Paylaş:

Bütün bunlar, İslam devletinin oluşumundaki ilk adımlardır.

Allah Resulü, bir yandan insanlar arasında böyle bir yapıyı otur­turken, bir yandan da aynı beldede meskûn olan üç Yahudi kabilesi ve az sayıdaki Hıristiyanla bir andlaşma yaparak, İslam devletinin bünyesinde onları da bir yere oturtmak, aralarında geçerli olacak hukukî bir nizamı teşkil etmek arzusunu taşıyordu.

Bu amaçla Hz. Peygamber, Hicrî birinci yılın sonlarına doğru Medine ahalisinin temsilcileriyle toplanarak, ictimaî prensiplerin düzenlenmesini sağladılar. Bu toplantıda değişik öneriler ve yo­rumlar ortaya konuldu. Uygun görülerek neticeye bağlanan husus­lar, yazılarak taraflarca imzalandı.

   İşte imzalanan bu maddeler, Peygamber Efendimizin riyasetinde kurulan ilk İslam devletinin ilk anayasası olduğu gibi, bütün dün­yada yazılı ilk anayasa olma özelliğini de taşımaktadır.

52 maddeden oluşan bu metinde, aynı hudutlar içerisinde ya­şayan bu insanlar topluluğunun bir ümmet teşkil ettikleri belirtil­mekte, ictimaî, hukukî, siyasî, iktisadî konular ve amme hukuku ile ilgili meselelerde bazı prensipler getirilerek başlı başına bir inkılab ortaya konmakta idi. Ayrıca, bütün bu unsurların ihtilaf ettikleri konularda müracaat ve hüküm makamı olarak Resulûllah’ı kabul ederek, kendilerine tebliğde bulunulan dine muhalif grupların da devlet başkanı olarak ona itaatları bağlanmakta, İslam devletinin varlığı onlara da tasdik ettirilmekte idi.

Bir de; dışarıdan gelen bir saldırı anında ister Müslümanlara, isterse Yahudilere karşı olsun birlikte karşılık verilecekti.

Yahudi ve Hıristiyanlar, dinlerini serbestçe yaşayabilecek, suç­lular dinlerinin ahkâmına göre cezalandırılacaktı. Onlara tanınan bu hak, İslam’ın getirdiği hoşgörü ve adalet prensiplerine çok güzel bir örnek olmaktadır.

Allah Resulü’nün, dünyada ilk anayasayı hazırlatması, kurduğu devletin temellerini ne kadar sağlam attığının bir nişanesidir.

Prof.Dr. Haydar BAŞ   Rahmeten li’l-Alemin cilt 1 Kitabı sayfa : 411 /412

Yazıyı hazırlayan: Gökhan Demir