HZ. İBRAHİM: MEKKE’Yİ İSLAM’A HAZIRLAYAN ALLAH DOSTU.....

      Cenab-ı Hak, cinleri ve insanları hiç şüphesiz ki, Kendisini tanıyıp ibadet etmeleri için yaratmıştır. Bu ulvi gaye, Bezm-i Elest’te verilen kulluk sözüyle bir muahede hâline gelmiş ve insanın dünyaya gönderilmesinden sonra da, verilen kulluk sözüne bağlı olarak bütün hayatı kuşatan bir imtihan başlamıştır.

<HZ. İBRAHİM: MEKKE’Yİ İSLAM’A HAZIRLAYAN ALLAH DOSTU.....

   Cenab-ı Hak “Rahim” sıfatının tecellisi olarak nübüvvet yolunu açmış, kullarını ikaz ve irşad için peygamberler göndermiştir. Böylece peygamberler, Bezm-i Elest’teki muahede doğrultusunda insanları ikaz ve irşad etmiş, onları Allah’a yöneltmiş; insandaki hidayet nüvesini, Rahmanî özü geliştirmişlerdir.

   Peygamberler içinde derece, makam ve mertebe cihetiyle Hz. İbrahim (a.s.), müstesna bir yere sahiptir. O, kitap verilen (resul) peygamberlerden olup, hayatı, şahsiyeti, sıfatları bakımından da insanlığın medar-ı iftiharıdır. O, hem ulu’l-azim bir peygamber olduğu gibi, Hz. Resul-i Ekrem’in (s.a.v.) ceddi olması bakımından da büyük önem taşımaktadır.

     Hz. İbrahim’in temsil ettiği ve yaydığı din, Hanif dini olarak bilinir. Bütün İlahî dinler gibi bu din de ‘Tevhid Akidesi’ni esas alır. Hanif dininin tâbi olanları her dönemde var olup Peygamberimizin dedesi Abdulmuttalib de, Hanif dinine mensup idi ve asla putlara tapmamıştı. Hz. İbrahim, Allah-u Teala’nın seçip sevdiği mümtaz ve müstesna peygamberlerden olarak milletinin hidayet rehberi, insanlığın tarihî önderleri arasındadır. Biz mü’minler, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ümmeti olmanın yanında, Hz. İbrahim’in (a.s.) milletindeniz de. Buradaki ‘millet’ kavramı, itikadî anlamdaki hidayeti ifade eder.

Hz. İbrahim’in yolunu ve insanlık için Allah tarafından seçilen nasıl bir hidayet rehberi olduğunu ifade eden ayetlerden bazılarını aktaralım: ‘’Kendini bilmezden başkası İbrahim’in dininden yüz çevirmez.

And olsun ki, dünyada O’nu seçtik. Şüphesiz O, ahirette de iyilerdendir.” (Bakara, 130  )

     “İbrahim Yahudi de, Hırıstiyan da değildi; ama doğruya yönelen bir Müslim’di; puta tapanlardan değildi.” (Âl-i İmran, 67  )

“İbrahim şöyle demişti: Rabbim! Beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut.” (İbrahim, 35)

“Şimdi ey Muhammed! Sana, ‘Doğruya yönelen, puta tapanlardan olmayan İbrahim’in dinine uy’ diye vahyettik.” (Nahl 123)

Hz. İbrahim (a.s.), Halilullah-Halilurrahman’dır. Yani o, Allah’ın dostudur. Her ne kadar peygamberlik, Allah-ü Teala’nın seçmesi sonucu elde edilen büyük bir nimet ise de, ‘’Allah’ın dostu’’ sıfatını kazanabilmenin, bazı güzel sıfatları benliğinde toplamaktan geçtiği de açık bir hakikattir. Hz.İbrahim’in ‘’halil’’ sıfatını kazanmasın­daki hikmet O’nun Allah’a olan kayıtsız ve şartsız teslimiyetinde gizlidir. Nitekim bu gerçeği, mealini aktaracağımız şu ayetler teyid eder:  “İyilik yaparak kendisini Allah’a teslim edip Hakk’a yönelen İbrahim’in dinine uyandan din bakımından daha iyi kim olabilir? Allah, İbrahim’i dost edinmişti.” (Nîsâ, 125  )

    “Bu, İbrahim’e, milletine karşı verdiğimiz hüccetimizdir. Dile­diğimizi derecelerle yükseltiriz. Doğrusu, Rabbin Hâkim’dir, bi­lendir.” (En’âm, 83  )

“Doğrusu, İbrahim çok içli, yumuşak huylu ve kendini Allah’a vermiş bir kimse idi.” (Hud 75)

   Her peygamber, Allah’a teslimiyet göstermiştir. Sıdk, sadakat ve teslimiyet peygamberlerin hâkim vasıflarındandır. Ancak, Hz. İbrahim, özellikle bu yönüyle temayüz etmiş ve zirveye ulaşmıştı.  Hz. İbrahim (a.s.), bu teslimiyet vasfının bir tezahürü olarak im­tihan dolu bir hayat sürdürdü. Hepsinde de teslimiyeti sayesinde kazandı. Bu husus ayetle de teyid edilir:  “Rabbi, İbrahim’i birtakım emirlerle denemiş, O da onları yeri­ne getirmişti. Allah, ‘Seni insanlara önder kılacağım’ demişti. O, ‘Soyumdan da’ deyince; ‘Zâlimler Benim ahdime erişemez’ buyur­muştur.” (Bakara 124)

   O’nun imtihanlar karşısındaki durumunu, hayatının sey­ri içinde göreceğiz.

 

 Prof.Dr. Haydar BAŞ   Rahmeten li’l-Alemin cilt 1 Kitabı sayfa : 33 /35

Yazıyı hazırlayan: Gökhan Demir