İmam Câfer’in Abbasi halifesi Mansur’a cevapları.....

Halife Mansur İmam Cafer’e şöyle yazdı: “Niçin, diğer insanların etrafımızı sardığı gibi sen de bizi sarmıyorsun?”

<İmam Câfer’in Abbasi halifesi Mansur’a cevapları.....

Halife Mansur, İmam Câfer'e karşı esnek bir yaklaşımı esas aldı. Onun faaliyetlerinden istifade etme amacını güttü. İmam Cafer'e şöyle yazdı:

"Niçin, diğer insanların etrafımızı sardığı gibi sen de bizi sarmıyorsun?"

İmam Câfer ise ona şu karşılığı vermiştir:

"Senden korkmamızı gerektirecek bir dünyalığımız olmadığı gibi, sana umut besleyebileceğimiz bir maneviyat ve dindarlık da görmüyoruz sende.

Ne seni gelip kutlayacağımız bir nimet içindesin, ne de kendini, gelip sana teselli vermemizi gerektirecek bir musibet içinde görmektesin. Bu durumda neden seni ziyaret edelim ki?"

Mansur mektuptaki kınamayı örtbas edebilmek için, "Gelip bize nasihatte bulun" dedi. İmam da şu cevabı verdi:

"Dünyayı seven sana nasihat etmez, ahireti düşünen de sana gelmez!"

Bunun üzerine Mansur şöyle demiştir:

"Hiç şüphesiz o bu sözleriyle benim için dünyayı isteyeni ahireti isteyenden ayırt etti. O kuşkusuz dünyayı değil, ahireti isteyenlerdendir."

Mansur'un, İmam Câfer'e yaklaşım tarzıyla ilgili olarak şöyle bir örnek de aktarılmaktadır:

"el-Mansur, İmam Câfer'i çağırdı. İmam gelince yanına bir döşek serdi. Ve İmamı döşeğin üzerine oturttu. Sonra, "Bana Muhammed'i ve Mehdi'yi çağırın" dedi.

Ardından İmam Câfer'e dönerek dedi ki:

"Ey Ebu Abdullah! Sıla-i rahimle ilgili olarak bana aktardığın bir hadis vardı. Onu bir de Mehdi'nin duyacağı şekilde anlat."

İmam şöyle buyurdu: "Evet, bana babam anlattı. O babasından, o dedesinden, o da Ali'den duymuş ki Resulûllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Bir adam ömrü üç yıl kalmışsa ve sıla-i rahim yaparsa Allah onun ömrünü otuz üç yıla çıkarır." Sonra şu ayeti okudu: "Allah dilediğini siler, dilediğini de yerinde bırakır. Ana Kitap O'nun katındadır."

Mansur şöyle dedi: "Bu hadis güzeldir ama benim kastettiğim değildir."

İmam Câfer buyurdu ki: "Evet, bana babam anlattı, o babasından, o dedesinden, o da Ali'den rivayet etmiştir ki Resulûllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Sıla-i rahim, memleketleri mamur eder, ömürleri uzatır, bu memleketlerin halkları hayırlı insanlar olmasalar da..."

Dedi ki: "Bu güzel bir hadistir. Ama benim kastettiğim bu değildir."

İmam buyurdu ki: "Evet, bana babam anlattı, o babasından, o dedesinden, o da Ali'den rivayet etmiştir ki Resulûllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Sıla-i rahim kıyamet günü hesabın kolay geçmesini sağlar ve insanın kötü bir halde ölmesini engeller."

Mansur dedi ki: "Evet bunu kastediyordum"

Halife Mansur, İmam Câfer'e karşı güç kullanmaktan da geri kalmamıştır. İmam'ı, saltanatı için bir tehlike olarak gördüğü için casuslar göndermek sûretiyle her hareketinden haberdar olmak istemiştir.

Casusların raporları Mansur'un, İmam'a çeşitli suçlamalarda bulunması için gerekçe hazırlıyordu. Mansur bunları bir kenara not ediyordu.

Rizam b. Müslim rivayet ediyor:

"el-Mansur beni, Medine'ye gönderdi. Ve Medine'ye vardığım zaman bana verdiği mektubu açıp içinde yazılanları yapmamı emretti. Medine'ye yaklaştığımda bir kafilenin bana doğru geldiğini fark ettim. Baktım bir adam yanımda dikiliyor. Dedi ki: "Ey Rizam! Allah'tan kork. Muhammed'in Ehl-i Beyt'inin kanına ortak olma." Ben bu sözleri reddettim.

Bana dedi ki: "Efendin gecenin bir yarısında seni çağırdı. Bir yazıyı külahının içine dikti. Medine'ye vardığın zaman açıp içinde yazılanları yerine getirmeni emretti."

Bunun üzerine hemen deveden atlayıp ayaklarına kapandım, öptüm.

Dedim ki: "Ben, onun efendim olduğunu zannediyordum. Asıl sahibim sensin ey efendim! Ne yapmamı istersin?

O dedi ki: "Geri dön, onun karşısına çık, sonra da gel, çünkü o unutkan bir adamdır. Bunu unutmuştur bile. Bununla ilgili sana herhangi bir şey sormayacaktır."

Bunun üzerine Mansur'un yanına döndüm. Ama bu konuyla ilgili bana bir şey sormadı. Ben de, "Efendim doğru söylemiş" dedim." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eserinden)