber olmaktır. İşte tuttuğumuz oruçta bundan bir nevi bir sınıf.

Namazda Allah'ı zikir içindir ve bunun içinde en büyük ibadet.

Zikrullah Vele zikrullahi ekber/En büyük ibadet zikir."

Niye bütün ibadetleri cem ediyor?

Zekât, o da bir zikirdir. Malından veriyorsun. Niçin veriyorsun? Allah bunu benim malımın içine, fazlalık olarak; "fakire fukaraya vereyim, O, benden razı olsun". Onun için veriyorsun.

Yoksa nefislerimizle karşı karşıya gelip de, malımızın şayet tarla mahsulüyse onda birini, dükkân, dernek vesair kazancın kırkta birini, kim verir. Hiç kimse vermez.

Niçin veriyoruz bu zekâtı? Allah'ın emridir. Allah'a bizi hatırlatıyor. Allah'ın rızasını kazanmak için. Hülasa bu misalleri çoğaltabiliriz.

Hacca Allah'ı zikretmek için gidiyoruz. Zaten hac başlı başına yoldan ta bitene kadar. Gidiş sürecinizden başlayıp, sonuca kadar efendim o kutsal topraklardan çıkana kadar yaptığınız bütün işler zikrullah. Hatta evinize girene kadar. Hatta evinizde hani bizde te'niye derler gelene gidene ikramda bulunmak bütün bunlar ne içindir.

Allah'ın rızasını kazanmak için. Allah'ın rızasını kazanmak da nedir? Allah'ı hatırlamaktır. Yani, zikrullahtır. Bunun için.

İsterseniz bu konuda işin ehemmiyetine binaen Cenâb-ı Vacibu'l Vûcud Hazretleri ne buyuruyor Zikrullah konusunda.

Yani, namaz çok mühim, oruç çok mühim, zekât çok mühim. Bunların birini diğerinden ayırmamız mümkün değil.

Ama her birinin Kur'ân'da mahdut sayıda emri vardır.  Fakat zikrullah hakkında yüzlerce ayeti kerime var. Peygamber Aleyhisselam Efendimiz'in binlerce hadis-i şerifi var…

Bakınız! Esteuzubillah: "Ya eyyühelleziyne amenuzkurullahe zikran kesiyra/Allah'ı çok zikredin." 

Şimdi namazlarımızda vakitler var biliyorsunuz. Beş vakit namazımızın sabah vakti var. Öğle vakti var. Akşam vakti var. İkindi vakti var. Yatsı vakti var. Şimdi bu vakitler gelince biz bu namazları kılarız. Faraza, şu anda sabah namazını kılamayız. Vakti çok geçti. Belli zaman. Haa! Kaza edersin ayrı konu.

Ama Zikrullah için efendim böyle bir vakit yok. Her zaman, her yerde efendim, Allah'ı zikredebilirsin. Zikretmen de lazım. Yani, Allah'ı unutmamamız lazım. Allah'ı her zaman gönlümüzün bir tarafında hatırlamamız lazım…

Konu konuyu açıyor.  Siz ibadetleri abdestli yaparsınız. Gusül abdesti almadan hiçbir ibadeti icra edemezsiniz. Öyle değil mi?

Şimdi emr-i Hak vaki oldu. Öleceksiniz, Azrail geldi tepenize dikildi. Olur ya insanlık hali gusül abdesti alman gerekiyor. Peki, bu halde Allah'ı zikredebilir misin? Edemez misin? El cevap, edersin ve etmen şart. Kelime-i şehadet getirirsin, kelime-i tevhid okursun.  
"Ben şahidim ki, Allah tektir. Eşi ve benzeri yoktur."

"La ilahe illallah Muhammed Resûlullah" Allah birdir ve Muhammed O'nun resulüdür.

Yine şehadet cümlesinde "Ben şahitlik ederim ki, Muhammed de O'nun resulüdür."

Şimdi, bunu her halinde dersin. Hiçbir mahsuru yok. Binaenaleyh bütün ibadetlere hazırlanmanın, ifa etmenin veya namaz gibi bir ibadeti ikame etmenin birtakım şartları var ise de, Zikrullah için böyle bir şart yoktur. Onun için Allah Kur'ân'da en büyük ibadet nedir diyor? Zikrullahtır. Allah'ı zikredeceğiz.

"Rabbini içinden ve korkarak yalvararak fakat yüksek olmayan bir sesle sabah ve akşam zikret. Gafillerden olma." 

"… Haberiniz olsun ki kalpler ancak Allah'ı zikretmekle yatışır." 

Şimdi her şeyi elde edersiniz ama kalbinizi bunlar doyurmuyor. Ne doyuruyor diyor Allah: Ela bi zikrillahi tatmeinnul kulub."

Yine; ""Beni zikredin Ben de sizi zikredeyim." Tıpkı bu telefon konuşması gibidir. "Alo!" Karşı taraf ne diyor? "Kimsiniz efendim?" Başlıyorsunuz konuşmaya. Zikrullah bir telefon konuşmasıdır. Hangi isimle hangi duayla, hangi ayetle Allah'ı anıyorsan, sana Cenâb-ı Hak cevap veriyor. Aynen telefon. "Ne var kulum, ne istiyorsun?"

O, seni anında zikrediyor. "Beni zikret Ben de seni zikredeyim." Hülasa edersek, efendim, zikrullah bütün ibadetleri içinde cem eden ve ibadetlerin özü zübdesi ve de en faziletlisidir, diyerek…" (Prof. Dr. Haydar Baş Ramazan Sohbetlerinden)