İmam Zeynelâbidin (a.s.), Medine’de kaldığı süre içinde, hadis rivayet edecek pek çok insan yetiştirdi
01-11-2023TÜRK-AZ HABER / İMAN VE İNSAN
Hz. Peygamberin (s.a.v.) mescidinde dersler veren İmam (a.s.), tefsir, fıkıh, hadis sahasında büyük bir düşünce mektebi kurmuştu. Bu mektebe biz, "Ehl-i Beyt İlim Mektebi" diyebiliriz.
Bu mekteb, İmam Muhammed Bâkır döneminde geliştirilmiş, İmam Câfer Sâdık (a.s.) devrinde en geniş haline ulaşmıştır.
Şeyh Tusi'ye göre, İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın oğulları ve kardeşleri de dahil olmak üzere, yetiştirdiği kadrosu yüz yetmiş üç kişiden ibaretti.
Bu rakam, İmam Bâkır (a.s.) zamanında dört yüze, İmam Sâdık (a.s.) devrinde ise fakih ve bilginlerden oluşan dört bin kişiye ulaşmıştır.
Böylece, Emirü'l-mü'minin Ali (a.s.)'ın Peygamberden (s.a.v.) duydukları ve sonra Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.) kanalıyla gelen ve doğruluğu kesin olarak kabul edilen bu hadisleri ümmete aktaracak bir kadro oluşturdu.
Bu çalışmalar ile Hz. Peygamberin (s.a.v.) unutturulmaya çalışılan sünnetinin tekrar ihyâsı sağlanmış, bunu, hayatında yaşayan bir cemaat oluşturulmuştur. Ehl-i Beyt fıkıhı ve Ehl-i Beyt düşünce sistemi tekrar canlandırılmıştır.
İmam (a.s.)'ın çabaları sonuç vermiş ve Ehl-i Beyt'in mantığı ve mantalitesi korunmuş, sonraki nesillere aktarılmıştır.
Bilindiği gibi, Emevi siyasetinde Resulûllah (s.a.v.)'in unutturulması ve Sünnetin yaşam tarzından çıkarılması özellikle tatbik edilmekte idi. Ehl-i Beyt'in görüşleri ve fetvaları unutulmuştu.
Hadis rivayetinin yasaklandığı bu dönemde, râviler yetiştirerek bunun önüne geçmeye çalışan İmam Seccad (a.s.), Sünnetin öğrenilmesi ve hayata geçirilmesini tavsiye etmekte idi:
"Amellerin en faziletlisi, az da olsa Sünnete uygun olarak yapılanıdır."
Kendisi de Sünneti hayatına geçirmiş, yaşayan bir örnek olmuştur. Ehl-i Beyt'in Sünneti en iyi bilenler olduğunu da her fırsatta vurgulayan konuşmaları vardır:
"Eğer bizim evlerimize gelirsen, Cebrail'in hanelerimizdeki ayak izlerini sana gösterebiliriz. Böyle iken, kim Sünneti bizden daha iyi bilebilir ki?"
Onun Ehl-i Beyt Üniversitesi olarak adlandırabileceğimiz bu okulunda, Ehl-i Beyt'in görüşlerini, fıkıh ve hadis konusunu iyi bilen insanlar yetiştirildi.
Yetiştirdiği âlimlerden Said b. Cübeyr, Ebu Hamza es-Sumalî ve Said b. Müseyyib, ilimde en ileri gidenlerdir.
İlim tahsil etmekle ilgili şu sözler ona aittir:
"Eğer, insanlar ilim tahsil etmenin sevabının ne olduğunu bilselerdi, canlarını verme, engin sulara dalma pahasına ilim öğrenirlerdi.
Yüce Allah, Danyal Peygambere şöyle vahyetmiştir: Benim katımda en çok buğzedilen kul, ilim ehlinin hakkını küçümseyen, ilim ehline tâbi olmayı terk eden cahil kimsedir.
Benim katımda en çok sevilen kul, âlimlere verilmesi kaçınılmaz olan büyük sevabı isteyen, âlimlere uyan ve hikmet ehlinin sözlerini benimseyen muttaki kimsedir."
Haccac, İmam Seccad (a.s.)'ın talebelerini de öldürmüştür
Haccac, İmam (a.s.)'ın talebelerini öldürmekten çekinmemiştir. Kanını akıttığı kişilerden biri de Said b. Cübeyr olmuştur.
