İmamet makamı müminlerin onurudur.....

İmam Rıza (a.s.) imamet konusunda buyurdu ki: “İmamlık peygamberlerin üstlendikleri bir görev ve vasilerin mirasıdır. İmamlık, Allah’ın ve Resûlullah’ın hilâfetidir. İmamlık, ümmetin dizgini, dinin önderliği, Müslümanların düzeni, dünyanın dirliği ve mü’minlerin onurudur”

<İmamet makamı müminlerin onurudur.....

İmam Rıza (a.s.) imamet konusunda buyurdu ki:

"Allah, imamlığı soyundan seçkin ve tertemiz kimselere de bahşetmek suretiyle İbrahim (aleyhisselâm)'a lutufta bulunmuş ve şöyle buyurmuştur: 'Ona, fazladan İshak'ı ve fazladan bir bağış olmak üzere Yakub'u lutfettik; her birini sâlih insanlar yaptık. Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik. Onlar, daima bize ibadet eden kimselerdi.' (Enbiya, 72-73). Bundan sonra imamlık, onun soyunda devam etmiş ve kuşaktan kuşağa miras kalmıştır. Her çağda bir imam ortaya çıkmıştır. Derken Allah, bu mirası Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve âlihi)'ye tevdi etti. Bu konuda şöyle buyurmuştur: 'İnsanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Peygamber ve iman edenlerdir. Allah mü'minlerin dostudur." (Âl-i İmran, 68). Böylece imamlık görevi peygamberimize geçti. Ondan sonra da Allah'ın emriyle, Ali (aleyhisselâm) Allah'ın belirleyip farz kıldığı şekilde imamlık görevini üstlendi. Böylece onun soyundan, Allah'ın ilim ve iman verdiği seçkin kimseler bu görevi üstlendiler. İşte şu âyette onlara işaret edilmiştir: 'Kendilerine ilim ve iman verilenler şöyle derler: And olsun ki siz, Allah'ın yazısında yeniden dirilme gününe kadar kaldınız.' (Rûm, 56). Şu halde imamlık kıyamet gününe kadar Ali'nin evlatlarına özgü bir görev olarak kalacaktır. Çünkü Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi)'den sonra peygamber gelmeyecektir. Öyleyse şu cahiller, nasıl imam seçebilirler? İmamlık peygamberlerin üstlendikleri bir görev ve vasilerin mirasıdır, şu cahiller mi onu tayin edecekler? İmamlık, Allah'ın ve Resûlullah'ın hilâfetidir. Emir'ül- Mü'minin'ın makamı, Hasan ve Hüseyin'in (selâm üzerlerine olsun)mirasıdır.

İmamlık, ümmetin dizgini, dinin önderliği, Müslümanların düzeni, dünyanın dirliği ve mü'minlerin onurudur. İmamlık, İslâm'ın yükselen temeli ve görkemli gövdesidir. Namazın kılınması, zekâtın verilmesi, orucun tutulması, haccın yerine getirilmesi, cihadın gerçekleştirilmesi, ganimetlerin çoğaltılması, sadakaların alınıp toplanması, şer-i hadlerin ve hükümlerin uygulanması, sınırların ve çevrenin korunması, imam sayesinde mümkün olabilir. İmam, Allah'ın helâl kıldığını helâl, haram kıldığını haram kılar. Allah'ın koyduğu hadleri egemen kılar. Allah'ın dinini savunur. Hikmet, güzel öğüt ve kesin kanıtla insanları Rabbinin dinine davet eder.

İmam, ufukta doğan bir güneş gibi nuruyla bütün âlemi aydınlatır. O, ellerin uzanamadığı, gözlerin kestirmediği, erişilmez ufuklardadır. İmam, parıldayan dolunaydır, parlak bir çıra, aydınlık saçan bir nur, zifiri karanlıklarda, kentlerin girift sokaklarında, çöllerin derinliklerinde ve denizlerin girdaplarında yol gösteren bir yıldızdır. İmam, susamışlar için tatlı bir su, doğru yolu gösteren bir rehber, helak olmaktan kurtaran bir kurtarıcıdır. İmam, yollarını kaybedenlerin, doğru yolu bulmak için yüksek bir yerde yakılan kılavuz ateşidir. Dondurucu soğuğa tutulanlar için bir sıcaklıktır. Tehlikeli geçitlerde güvenilir kılavuzdur. O'ndan ayrılan, kesinlikle helak olur. İmam, yağmur yağdıran bir buluttur. Çiseleyen bir yağmurdur. Işık saçan bir güneştir. Tavan işlevini gören bir gök ve döşek işlevini gören bir yer gibidir. Keskin bir göz, dalları ve yaprakları birbirine girmiş bir bahçe, bir gülistandır. İmam sıcak bir yoldaş ve arkadaş, şefkatli bir baba, öz bir kardeş, evlatlarına düşkün bir ana, felaketlerin dört bir yandan hücum ettiği zamanlarda Allah kullarının sığınağıdır."