HZ. FÂTIMA’NIN SON GÜNLERİ I…..

  Sayın Prof.Dr.Haydar Baş Hocamızın ‘‘ Hz. Fatıma ’’ eserinde ‘‘Hz.Fatıma’nın Son Günleri ’’ hakkında şu bilgilere yer vermektedir: Hz. Fâtıma (a.s.) babası Resûlullah’ın (s.a.v.) rıhletinden sonra derin bir mâteme bürünmüştür. 

HZ. FÂTIMA’NIN SON GÜNLERİ I…..
Mimar Gökhan Demir

HZ. FÂTIMA’NIN SON GÜNLERİ I…..

O’nun hasretinden öyle çok gözyaşı dökmüştür ki, tarihte en çok ağlayan beş kişi arasında sayılmaktadır. 

    Ağlamasından rahatsız olan Medine halkının Hz. Ali’ye (a.s.) gelerek: “Ya Ali, Fâtıma (a.s.)’dan iste ki, Hz. Peygamberin (s.a.v.) musibetinde  gece veya gündüz ağlasın” demesi üzerine, Medine’de halkın evlerinden uzak olan Bâki Mezarlığı’nda O’na bir gölgelik yapıldı ve ona Beytu’l-Ahzan (gamlar evi) denildi. 

  Bu dönemde Ümmü Seleme, Fâtıma (a.s.)’ın yanına gitti ve dedi ki: “Bu geceyi nasıl geçirdin ey Resûlullah’ın (s.a.v.) kız?” Hz. Fâtıma (a.s.) dedi ki: “Hüzün ve keder içinde sabahladım. Bir yanda Nebi’nin (s.a.v.) vefatı, bir yanda Vasi (a.s.)’ın uğradığı zulüm… Allah’a yemin ederim ki, Allah’ın Kitabı’nda indirdiğine ve Peygamberin (s.a.v.) sünnetinde te’vil ettiğine aykırı bir şekilde imameti elinden alınan kimsenin mahremiyeti çiğnenmiş oldu. Ama bunun sebebini biliyorum. Bu, Bedir’in kininin ve Uhud’un kalıntılarının açığa vurulmasıdır.” (Bihârü’l-Envâr, c. 43, s. 156)

  Hz. Fâtıma (a.s.)’ın Resûlullah’a (s.a.v.) olan özlemi o kadar fazla idi ki, ezan okuyan Bilal’in sesini duyduğunda, O’na Babasını hatırlattığı için bayılmıştı: Bir gün Fâtıma (a.s.): “Babamın müezzini Bilal’in sesini özledim” dedi. Bilal bunun duyunca ezan okumaya başladı. “Allahüekber Allahüekber…”deyince Fâtıma (a.s.) Babasını (s.a.v.) hatırladı ve gözyaşlarına hakim olamadı. 

 Bilal: “Eşhedu enne Muhammeden Resûlullah” deyince Fâtıma (a.s.) hıçkırıklara boğuldu, yere yığılıp bayıldı. İnsanlar Bilal’e, “Dur ey Bilal, Resûlullah’ın (s.a.v.) kızı ruhunu teslim etti” dediler.

    Fâtıma’nın (a.s.) öldüğünü sanmışlardı. Bunun üzerine Bilal ezanı yarıda kesti, tamamlamadı. Fâtıma (a.s.) ayılınca, ezana devam etmesini istedi; fakat Bilal yapamadı ve şöyle dedi: “Ey dünya kadınlarının efendisi! Benim ezan okuduğumu duyduğunda başına bir şey gelmesinden korkuyorum.” Bunun üzerine Fâtıma (a.s.) Bilal’den bir daha ezan okumasını istemedi. (Bihârü’l-Envâr, c. 43, s. 157) 

  Ve yine Hz. Ali b. Ebi Tâlib (a.s.) Hz. Fâtıma’nın (a.s.), Babasından sonraki günleri hakkında şunu rivayet etmektedir: “Bir gün Fâtıma (a.s.) Babasının gömleğini Benden istedi. Gömleği O’na verdiğimde onu kokladı, öptü ve halsiz düşünceye kadar ağladı. Bu durumu gördükten sonra gömleği O’ndan alıp sakladım.” (Bihârü’l-Envâr, c. 43, s. 157) 

  Günlerini Resûlullah (s.a.v.)’in kabri başında ağlayarak geçiriyordu. Hasan (a.s.) ve Hüseyin’i (a.s.) da alarak kabre gider ve: “Azizlerim! Bu, sizi omzuna bindiren ve sizi seven ceddinizin kabridir” buyururdu. Sonra Bâki Kabristanı’na gider, şehitlerin kabrinin üzerinde Sadr-ı İslam’ın fedakaraskerlerini hatırlayarak gözyaşı dökerdi.” (Bihârü’l-Envâr, c. 43, s. 177) 

   Mahmud b. Lebid’den Hz. Fâtıma’nın (a.s.) Resûlullah’tan(s.a.v.) sonraki günleri hakkında şöyle bir nakil vardır: “Hz. Fâtıma (a.s.) Babasının vefatından sonra Hamza’nın kabrinin üzerine gidiyor ve ağlıyordu. Günlerin birinde Uhudşehitlerinin mezarlığından geçerken gördüm ki, Fâtıma (a.s.) Hamza’nın kabrinin üzerinde şiddetle ağlıyor. Susuncaya kadar bekledim. Sonra yanına giderek selam verdim ve, ‘Ey Resûlullah (s.a.v.)’in kızı! Bu can yakıcı inlemelerin, insanın yüreğini parça parça ediyor’ diye arzettim. ‘Ben ağlayıp, sızlamayayım da kim ağlasın? Şefkatli bir Baba ve peygamberlerin en üstününü kaybetmişim. Resûlullah’ı(s.a.v.) ne kadar özlemişim, biliyor musunuz?’ diye buyurdu. ‘Ey Peygamberin (s.a.v.) kızı! Resûlullah (s.a.v.) hayatı döneminde Ali (a.s.)’ın imametini açıkça ilan etti mi?’ diye sordum. ‘Taaccüb ediyorum! Gadr-i Hum kıssasını duymadın mı sen?’ diye buyurdu. “Gadr-i Hum’u biliyorum. Bir de Resûlullah (s.a.v.) Size bu konuda ne buyurdu, onu da öğrenmek istiyorum’ dedim. Allah’ı şahit tutuyorum ki, Resûlullah (s.a.v.) Bana, ‘Benden sonra halife ve imam, Ali’dir. O’ndan sonra da Hasan ve Hüseyin ve Hüseyin’in soyundan olan dokuz kişi imamdırlar. Onlara uysanız, hidayete kavuşursunuz. Onlara muhalefet etseniz, kıyamete kadar dağınıklık ve ayrılığa düçâr olacaksınız’ diye buyurdu.”(Reyahinü’ş-Şeriat, c. 1, s. 250)

                

 

Devam edecek