İmam Cafer’in yaratılış ve ruh hakkındaki sözleri.....

İnsan dört tabiat, dört sütun ve dört rükün ile kendisini tanımalıdır. Tabiatlar; kan, safra, hava ve balgamdan ibarettir

<İmam Cafer’in yaratılış ve ruh hakkındaki sözleri.....

"İnsan dört tabiat, dört sütun ve dört rükün ile kendisini tanımalıdır. Tabiatlar; kan, safra, hava ve balgamdan ibarettir.

Sütunlar; akıl ve akıldan kaynaklanan kavrama ve ezberleme kabiliyetidir.

Rükünler; nur, ısı, ruh ve sudur. İnsanın şekli onun tıynetidir (tabiatıdır). İnsan nur ile görür, ısıyla yiyip içer, ruh ile hareket eder ve cinsel münasebette bulunur. Su (ve rutubet) ile de tadılacak şeylerin ve yemeğin tadını alır. İşte bunlar insan şeklinin yapısıdır.

Eğer insanın aklı nurla desteklenir, teyit olunursa, o zaman insan âlim, hafız, zeki, uyanık ve anlayışlı olur.

İhlas, tevhid ve itaatte bulunmakla da nerede olduğunu, nimetlerin nereden kendisine ulaştığını, niçin dünyaya geldiğini ve nereye gideceğini anlayacaktır.

Kan insanın vücudunda bazen soğuk, bazen de sıcak olarak dolaşır. Kan sıcak olduğunda (insan sıcak tabiatlı olduğunda) insan sarhoş, azgın, neşeli, katil, hırsız, sevinçli, zinakâr ve kibirli olur.

Kan soğuk olduğunda da gamlı, üzüntülü, boynu bükük, zayıf ve unutkan olur.

Bunlar hastalığa sebep olan etkenlerdir. Bunlar ilk olarak uygun olamayan bir saatte elverişsiz bir şeyi yiyip içmekle vücuda gelir ve böylece elemli hastalıklara sebep olur."

İmam Sâdık daha sonra şöyle buyurdu:

"İnsanın vücut yapısı şöyledir: İnsan ısıyla yiyip içer, ısıyla çalışır, rüzgârla (hava yardımıyla) işitir, rüzgârla koklar, suyla yiyecek ve içecekleri tadar, ruhla hareket eder.

Eğer mide ısısı olmasaydı yiyecek ve içecekler bedende hazmolmazdı. Hava olmasaydı midenin ısısı artmadığı gibi, dışkısı da dışarı çıkmazdı.

Ruh olmasaydı geliş-gidiş (hareket) olmazdı. Suyun soğukluğu olmasaydı, midenin ısısı insanı yakardı. Işık olmasaydı insan görüp anlayamazdı.

İnsanın şekli balçıktandır. İnsanın bedenindeki kemik, yeryüzündeki ağaca benzer, tüy ota, sinir (damarları) ağaç üzerindeki kabuğa ve kan yeryüzündeki suya benzer.

Susuz yerin kıvamı olmadığı gibi, kansız bedenin de kıvamı olmaz. Beyin de kanın yağı ve kaymağıdır.

Yine insanın yaratılışında dünya ve ahiret unsurları birleşmiştir. Allah, bu iki unsuru terkip ettiğinde insanın yaşama yeri ister istemez yeryüzü oluvermiş ve böylece semavî bir unsur olmaktan çıkıp yere inivermiştir.

Allah, bu iki unsuru birbirinden ayırdığında, yani ecel geldiğinde, ahiret unsuru tekrar göğe dönecektir.

Öyleyse hayat yerde, ölüm ise göktedir (Yani ölene kadar yeryüzünde, öldükten sonra da gökte yaşayacaktır).

Çünkü ruh ile bedenin arasına ayrılık girerek, ruh ve nur, önceki ilk kudretlerine dönecek ve beden de dünya unsurundan olduğu için yeryüzünde bırakılacaktır.

Bedenin bozulmasının sebebi de şudur: Rüzgâr (hava), bedenin suyunu emip balçığı kurutur; balçık da ufalanıp çürür ve bunların hepsi ilk hakikatlerine (şekillerine) dönerler.

Ruhun hareketi nefisledir. Nefsin hareketi ise rüzgârladır (havayladır). Mü'minin nefsi akılla teyir olan bir nurdur.

Kafirin nefsi ise muziplikten kaynaklanan bir ateştir. Kafir kendi ateşinin şeklindedir (cinsindendir).

Mü'min de kendi nurunun şeklindedir. Allah tarafından olan ölüm mü'min için rahmet, kafir için azaptır.

Allah'ın iki çeşit azabı vardır: Biri ruhtan, diğeri ise insanların birbirine musallat olmasından kaynaklanır.

Ruhtan kaynaklanan hastalık ve fakirliktir. İnsanların birbirine musallat olmasından kaynaklanan ise beladır.

Nitekim Allah Kur'an'da şöyle buyurmuştur: "Böylece biz kazandıkları şeyler (günahlar) yüzünden zâlimlerin bir kısmını bir kısmına musallat ederiz." 
   
Demek ki, ruhun günahının cezası hastalık ve yoksulluktur. Bazı insanların bazısına musallat olmasının sonucu ise intikam almaktır.

Bunların hepsi mü'minler için dünyevî bir cezadır. Ama kafirler için hem bu dünyada ceza var hem de ahirette. Bunların tümü sadece günah sebebiyledir.

Günah şehvetten kaynaklanır, şehvet mü'minin hata ve unutkanlığından kaynaklanır veya mecbur ve güçsüz olmasının neticesinde olur.

Kafir tarafından vuku bulan şeyler ise kasıt, inkar, tecavüz ve haset sebebiyledir.

Allah şöyle buyuruyor: Kitap ehlinden çoğu kendilerindeki hasetten dolayı sizi, iman ettikten sonra küfre döndürmek isterler."

İmam Câfer, bulaşıcı hastalıklara karşı da dikkatli olunmasını söylemektedir.

Cüzzamlı kişilerle beraber olunmaması konusunda uyarılarda bulunmaktadır.

İmam buyurmuştur ki: "Bir kimse cüzzamlı biri ile konuşurken mutlaka aralarında bir zira mesafe bulunmasına dikkat etsin." 

İmam Câfer'in sağlıkla ilgili bazı ifadeleri de şu şekildedir:

"Bütün hastalıklar hazımsızlıktan kaynaklanır." 

"Yemekten önce ve sonra ellerinizi yıkayın." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eserinden)