İmam Ali ve Eyüp Sultan Hazretleri

Hicret’ten yaklaşık yirmi yıl önce Medine’de Hazrec boyundan bir çocuk dünyaya geldi. İsmini Halid koydular. Ancak daha sonraları halk onu Ebu Eyyub el-Ensari olarak tanıdı

<İmam Ali ve Eyüp Sultan Hazretleri

TÜRK-AZ HABER / İMAN VE İNSAN

Hicret'ten yaklaşık yirmi yıl önce Medine'de Hazrec boyundan bir çocuk dünyaya geldi. İsmini Halid koydular. Ancak daha sonraları halk onu Ebu Eyyub el-Ensari olarak tanıdı. 

Ebu Eyyub el-Ensari Bi'set'in 12. yılında yani Hicret'ten bir yol önce Mina'daki boğazda yani İkinci Akabe Biatı'nda Müslüman olduğunu açıkça dile getirmişti.

Allah Resulü onlara, "Aranızdan on iki kişi seçin" diye buyurdu ve onları Medine'de insanların ıslah ve tebliğ işlerini yürütmekle görevlendirdi.

Bu on iki kişinin arasında Ebu Eyyub el-Ensari de vardı. Onlar sayesinde Medine halkı İslam'ı kabul etmeye hazır oldu.

Ebu Eyyub el-Ensari, Peygamberin hicretinden sonra O'nu evinde misafir etmek şerefine de kavuşmuş bir kişiydi.

Selman-ı Farisî der ki:

"Resulüllah Medine'ye girince halk devesinin yularını tutup ısrarla O'nu evlerine davet ediyorlardı. Ama Peygamber, 'Deve kimin evinin önüne durursa onun evine misafir olacağım' diyordu.

Deve nihayet Ebu Eyyub'un evinin önünde durdu. Ebu Eyyub, 'Anneciğim, kapıyı aç. Allah'ın seçkin elçisi geldi' diye seslendi.

Gözleri görmeyen Eyyub'un annesi kapıyı açarak dedi ki, 'Keşke gözlerim görseydi de Allah Resulü'nün nurlu yüzünü bir kez görseydim.'
Allah Resulü bunun üzerine mübarek elini onun gözlerine sürdü. Ve kadının gözleri görmeye başladı. Böylece Allah'ın Resulü'nü görme arzusuna da ulaşmış oldu. Bu, Resulüllah'ın Medine'deki ilk mucizesiydi." 

Ebu Eyyub fakir bir kimse olmasına rağmen Hicret'in ikinci yılında Hz. Fâtımâ Hz. Ali ile evlenince, Fâtımâ'ya düğün hediyesi olarak bir koyun hediye etti.

Peygamberimiz ilk başta o koyunu kesmek istemediyse de daha sonra Ebu Eyyub'u kırmamak için bu hediyeyi kabul etti. Ve Ebu Eyyub'a dua buyurdu.  

Ebu Eyyub'un Ebubekir'in hilafetine itirazı

Ebubekir, halife seçildiğinde içlerinde Ebu Eyyub el- Ensari'nin de bulunduğu on iki kişi mescide gidip Ebubekir'e itiraz etmeye karar verdiler.

Fakat daha önce İmam Ali ile müşavere ederek aldıkları kararı O'na da bildirmek istediler.

İmam Ali onlara şöyle dedi:

"Ben sadece Ebubekir'in yanına giderek Resulüllah'tan, Benim hakkımda duyduklarınızı ona söylemenize ve böylece hücceti tamamlamanıza ve onların Peygamberin emrinden uzaklaştıklarına daha bir açıklık kazandırmanıza müsaade ediyorum."

Bunun üzerine grup mescide gitti. Ebu Eyyub orada şu konuşmayı yaptı:

"Ey Allah'ın kulları! Peygamberinizin Ehl-i Beyt'i hakkında Allah'tan korkun ve çekinin! Resulüllah'ın, onlara bıraktığı haklarını onlara geri verin. Sizler çeşitli yerlerde defalarca Allah Resulü'nün şöyle buyurduğunu duymuşsunuzdur:

'Ehl-i Beyt'im, Benden sonra sizin imamlarınız ve önderlerinizdir. (İmamAli'yi kastederek) bu adam iyi insanların emir ve önderi ve kafirleri öldürendir. O'nu yalnız bırakan kimse Allah tarafından yalnız bırakılır. O'na yardım edene ise Allah tarafından yardım edilir.'

