İmam Cafer kardeşlik hukukunu anlatıyor -1.....

Allah’tan sakının ve Allah için birbirinizi seven iyi kardeşler olun. İlişkilerinizi sürdürün. Birbirinize acıyın, merhamet edin. Ziyaretleşin, buluşun, bizim meselelerimizi anarak canlı tutun

<İmam Cafer kardeşlik hukukunu anlatıyor -1.....

Şuayb el-Akerkufî rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'ın ashabına şöyle dediğini duydum:

"Allah'tan sakının ve Allah için birbirinizi seven iyi kardeşler olun. İlişkilerinizi sürdürün. Birbirinize acıyın, merhamet edin. Ziyaretleşin, buluşun, bizim meselelerimizi anarak canlı tutun."

Ebu'l Mağra rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Müslüman, Müslümanın kardeşidir; ona zulmetmez, onu yüz üstü bırakmaz, ona hainlik etmez. Müslümanların birbirleriyle ilişki kurmak için çalışmaları, karşılıklı duygusal bağ kurmak için yardımlaşmaları, ihtiyaç sahiplerinin eksikliklerini giderme çabası içinde olmaları ve birbirlerine karşı şefkat beslemeleri bir zorunluluktur.

O zaman, Allah Azze ve Celle'nin "Birbirlerine karşı merhametlidirler"   ayetinde işaret edildiği gibi olursunuz. Karşılıklı olarak birbirinize merhamet edersiniz, kimi ihtiyaçlarını giderme imkanına sahip olmadığınız için üzülürsünüz. Tıpkı Resulûllah (sallalahu aleyhi ve alihi) zamanında Ensar toplumunda olduğu gibi."
 
Kardeşleri ziyaret etme

Hayseme rivayet eder: "Veda etmek için Ebu Câfer (a.s.)'ın yanına gittim.

Buyurdu ki: "Ey Heyseme! Bizi veli edinenlerden gördüklerine selam söyle. Onlara Azim (çok yüce) Allah'tan sakınmayı tavsiye et. Zenginleri fakirlerini, güçlüler zayıflarını gözetsin.

Sağ olanları ölenlerinin cenazelerine katılsın. Evlerinde buluşsunlar. Çünkü onların buluşması bizim (Ehli-Beyt) davamızın canlanmasına aracı olur. Allah, bizim davamızı canlandıran kula rahmet etsin.

Ey Heyseme! Bizi, veli edinenlere ilet ki, onların amelleri olmadan bizim, Allah katında onlar için yapacak bir şeyimiz yok. Onlar günahlardan uzak durmadıkça, bizi veli edinme onuruna erişemezler. Kıyamet günü en şiddetli hasreti, başkalarına adaleti tavsiye edip kendisi ona aykırı hareket eden kimse çeker."
 
Ebu Gurre rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) rivayet eder:

"Kim kardeşinin hastalığında veya sağlığında Allah rızası için ziyaret ederse, bu ziyareti aldatma ya da bir karşılık bekleme amacına yönelik değilse, Allah onun için yetmiş bin melek görevlendirir ve bu melekler onun ensesinde şöyle seslenirler: Ne mutlu sana. Cennet sana mübarek olsun. Siz, Allah'ın ziyaretçilerisiniz, siz evi¬nize varıncaya kadar Rahman'ın konuklarısınız." 

Ali. b. Nehdi rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Kim Allah yolunda kardeşini Allah için ziyaret ederse, kıyamet günü nurdan kubati denilen bir çeşit giysi içinde böbürlenerek gelir. Yanından geçtiği her şeyi aydınlatır.

Nihayet Allah Azze ve Celle'nin huzurunda durur. Allah Azze ve Celle ona "Merhaba" der. Allah Azze ve Celle ona merhaba dediği anda, nimetlerini bahşetmiştir." 

Bekr b. Muhammed rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki: Müslüman kişi Müslüman kardeşini Allah için ziyaret ettiği anda Allah Azze ve Celle ona şöyle seslenir: Ey ziyaretçi! Ne mutlu sana, Cennet mübarek olsun sana." 

Ukbe rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Bir mü'mini Allah için ziyaret etmek on mü'min köleyi azat etmekten daha hayırlıdır. Kim, mü'min bir köleyi azat ederse, her bir organ bir organı ateşten korur. Hatta ayıp yerler de ayıp yerleri korurlar." 

