İmam Ali’nin hukuk ve adalet anlayışı.....

İmam Ali'nin (a.s) Mısır'a vali tayin ettiği Malik b. Eşter'e verdiği talimatlar, 'Şerhi Ahd Name-i Ali' başlığı altında toplanmıştır. Bugün İmam Ali'nin hukuk ve adalet vurgularından bazılarını aktaracağız.

<İmam Ali’nin hukuk ve adalet anlayışı.....

"Ey Malik! Eşin, dostun ve reayadan ahbap ve akrabalarının istek ve arzuları, reayanın huzurunu kaçırırsa veya Allah'ın rızasına aykırı düşerse, olaya insaf ve iyi niyetle yaklaşmalı ve Allah'ın rızasına aykırı davranmaktan uzak durmalısın. Eğer bunun tersini yaparsan zulmetmiş olursun.
 
Allah (c.c) buyurur ki; "Kötülüğün cezası yine onun gibi bir kötülüktür. Kim, affeder, barışırsa onun mükâfatı Allah'a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez." (Şura 40)
 
Unutma ki, Allah'ın kullarına zulmedenin davacısı Allah'tır. Allah'ın kulları değildir. Allah'ta bir kimseye hasım oldu mu, o kimsenin tutunabileceği bütün deliller batıldır. Ölünceye kadar yahut tövbe edinceye kadar Allah ile savaş halinde olur. Zira zulüm ehlini gözetim altında tutan Cenab-ı Allah, mazlumların bedduasını işitir. Zalimlere de zamanı gelince azabını yollar.
 

 
Üç yönden tahsile yetkili olduğun meblağın ortasını tercih etmen gerekir. Mesela, zekatı toplamaya memur olan kimse, ganimetle ait zekatın, gerek en yükseğini, gerek en düşüğünü ve gerekse ortasını almaya yetkiliyken, ortasını almak daha uygun olur. Zira en yükseğini alırsa, mal sahibine haksızlık olur. Şayet en düşüğünü tahsil ederse Beyt'ül Mala haksızlık olur.
 
Zira işlerin en hayırlısı orta olanıdır. Bu bakımdan hakların dağıtımı sırasında herkese eşit davranmalısın. Halk ile üst sınıflar arasında anlaşmazlık çıkarsa, halkın eğilimlerine kulak vermek tercih edeceğin en güzel yoldur. Zira kamunun hoşnutsuzluğu eşrafın rızasını yok eder. Kamunun rızasını kazanınca da, eşrafın hoşnutsuzluğu ortadan kalkar." (Sh:769-70)
 
Kadılar ve hakimler
 

 
Halk arasında kolayca karar vermek için öyle bir adam seçmelisin ki, ilim ve birikimde herkesten üstün olsun. İş yoğunluğunda sıkılmasın. Halktan gelecek baskıya aldırmayıp doğrunun yanında olsun. Mahkeme esnasında, savunma tarafını tutup, ayak diretmesin. Tarafları tam olarak dinlemeden karar vermesin. Olayları çarpıtmasın. Hatasında ısrarlı olmasın. Gerçek ortaya çıkınca haklıya hakkını versin. Hakka teslim olmaktan acze düşmesin. Nefsi emmareyi, aşırı isteklerden uzak tutsun. Şüpheli konuları derinlemesine incelemeden hüküm vermesin.
 
Kavgalı insanların tereddüt ve talepleri karşısında bıkkınlık göstermesin. Hak ve hakikatin açıklık kazanmasına özen göstersin. Keskin kılıç gibi kesici ve koparıcı olsun. Ehil insanların övgüsü ile mağrur olmasın. Yüze gülen dalkavuklara aldanmasın.
 
Allah şöyle buyurur; "Şüphesiz ki Allah, size emanetleri ehil (ve erbabına) vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder." (Nisa 58)
 
Aslında toplumda bu sayılan özellikleri taşıyan insan az bulunur. Bu bakımdan onun sözünde duruşunu ve herkes tarafından bilinen bir kişi olup, olmadığını iyice araştırmalı, tayin ettiğin Kadı'nın fakirliğini gidermeli ve bütün ihtiyaçlarını karşılamalısın. Zira Hz. Peygamber'de (sav) hakimin, kendi kendine yeterliliğine büyük önem vermiş ve Attab'ı Mekke valisi tayin ettiği sırada kendisine 30 dirhem maaş bağlamıştı." Sh:770-71
 
Adli denetim
 
Ey Malik! Davaların sonuçlarına ve kadıların hal ve hareketlerine çok dikkat emelisin. Zira bozuk düzen anlayışının bir uzantısı olarak bu din, kötü niyetli ve şerli insanların elinde esir oldu. Ne acıdır ki, din namına isteklerini yapıyorlar ve dini mübini kullanarak dünyalık elde etmeye çalışıyorlar." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali eseri sh:771)