Nübüvvet ailesine karşı yapmış olduğunuz zulümden dolayı tevbe ediniz. Allah tevbeleri kabul edendir. Allah'ın yolundan sırt çevirmeyin." 

İmam Rıza şöyle buyurur:

"Emirü'l-mü'minin Ali'nin velayetini Selman, Ebuzer, Mikdad, Ammar, Huzeyfe ve Ebu Eyyub el-Ensari gibi Peygamberin yolunu izleyip, bu yolda sebat gösteren ve asla doğruluktan sapmayanlar gibi kabul etmek gerekir." 

Halife Osman döneminde, ashabdan iki yüzü aşkın insan toplanmış, imamet ve hilafet meselesini müzakere ediyorlardı.

İmam Ali ve Ebu Eyyub el-Ensari de orada idiler. İmam Ali bu topluluğa konuşarak Gadr-i Hum olayını hatırlattı. Orada Hum günü Peygamberin söylediklerini doğrulayanların başında Ebu Eyyub geliyordu. 

İmam Ali, kendi hilafeti döneminde halkı bilinçlendirmek için Resulüllah'ın ashabından Gadr-i Hum olayı hakkında tanıklık etmelerini isteyerek onlara yemin ettirdi.

İmam Ali Hicret'in 35. yılında Kûfe'ye ettiği seferlerin birinde Kûfe meydanında bir konuşma yaptı. Bu konuşmada, "Aranızdan Gadr-i Hum günü Peygamberin söylediklerini duyanlar kalkarak tanıklık etsinler" buyurdu.

Başta Ebu Eyyub olmak üzere oniki kişi ayağa kalkarak tanıklık etti.  Riyah b. Haris-i Nehai der ki:

"Kûfe'de İmam Ali'nin yanında oturuyorduk. O sırada develere binmiş bir grubun bize doğru geldiğini gördük. Hz. Ali'ye selam verdiler. Ali selamlarını aldıktan sonra, 'Siz kimsiniz?' diye sordu.

Onlar, 'Biz Senin köleleriniz' dediler. İmam Ali gülerek, 'Arap olduğunuz halde nasıl Benim kölelerim olabilirsiniz?' dedi.

Onlar dediler ki: 'Biz Gadr-i Hum'da Allah Resulü'nün Senin elini tutarak, 'Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır ve Ben kimin önderi isem Ali de onun önderidir' buyurduğunu duyduk.

İmam Ali bunun üzerine, 'Buna tanıklık ediyor musunuz?' diye sordu.

Onlar, 'Evet, ediyoruz' dediler. İmam Ali, 'Hak üzere tanıklık ettiniz' buyurdu.

Daha sonra onlar gittiler. Ben de peşlerinden gittim. Onlardan birine, 'Siz kimsiniz?' diye sordum. Adam, 'Biz Ensar'danız. Bu da Ebu Eyyub'dur' dedi. 

Osman'ın şehadetinden sonra kendilerini Osman'ın taraftarı diye tanıtan bir grup halkı Muaviye'nin hilafetine çağırıyorlardı.

Buna karşı, Ammar b. Yâsir ve arkadaşları Peygamberin İmam Ali'yi kendi halifesi olarak tayin ve ilan ettiğini halka açıklıyorlardı.

Bir defasında İmam Ali Kûfe'de ordusuna yemin verdirmek suretiyle onlardan beyan ettiği bir takım konulara tanıklık etmelerini istedi. Ve onlara Gadr-i Hum olayını hatırlattı.

Bunun üzerine yetmiş kişi kalkarak Ali'nin sözlerinin doğruluğunu tasdik ettiler. Daha sonra onlardan dört kişi; Ammar, Ebi'l Heysem, Ebu Eyyub ve Hüzeyfe kalkarak şu şekilde tanıklık ettiler:

"Şehadet ediyoruz ki, bu sözleri Resulüllah'tan duyduk. Ve beynimize yerleştirdik. O gün Ali Peygamberin yanında durmuştu.

Resulüllah buyurdu ki: Ey insanlar! Allah Bana Kur'an'da itaatini mü'minlere farz kıldığı halifemi ve sizin imamınızı tanıtmamı emretmiştir.

Ey insanlar! Şehadet ederim ki, velayet ve imamet Ali'ye mahsustur. O'nun halifeleri evlatlarım ve halifem olan kardeşimin evlatlarıdır.

Onların ilki Ali, ikincisi Hasan, üçüncüsü Hüseyin ve sonra da Hüseyin'in evlatlarından gelen dokuz imamdır. Onlar Kevser havzı başında Bana ulaşıncaya kadar Kur'an'dan ayrılmazlar." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)