Safvan el-Cemmal rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Üç mü'min, bir kardeşlerinin yanında bir araya geldikleri zaman, onun şerrinden emin olurlarsa, onun başlarına bir iş açmasından endişe etmezlerse, onun yanındakini umarlarsa, Allah'a dua ettiklerinde icabet eder, istediklerini de verir, daha fazla istediklerinde daha fazla verir. Sustuklarında kendiliğinden verir." 

es-Sekunî rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Emir'ül-mü'minin (Ali b. Ebu Tâlib) buyurdu ki: Kardeşlerin buluşması, sayıları az da olsa büyük bir ganimettir." 

Musafaha

Hişam b. Salim rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'a, musafaha etmenin süresinin ne kadar olduğunu sordum.

Buyurdu ki: "Bir hurma ağacının etrafında dolaşmanın süresi kadardır." 

Rezin rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Müslümanlar, Resulullah (sallallahu aleyhi ve alihi) ile beraber bir savaşa gittiklerinde, ağaçlık bir yerden geçip düz ve ağaçsız bir yere ulaşınca, birbirlerine bakar ve musafaha ederlerdi." 

İshak b. Ammar rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'ın yanına gittim, yüzünü ekşiterek bana baktı.

Dedim ki: "Bana karşı sergilediğin bu değişik tavır nedir?"

Buyurdu ki: "Senin, kardeşlerine karşı tavrını değiştirmenden dolayı tavrımı değiştirdim. Duydum ki, ey İshak! Kapına bir kapıcı dikmişsin ve bu kapıcı Ehl-i Beyt'i sevenlerin fukaralarını senden geri çeviriyormuş."

Dedim ki: "Sana feda olayım, ben meşhur olmaktan korktum."

Buyurdu ki: "Beladan korkmadın mı? Bilmiyor musun ki, iki mü'min karşılaştıkları zaman, musafaha ederlerse Allah Azze ve Celle üzerlerine rahmet indirir.

Bu rahmetin yüzde doksan dokuzu, arkadaşını en çok seven kimseye aittir. Eğer birbirlerinin yanında dururlarsa rahmet bürür onları. Oturup konuşurlarsa, muhafaza melekleri birbirlerine şöyle derler: Bir kenara çekilelim belki de onların bir sırrı vardır. Allah onların üzerine bir perde çekmiştir."

Dedim ki: "Allah Azze ve Celle, 'İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetmeyen biri bulunmasın'   buyurmamış mıdır?"

Dedi ki: "Ey ishak! Eğer muhafaza melekleri duymuyorlarsa, sırları bilen Allah Azze ve Celle duyuyor, görüyor." 

Eymen b. Muhriz rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu: Re- sulûllah (sallallahu aleyhi ve alihi) biriyle musafaha ettiği zaman, kişi elini çekmeden o elini çekmezdi."

es-Sekunî rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu: Musafaha edin, zira o, öfkeyi yok eder." 

İbn Kaddah rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Nebi (sallallahu aleyhi ve alihi) Huzeyfe ile karşılaştı. Nebi elini uzattı fakat Huzeyfe elini çekti.

Nebi buyurdu ki: "Ey Huzeyfe! Ben, sana elimi uzatıyorum, sen elini Benden kaçırıyor musun?"

Huzeyfe dedi ki: "Senin elini tutmak isterim fakat ben cünübüm, ben cünüpken Senin elinin elime değmesini istemedim."

Nebi buyurdu ki: "Bilmiyor musun; iki Müslüman karşılaşıp musafaha ederlerse, ağaçtan yaprakların dökülmesi gibi günahları dökülür?" 

İshak b. Ammar rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Hiç kimse Allah Azze ve Celle'yi gereği gibi takdir edemez. Hiç kimse de O'nun Peygamberini de gereği gibi takdir edip tanıyamaz. Mü'min de gereği gibi takdir edilemez.

Çünkü mü'min, kardeşiyle karşılaşıp onunla musafaha eder, Allah Azze ve Celle ikisine dönüp bakar ve onlar birbirinden ayrılıncaya kadar yüzlerinden günahlar dökülmeye devam eder, tıpkı şiddetli bir rüzgâr estiği zaman ağaçtan yaprakların dökülmesi gibi." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eserinden)