HZ. FÂTIMA’NIN HUTBELERİ III…..

Dünden devam eden

      O, Allah’ın Zâtı için var gücünü harcar, Allah’ın emri hususunda hiçbir çabadan geri durmazdı. Resûlullah (s.a.v.)’in yakını, Allah’ın velilerinin önderidir. Kollarını sıvamış insanlara öğüt veriyordu. Çok çalışıyor, büyük emekler sarf ediyordu. Allah için bir iş yaptığında kınayanların kınamasından korkmazdı.

HZ. FÂTIMA’NIN HUTBELERİ III…..
Mimar Gökhan Demir

HZ. FÂTIMA’NIN HUTBELERİ III…..

    Siz ise, refah içinde konforlu hayatınızı sürdürüyordunuz; rahatınız yerinde, bir eliniz yağda, bir eliniz balda olmak üzere can güvenliğine sahip olmanın keyfini çıkarıyordunuz. Bu arada başımıza bir felaket gelmesini dört gözle bekliyordunuz, bizim kara haberimizin bir an önce gelmesi için sabırsızlanıyordunuz. Savaş olunca geri durur, çatışmadan kaçardınız.

     Allah, Peygamberinin (s.a.v.) nebiler yurduna ve seçkinler diyarına intikalini uygun görünce, içinizdeki nifak düşmanlığı açığa çıktı, din kisvesi eskidi. O güne kadar susan hainler konuşmaya başladı, adı sanı bilinmeyen kimseler öne geçmeye, bâtıl ehlinin soylu develeri  (önderleri) böğürmeye başladılar. Bunlar sizin meydanlarınızda itibar görmeye başladılar.

    Şeytan bir kez daha başını deliğinden çıkardı, sizlere fısıldadı. Gördü ki, onun çağrısına icabet etmeye dünden razısınız, ona kanmayı içinizden geçiriyorsunuz. Derken sizi kışkırttı. Baktı ki, çabuk tahrik oluyorsunuz. Sizi öfkelendirdi, hemen küplere bindiğinizi gördü. Böylece size ait olmayan bir deveye damganızı vurdunuz. Kendinize ait olmayan kaynağın başına kondunuz. Bütün bunlar çok kısa bir sürede oldu. Henüz yaramız tazeydi ve kabuk bağlamamıştı. Daha Peygamberin (s.a.v.) naaşını kabre koymamıştık. ‘Fitne çıkmasından korkuyoruz’ diyerek bu işleri kaşla göz arasında kotardınız. ‘Haberiniz olsun! Tam fitnenin ortasına düşmüşlerdir. Gerçekten cehennem kâfirleri kuşatmıştır.’ (Tevbe: 49)

    Heyhat! Ne oldu size? Allah’ın Kitabı elinizde olduğu halde nereye yöneliyorsunuz? Halbuki Allah’ın Kitabı’nın konuları açık, hükümleri parlak, bilgileri göz kamaştırıcı, yasakları göz önünde ve emirleri apaçık ortadadır. Ama siz O’nu arkanıza atmışsınız. Yoksa O’ndan yüz mü çevirmek istiyorsunuz? ‘Zâlimler için bu ne fena bir değişmedir!’ (Kehf: 50)
    ‘Kim İslam’dan başka bir din ararsa, bilsin ki, kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.’ (Âl-i İmran: 85)

    Sonra fitnenin oluşturduğu panik biraz yatışıncaya ve kontrol edilebilir hâle gelinceye kadar kısa bir süre beklediniz. Hemen ardından fitne ateşini harlandırdınız, alevlendirdiniz. Yoldan çıkaran Şeytan’ın telkinlerine icabet etmeye başladınız.  Şeytanın, dinin, göz kamaştırıcı nurunu söndürme, seçilmiş Peygamberin (s.a.v.) sünnetini işlevsiz hâle getirme amacına yönelik vesveselerine kapıldınız. Köpük içiyoruz diyorsunuz ama sütü de içip bitirdiniz.

    (Beytü’l-mâl’i gizlice dilediğiniz gibi harcıyorsunuz). Peygamberin (s.a.v.) Ehl-i Beyt’ine ve çocuklarına zarar vermek için türlü dolaplar çeviriyorsunuz, gizli saklı planlar kuruyorsunuz. Yüreğe saplanan bıçak gibi, ok gibi acı veren eziyetlerinize sabrediyoruz ve siz şimdi Benim Babamdan miras alma hakkımın olmadığını diyorsunuz. Yoksa siz, cahiliye hükmünü mü istiyorsunuz? Kesin olarak inanan bir kavim için Allah’tan daha güzel hüküm veren kim olabilir? Hâlâ bilmiyor musunuz? Evet, size gün gibi aşikârdır ki, Ben O’nun kızıyım.

   Ey Müslümanlar! Bana kalan miras zorla elimden mi alınacak? Ey Ebu Kuhafe’nin oğlu! Allah’ın Kitabı’nda sen babanın mirasını alabilirsin fakat Ben alamam diye mi yazıyor? Öyleyse iğrenç bir şey yapıyorsun. Yoksa bilinçli olarak mı Allah’ın Kitabı’nı terk ettiniz, O’nu arkanıza attınız? Çünkü Allah’ın Kitabı’nda: ‘Ve Süleyman Davud’a mirasçı oldu’ (Neml: 16) deniliyor.

   Zekeriya Peygamberin (a.s.) oğlu Yahya’dan söz edilirken de şöyle deniyor: ‘Bana bir veli lütfet ki, bana ve Yâkub’un soyuna mirasçı olsun.’ (Meryem: 60)

  Ve yine şöyle buyurmuştur: ‘Allah’ın Kitabı’nda akrabaların bazıları, bazılarına (miras hususunda) daha evlâdır.’ (Enfal: 75)

   Yine buyurmuştur ki: ‘Allah size çocuklarınız hakkında, erkeğe kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder.’ (Nisa: 11) Yine buyurmuştur ki: ‘Eğer bir hayır (mal) bırakıyorsa, baba ve annesine ve yakınlarına verilmesi için adalet ve iyilik üzere vasiyet etmek, takva sahipleri için bir borç olarak yazılmıştır.’ (Bakara: 180)

 

Devam edecek