HZ. FÂTIMA’NIN RESÛLULLAH İLE MEDİNE’YE HİCRET ETMESİ II…..

Dünden devam eden

“Dacnan” denilen yere vardıklarında peşlerine düşenler onları yakaladılar. Bunlar Kureyş’in en cesur atlılarından yedi kişiydiler. Yüzlerini kapatmışlardı. Sekizincileri ise, Haris b. Ümeyye’nin azatlısı Cenah adlı biriydi.

HZ. FÂTIMA’NIN RESÛLULLAH İLE MEDİNE’YE HİCRET ETMESİ II…..
Mimar Gökhan Demir

HZ. FÂTIMA’NIN RESÛLULLAH İLE MEDİNE’YE HİCRET ETMESİ II…..

  Cenah cesur ve atılgan biri idi. Atlıları gördükten sonra İmam Ali, Eymen’e ve Ebu Vakid’e dönüp şöyle dedi: “Develeri yatırın ve ayaklarını bağlayın.” Kendisi de öne çıkarak kadınların inmesine yardımcı oldu. Atlılar iyice yaklaştılar. Hz. Ali kılıcını çekerek onları karşıladı. O’na doğru hare-ket ederek şöyle dediler: “Kadınları alarak kurtulacağını mı sandın? Dön! Seni babası ölesice seni.”Ali (a.s.), “Peki dönmezsem” diye karşılık verdi. Dediler ki:“Ya zorla götürürüz ya da kelleni götürürüz.” Atlılar kadınlara ve binek hayvanlarına doğru yaklaştılar. Amaçları kadınları korkutmak ve bu hayvan-ları ürkütmekti. Ali (a.s.) öne geçip onlara engel oldu. Cenah kılıcını çekerek Hz. Ali’ye karşı hamle yaptı. Ali (a.s.) onun darbesinden yara almadan kurtulmayı başardı. Bu sefer İmam Ali ona doğru hamle yaptı, boynunun yukarısına bir kılıç indirdi. Kılıç atın eğerine kadar adamı ikiye biçti. Ali (a.s.) kılıcıyla onları korkuttu. Bunun üzerine şöyle dediler: “Ey Ebu Tâlib’in, oğlu bizden vazgeç.” Dedi ki; “Ben amcamın oğlu Resûlullah’ın yanına gidiyorum. Etini doğrayıp, kanını dökmem kimin hoşuna gidiyorsa, peşimden gelsin.” Altılar eli boş ve hezimete uğramış bir şekilde geri döndüler.

 Sonra arkadaşları Eymen ve Ebu Vakid’e döndü. Ve onlara “bineklerinizi çözün” dedi. Kafileyi muzaffer bir şekilde “Dacnan” denilen yere götürüp orada konakladı. Orada bir gün bir gece kaldı. Arkalarından gelen zayıf Müslümanlar da onlara yetiştiler. Gecelerini Allah’ı zikrederek geçirdiler. Ayakta, oturarak, yanları üzere yatarak Allah’ı anıyorlardı. Şafak atıncaya kadar bu şekilde devam ettiler. İmam Ali onlara sabah namazını kıldırdı. Sonra yoluna devam etti. Nihayet Medine yakınlarında Kuba denilen yere vardılar. Orada kendilerini bekleyen Resûlullah’a katıldılar.” (Hidayet Önderleri,Hz.Fâtıma,Dünya Ehl-i Beyt Kurultayı,s.92-94)

  Bu konu-da haklarında şu ayet inmiştir: “Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar.” (Âl-i İmran,191-195)

 Beklenenlerin kafileye dahil olmasıyla beraber Hz. Peygamber Medine’ye hareket etti. Evs ve Hazrec kabilelerinin ileri gelenleri O’nu büyük bir sevinçle karşıladılar. Herkes Resûlullah’ın kendi evinde konuk olmasını istiyordu. Hz.Peygamber, kalacağı yer seçimini devesine bıraktı. Deve nerede çökerse orada konaklanacaktı. Nihayet deve, Ebu Eyyub El-Ensari hazretlerinin evinin yakınlarındaki bir araziye çöktü. Hz.Fâtıma ve beraberindeki kadınlar Hz. Eyyub’un evine geçtiler Hz. Fâtıma babası ile beraber 7 ay boyunca burada kaldı.

 Mescid ve Hz.Resûlullah’ın evi tamamlanınca Hz.Fâtıma da babası gibi buraya yerleşti. Hz.Peygamber burada bir kardeşlik uygulamasına gidilmesini uygun buldu. Medine’ye göç eden Müslümanlar ile yerli Ensar arasında bir eşleştirme yaptı. İmam Ali’ yi ise Kendisi ile kardeş ilan etti. O’nun elini kaldırarak, ‘Bu Benim kardeşimdir. Benden sonraki vasim ve vârisimdir’ buyurdu.”(El-Milanî, Kâdetuna,3/389)

Resûlullah Hz.Hatice’den sonra,bir rivayete göre Mekke’de,bir rivayete göre de Medine’de Hz.Sevde ile evlendi.Hz. Fâtıma’nın bakımını O’na emanet etti.Daha sonra Ümmü Seleme ile evlenince bu sefer Hz. Fâtıma’yı ilgilenmesi için O’na teslim etti. Ümmü Seleme Hz.Fâtıma’nın küçük yaşta gösterdiği üstün meziyetleriyle ilgili şunları rivayet etmek-tedir: “Resûlullah Fâtıma’yı eğitmem için O’nu Bana teslim etti; Ben de O’nu terbiye etmek ve O’na yol göstermek için gereken çabayı esirgemedim ama and olsun Allah’a O, Benden daha edepli ve daha bilgiliydi.” (Delâilü’l-İmamet, s. 11)