İman sahibine eziyet etmekten sakının.....

Ey Allah’ı ve onun seçme kullarını bilmeyen adam, o kulları çekiştirme. Onları gıybetle anma. Onların gıybeti, ölüm saçan zehirdir. Sakın, sakın! Sonra yine sakın! 

<İman sahibine eziyet etmekten sakının.....

İman sahibine eziyet etmekten sakın. Ona eziyet, o eziyeti yapanın cesedine öldürücü zehir tesiri yapar. İman sahibine eziyet eden, fakre düşer, öbür âlemde cezaya uğrar.

Ey Allah'ı ve onun seçme kullarını bilmeyen adam, o kulları çekiştirme. Onları gıybetle anma. Onların gıybeti, ölüm saçan zehirdir. Sakın, sakın! Sonra yine sakın! İman sahiplerine taarruz etme. Onlara kötülük isnat etme. Onlara, üzerinde titreyen bir Sahip bulunmaktadır.

Ey münafık, nifak şüphesi kalbini sardı. Nifak hâlleri hem içine hem de dışına hükmetmeye başladı. Her hâlinde, tevhit ve ihlâs ilâcını kullan; şifa onlardadır. İhlâs ve tevhide sarılırsan nifak hastalığından kurtulursun.

İslâm dininin emirlerini ne acayip şekilde bozuyorsunuz? Takva zırhını parçaladınız.

Tevhit elbisesini kirlettiniz. İman nurunu söndürmeye gayret etmektesiniz. Yaratanınıza karşı öfke duygusu besliyorsunuz. Bu durum her hâlinizde kendini gösteriyor.

Faraza, bu kötü hâllerden az beri olan, aklınca iyi iş yapmakta; ne yazık ki, onu da keyfine göre yaptığı için gösteriş karıştırmaktadır. Kendini beğeniyor, işinden bir övülme bekliyor.

Allah'a can ve gönülden ibadet etmek niyetinde olanlar, yaratılmışlardan beri olsun. Kalbini kullara kaptırmasın ve yaptığı işlere karşılık beklemesin. Bir iş yapınca, kullardan bir şey ummak işleri boşa çıkarır.

Peygamber (s.a.a.v) efendimiz: 'Sizi uzlet paklar' buyuruyor.

Uzlet bir ibadettir. Uzlet sizden önce gelenlerin âdeti idi. Uzlet'in tasavvufî manası, kalbe yalnız Allah sevgisi koymak, ona sızacak yersiz bir şey olursa hemen ondan kaçmaktır...

İman ediniz. Sonra, imanınızı ilerletiniz, ikan sahibi olunuz. Sonra maddî varlığınızdan geçiniz. Sonra Hak varlığı ile var olunuz. Size gereken bunlardır. Haddini bil: Nefsini ve başkasını bırak.

Peygamberin rızasını gözeterek işler yapınız. Kur'ân'a uyunuz. İşleri, onun emri dahilinde yapmadıktan sonra, yapılan her iş boştur. Onunla amel etmedikten sonra, Allah kelâmı olduğunu kuru kuru iddia etmek neye yarar? Daima ikiyüzlü olan, bir yüzünü bize, öbür yüzünü şahsî arzularına uyduran şahıstan bize ne hayır gelir? Sonra kendisi neye yarar? Her yönüyle bizim yolumuzu tutan, Kur'ân'a uyar. Ona uymadıktan sonra kurtuluş yoktur.

Yalnız Allah'a kul olmak lâzımdır. O'na kesimli kul olmalısınız. O'na bağlanmanız gerek. Söylediklerimi yapınız. O size yeter. Dünya ve ahiret işlerinde O sizi tutar. Ölüm anında ve dirilik zamanında sizi korur. Her hâlinizde kötülüğü eritir.

Şu dünyalık işler beyaz görünse bile yapma. Öbür âleme dair olanlar sana siyah bile gelse yap. Allah yoluna çalış. Sana da çalışan olur. Kalp elinden tutulur. Aziz ve Celil olan zâtın huzuruna çıkarılırsın.

Hak yolda çalışmak, kalp kanatlarına can getirir. O canlanan kanatla Hak Teâlâ canibine uçulur." (Abdülkadir Geylani Hazretleri, Fethur'r Rabbani eserinden)