‘İman sahibi, nefsini itici olur’

Hakk'a tâbi olmak senden hayli uzak... Edebini takınırsan pekâlâ; aksi hâlde şu hoş yerden kötü bir şekilde atılırsın

<‘İman sahibi, nefsini itici olur’

Hakk'a tâbi olmak senden hayli uzak... Edebini takınırsan pekâlâ; aksi hâlde şu hoş yerden kötü bir şekilde atılırsın.

Edebini iyi eder, uyar olursan, o güzel yerde yerli olur, ikram edilirsin. Allah Teâlâ'yı seven, O'nun katında misafirdir. Misafir, hiçbir zaman için ev sahibinin arzusu dışında herhangi bir şey yemeye, içmeye ve hatta giymeye yetkili değildir.

Bütün hâlinde onlara uyması, sabırla, uysallıkla onun emrini dinlemesi icap eder. O, bu hâle devam edince denir ki: "Her gördüğün şey sana müjdecidir ve daima Hakk'a arif olanlarla karşılaşacaksın."

Bu hâli devam ettikçe o kulun kalbinde dünya, âhiret ve Hakk'ın gayri her şey yok olur.

Bütün konuşman Allah için olmalı, aksi hâlde susmak senin için daha iyidir. Yaşaman Allah için olmalı. Olmuyorsa ölüm senin için daha hayırlıdır.

Allah'ım, bizi tâatinde diri eyle; Öbür âlemde tâat ehli olanlarla dirilt. Âmin!

İman sahibi, nefsini itici olur. Sonra, terbiye eden ve öğreten bir eren kişi ile de sohbet eder, küçük yaşından ölüme kadar onun elinde bilgiler edinir ve terbiye alır.

O eren kişi, iman sahibine ilk zamanda Allah'ın Kitab'ını okutur ve ezber ettirir. İkinci hâlinde ise, Peygamberi'nin sünnetini öğretmeye başlar. Bunları yaparken o iman sahibini daima başarı takip eder.

Bu yüzden bildiği ile amel eder. Yaptığı her iyi amel Hakk'a yaklaştırır. Her ne zaman ki, bildiği iyi işi yapar, Allah Teâlâ ona bilmediği şeylerin tılsımını ihsan eyler. Bu yapılan ameller içinde kalp, daima Hakk'ın kuvvet kademinde durur. İman sahibinin ihlâsı onu Hakk'a yakın kılar.

Yaptığın her ibadet seni, Hakk'a yakın eylemeli. İbadetin tadını almalısın. Hak'la aranda ünsiyet peyda olmalı. Bunlar olmuyorsa, bilesin ki, ibadet edemiyorsun.

Yaptığın ibadetlerde karışıklık var. O karışık şeylerin ne olduğunu bilir misin? Onlar, gösteriş ve nifak alâmetidir. Dıştan Allah için yapar görünüp kalbinde halka gösteriş ve onlardan maddî bir talep bulunmasıdır.

Ey amel sahibi, sana ihlâs gerek, bu yoksa boşuna yorulma.

Sana daima Hakk'ı murakabe ve O'nun varlığını özüne yakın bilmek düşer. Gizlide aşikârede bu hâli benimse.

Bilhassa halktan ayrı kaldığın zaman Hakk'ın yakınlığını düşün. Yalnız halk arasında olunca Hakk'ın yakınlığını anlatmak, içine kurt düşen nifak sahiplerine has olup bilhassa gizli ve halkın bulunmadığı yerde O'nun yakınlığını duymak ihlâs sahiplerinin hâli olur." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)