"Zâlimlikleri ile ün yapmış Haccac es-Sakafî, Said b. Cübeyr'i yakaladı ve dedi ki: "Sen Şaki b. Kesir'sin, Said b. Cübeyr değilsin."
Said cevaben, "Annem daha iyi bildiği için bana Said adını koymuş" dedi.
Haccac, "Ebubekir ve Osman hakkında ne düşünüyorsun. Onlar cehennem de mi, yoksa cennette midirler?" diye sordu.
Said, "Cennete gidecek olursam cennetlikleri ve eğer cehenneme gidecek olursam, cehennemlikleri tanıyacağım" dedi.
Haccac yine sordu: "Halifeler hakkında ne biliyorsun?"
Said, "Ben onların vekili değilim" dedi.
Haccac: "Halifelerden hangisini daha çok seviyorsun?"
Said: "Yaratıcının en çok hoşnut olduğu kimseyi."
Haccac: "Hangisinden daha çok hoşnuttur?"
Said: "Bunu, ancak sırları ve saklı olanları bilen Allah bilir."
Haccac, "Neden gülmüyorsun?" diye sordu.
Said: "Topraktan yaratılan ve ateşte yanma korkusu olan bir yaratık nasıl gülebilir?"
Haccac: "O zaman biz nasıl sevinçliyiz ve gülebiliyoruz?"
Said, "İnsanların kalbi aynı değildir" dedi.
Haccac mücevherler getirilmesini ve Said'e sunulmasını emretti.
Bunu gören Said dedi ki: "Bu serveti kıyamette zorluklardan korunmak için topladı isen seni kınayamam; zira, kıyamet öylesine korkunçtur ki, anneler emzirdikleri çocuklarını unuturlar. O halde, çokça servet toplamanın hiçbir faydası yoktur. Ancak temiz ve hâlis olan miktarı hariç."
Haccac, içki sofrası ve çalgı aletlerinin getirilmesini emredince, Said ağlamaya başladı.
Haccac, "Seni nasıl öldürmemi istersin?" diye sordu.
Said, "Sen nasıl istersen öyle yap" dedi. "Allah'a and olsun ki, sen beni nasıl öldürürsen, Allah-u Teala da seni öteki dünyada o şekilde öldürecektir."
Hacca, "Seni affetmemi ister misin?" diye sorunca, Said, "Affedilecek bir durum varsa o ancak Allah'tandır, senden asla bağışlanma dilemem" diye cevap verdi.
Haccac, Said'in öldürülmesi için gerekli olanın yapılmasını emretti. Bunun üzerine Said şu ayeti okudu: "Gerçek şu ki, ben bir muvahhid olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana çevirdim ve ben müşriklerden değilim."
Haccac, "Onun yüzünü kıbleden çevirin" deyince, Said, "Doğu da Allah'ındır, Batı da. Nereye dönerseniz dönün, Allah'a dönmüş olursunuz" ayetini okudu.
Bu sefer Haccac, Said'in yüzünün yere yatırılmasını isteyince, Said şöyle dedi: "Sizi topraktan yarattık, toprağa geri vereceğiz ve sizi bir kere daha topraktan çıkaracağız."
Haccac, Said'in başının bedeninden ayrılmasını emredince, Said, "Eşhedü en-lailaheillallahu vahdehu la şerikeleh ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Resuluh. Allah'ım, benden sonra onu hiç kimseye musallat etme" dedi.
Ve Said b. Cübeyr, bu duanın ardından şehadet şerbetini içmiştir."
Bu büyük ustanın yanında İmam Ebu Câfer el-Bâkır, Zeyd bin Ali, Hüseyin bin Ali, Eban b. Tağlib b. Rebah, Ebu Said el-Bekrî el-Cerirî, İsmail b. Abdulhalık, Sabit b. Ebu Safiyye, Rüşeyd el- Hacerî, Zeyd b. Hasan b. Ali b. Ebu Tâlib, Said b. Müseyyeb el- Mahzumî, tefsir, fıkıh ve çeşitli ilim konularında İmam Zeynelâbi- din (a.s.)'ın eteğinde yetişmiş ve ümmete yol göstermişlerdir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)