Bir gün İmam Ali'ye hazinenin dolduğunu haber verdiler. Tellallar çıkartıp hak ve ihtiyaç sahiplerini çağırttı. Kendisi de hazineye vardı. Yığılı gümüş ve altınlara bakıp, "Ey sarılar ve ey beyazlar, benden başkasını aldatın" dedi. Sonra memura adaletle dağıtmasını emretti
27-02-2025Bir Ramazan günü, garip biri, Kûfe'ye gelmiş, mescide girip İmam Ali'yi görmüş, ondan biraz bir şey istemişti. İmam Ali, başındaki sarığın düğümünü çözmüş, bir ikinci, bir üçüncü düğümü de çözdükten sonra içinden kupkuru bir parça arpa ekmeği çıkarıp vermiş ve "Mü'minlerin Emiri'nin evine git, orada iftar et, benim yanımda bundan başka bir şey yok, olsaydı verirdim" demişti.
Adam, bu kuru ekmek parçasını, verenin gönlü kalmasın diye almış, Mü'minlerin Emiri'nin evine gitmişti. Yemek yenirken İmam Hasan'a bu olayı anlatmış, "Bu yemeklerden biraz da o garip kişiye yollarsınız" demişti.
İmam Hasan, bu sözü duyunca ağlamaya başlamış ve "Arap kardeş, o gördüğün kişi, benim babam, bu evin sahibi ve Mü'minlerin Emiri Ali'dir" demişti.
Yemekten sonra mescide gitmişler, o adam, "Neden bir parça kuru ekmeği birkaç kere düğümlüyorsun?" diye sormuştu.
İmam Ali, İmam Hasan'ı göstererek "Şu, üstüne yağ, sirke sürmesin" diye demişti.
İmam Ali, "Adalet sahibi imama, halkın en yoksulu gibi yaşamak gerektir, ta ki yoksul, yoksulluğundan şikâyet etmesin, zengin, zenginliğine mağrur olmasın" buyurdu.
Rivayetlerde vardır ki: İmam Ali'nin yaralandığı gece Kûfe'de üç yüz ev aç kalmıştı. Sıffin savaşına giderken düşürdüğü zırhını, dönünce bir Hıristiyan'ın elinde gördü; onu Kûfe kadısı Şurayh'ın yanına götürdü davacı oldu. Hıristiyan, "benimdir" dedi.
Kadı, İmam Ali'den şahit istedi. Oğulları Hasan ve Hüseyin'le azatlı kölesi Kanber'i şahit getirdi. Kadı, hiçbirinin yalan söylemesine imkân olmamakla beraber şer'an yakınlıkları dolayısıyla bunlardan başka şahit istedi. Başka şahit bulunmayınca davaya bakmadı.
İmam Ali, hiç müteessir olmadı, bilakis gülümsedi. Hıristiyan bu hali görünce şaşırdı, Kadı'nın huzurundan çıktı, fakat dayanamayıp geri döndü, "Bu, peygamberlerin hükmü ancak" deyip Müslüman oldu, zırhın İmam Ali'ye ait olduğunu söyleyip ona verdi. İmam Ali, zırhı, bu yeni Müslümana bağışladı, ayrıca bir de at verdi. Bir gün bir yere giderken birisi, İmam Ali'den bir parça ekmek istedi. İmam Ali, Kanber'e "ver" dedi. Kanber, "Ey Mü'minlerin Emiri, ekmek hurçta" dedi. İmam Ali, "hurcuyla ver" dedi. Kanber, "hurç devede" dedi. "Deveyle ver" dedi. Kanber, "deve katara bağlı" deyince, İmam Ali, "katarla ver" dedi. Kanber derhal yuları elinden atıp İmam Ali'nin eteğine sarıldı, "Ey Mü'minlerin Emiri, ip elimde desem beraber git dersin de hizmetinden mahrum kalırım diye korktum" dedi. Hİmam Ali, Kûfe'de hurmacılıkla geçinen ve bu yüzden Temmar diye anılan Meysem'in satış yerine oturur, bazı kere ondan hurma alıp satar, geçimini böyle sağlar, Beytülmalden aldığını gene Beytülmale verirdi.
Bir gün hazinenin dolduğunu haber verdiler. Tellallar çıkartıp hak ve ihtiyaç sahiplerini çağırttı. Kendisi de hazineye vardı. Yığılı gümüş ve altınlara bakıp, "Ey sarılar ve ey beyazlar, benden başkasını aldatın" dedi. Sonra memura adaletle dağıtmasını emretti.
Kendisi namaza durdu. Hazinede bulunanlar dağıtılıncaya dek namazını uzattı. Sonra namazını bitirdi de yanındakilere, uzaktan bakan kızı Ümmü Külsüm'ü işaret ederek, "Gözü gelen mallar arasındaki bir inci gerdanlığa takılmıştı, onu isteyecekti az kalsın" dedi.
Giydiği elbise dizlerinden biraz aşağıya kadardı. Kollarını da dirseklerinden kestirir, kısa kollu libas giyerdi. Elbisesi yama içindeydi.
Bir gün, bir yırtığı göstererek "Yamatacağım ama yamacıdan utanıyorum artık" buyurdu. Elinde bir küçük değnek olduğu halde çarşıda, pazarda dolaşır, halka Allah'tan korkup çekinmeyi, iyi alış-veriş etmeyi, arşını, tartıyı doğru ölçüp tartmayı emrederdi. Kendisi ne yer, ne giyerse adamlarına da onu yedirir, onu giydirirdi. Ebu Navvar adlı bezciden rivayet edilmiştir, demiştir ki: Bir gün geldi, kölesi de yanındaydı. İki gömlek satın aldıktan sonra ikisini de kölesine gösterip "Hangisini istersin, hangisini beğendiysen al" dedi. Köle birisini aldı, öbürünü kendisi giydi.