‘İmam’ı insanlar tayin edemez’.....

İmam Rıza (a.s.) buyurdu ki: “İmamlığın, ümmetin seçimine bırakılmış olması, ifade ettiği konum ve önemle bağdaşır mı? İmamlık üstün bir yere, büyük bir öneme, yüksek bir konuma ve erişilmez bir değere sahiptir. Bu yüzden insanlar kendi seçimleriyle bir imam tayin edemezler"

<‘İmam’ı insanlar tayin edemez’.....

Abdulaziz b. Müslim şöyle rivayet etmiştir:

Merv kentinde İmam Rıza (a.s.) ile beraberdik. Cuma günü camide toplandık. Camiye girdiğimiz andan itibaren camide bulunanlar, imamet meselesiyle ilgili olarak konuşmaya başladılar. İnsanların bu hususta çokça ihtilafa düştüklerinden söz ettiler. Ben, efendim İmam Rıza'nın (a.s.) yanına gittim ve insanların bu meseleyle ilgili konuşmalara daldıklarım bildirdim.

Gülümsedi ve dedi ki:

"Ey Abdulaziz b. Müslim! İnsanlar bilmiyorlar ve gerçek görüşlerden saptırılarak aldatılmışlardır. Allah, dinini tamamlamadan

Peygamberinin ruhunu kabzetmemiştir. Ona, içinde her şeyin açıklaması bulunan Kur'ân'ı indirdi. Kur'ân'da helâli, haramı, şer'i hadleri, hükümleri ve insanların ihtiyaç duydukları her şeyi kusursuz bir şekilde açıklamıştır. Nitekim bir âyette şöyle buyurmuştur: 'Bu kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.' (En'om, 38).

Peygamberimize (s.a.a.) veda haccı esnasında da şu âyeti indirmiştir: 'Bugün sizin için dininizi olgunlaştırdım, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'dan razı oldum.' (Mâide, 3).

İmamlık meselesi, dinin tamamlanmasıyla ilgilidir. Peygamber Efendimiz dünyadan ayrılmadan önce ümmetine dinlerinin temel belirtilerini açıkladı, yollarını gösterdi ve onları hak yol üzerinde bıraktı. Ali (aleyhisselâm)'ı onlar için bir sembol ve imam olarak tayin etti. Ümmetin ihtiyaç duyduğu hiçbir şeyi açıklamadan bırakmadı. Kim Allah'ın Kitabını tamamlamadığını iddia ederse, kuşkusuz Allah'ın Kitabını reddetmiş olur. Allah'ın Kitabını reddeden de O'na karşı kâfir olur.

Ümmet açısından imamlığın ifade ettiği değeri ve konumunu biliyorlar mı? Acaba onların bu hususta serbest bırakılmaları caiz midir? İmamlığın, ümmetin seçimine bırakılmış olması, ifade ettiği konum ve önemle bağdaşır mı? İmamlık üstün bir yere, büyük bir öneme, yüksek bir konuma ve erişilmez bir değere ve kavranması güç bir misyona sahiptir. Bu yüzden insanlar akıllarıyla erişemezler. Görüşleriyle onu kavrayamazlar. Kendi seçimleriyle bir imam tayin edemezler. Allah Azze ve Celle, peygamberlik (nebi ve resul) ve halil (dostluk) makamından sonra üçüncü bir makam ve fazilet olarak imamlığı İbrahim (aleyhisselâm)'a bahsetmiştir.

Allah, bu makamla İbrahim'i onurlandırmış, bununla onun adını yükseltmiş, anısını yaşatmıştır ve şöyle buyurmuştur: 'Ben seni insanlar için imam yapacağım.' İbrahim Halil bu onurun sevinciyle, 'Benim soyumdan da...' demiştir. Allah Tebareke ve Teâlâ, 'Zâlimlere, ahdim ermez' (Bakara, 124) buyurmuştur.

Bu âyet, kıyamet gününe kadar bütün zâlimlerin imamlığını geçersiz kılmıştır. Onu, Allah tarafından tayin edilmiş seçkin insanlara özgü kılmıştır."