Hilafet kimin hakkıydı ve İslam’da halifenin seçim usulü -1

Ebu Bekir, Sakife’de halife seçilmiş, ardından da Hz. Ali halifeye biat etmeye zorlanmıştır. Hz. Ali ise biat etmeyi kabul etmemiş ve istenmeyen olaylar meydana gelmiştir

<Hilafet kimin hakkıydı ve İslam’da halifenin seçim usulü -1

TÜRK-AZ HABER / İMAM VE İNSAN

"Ebu Bekir, Sakife'de halife seçilmiş, ardından da İmam Ali halifeye biat etmeye zorlanmıştır.

Hz. Ali ise biat etmeyi kabul etmemiş ve istenmeyen olaylar meydana gelmiştir.

Peki, haklı olan kimdir?

Sakife'de uzun tartışmaların ardından halife seçilen  Ebu Bekir mi? Yoksa ona biat etmeyen Hz. Ali mi?

İslam'da halifenin seçim usulü

1- "Ey Muhammed! Hani Rabbin meleklere: 'Ben muhakkak yeryüzünde bir halife yaratacağım' demişti…"

2- "Ey Davud! Seni yeryüzünde halife kıldık."

3- "Ey İbrahim! Seni insanlara imam ettim."

4- "Ve içlerinden sabrettikleri zaman, emrimizle doğru yola iletir imamları çağıracağız."

Bu ayetlere göre Allah bu önderleri nasp ediyor. Hz. Ali hakkında ise:

1- "Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim, size nimetlerimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı beğendim."

Bu ayet Gadr-i Hum hutbesinde nâzil olmuştur: Resulüllah (s.a.v.) Gadr-i Hum'da halkı topladı. Günlerden perşembe idi. Sonra halkı Ali b. Ebi Tâlib'e itaate davet etti.

Sonra Ali'nin kolundan tutarak kaldırdı. Öyle ki koltuk altının beyazlığı görüldü.

Sonra buyurdu ki; "Ben kimin mevlâsı isem, Ali de onun mevlâsıdır. Allah'ım! O'nu seveni sev, O'na düşman olana düşman ol, O'na yardım edene yardım et, yardım etmeyerek yalnız bırakanı yalnız bırak."

Sonra henüz insanlar dağılmamıştı ki, "Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim..." ayeti nâzil oldu.

Bunun üzerine Resulül-lah (s.a.v.) buyurdu ki: "Allahüekber! Din kemâle erdirildi; nimet tamamlandı. Allah Benim risaletime ve Ali'nin de velayetine razı oldu."

2- "Sen ancak bir uyarıcısın; her toplumun bir yol göstericisi vardır." ,

Kuleyni'nin Usul-ü Kafi adlı eserinden İmam Muhammed Bâkır (a.s.) şöyle rivayet eder:

"Uyarıcı Resulüllah'tır (s.a.v.). Her zaman bizden, insanları Allah'ın Peygamberinin (s.a.v.) getirdiği şeylere hidayet eden bir yol gösterici vardır. Resulüllah'tan (s.a.v.) sonra yol gösterici Ali (a.s.)'dır ve O'ndan sonra gelen vasilerdir. "

3- "Ey Elçi! Rabbinden Sana indirileni duyur; eğer bunu yapmazsan, O'nun elçiliğini duyurmamış olursun. Allah Seni insanlardan korur."

Bu ayet Gadr-i Hum'da İmamı Ali (a.s.)'ın hakkında nazil olmuştur.

4- "Sizin veliniz, ancak Allah, O'nun Elçisi ve namaz kılıp, rükû halinde sadaka veren müminlerdir."

Tefsir kitaplarında bu ayetin, namaz kılarken rükû halinde iken, parmağındaki yüzüğü sadaka olarak veren İmam Ali (a.s.) hakkında nâzil olduğu ifade edilmektedir.

5- "Topluca Allah'ın ipine sımsıkı yapışın."

İmam Rıza (a.s.), babaları kanalıyla İmam Ali (a.s.)'dan şöyle nakletmektedir:

"Resulüllah (s.a.v.) buyurdu ki: Kurtuluş gemisine binmek, sağlam tutacağa sarılmak ve Allah'ın muhkem ipine yapışmak isteyen; Ali'yi sevsin ve O'nun evlatlarından olan hidayetçileri izlesin."

Sünni Celaleddin El-Suyûti'nin "Durrü'l Mensur" adlı eserinde cüz 4, s. 409-410'da bu konuda şu delil vardır:

"Rabbinden açık bir delil üzerinde bulunan ve onu, ondan bir şahit takip eden..."  ayetindeki Resulüllah (s.a.v.) olup, takip eden şahıs İmam-ı Ali'dir (a.s.).

6-Aynı eserin 608. sayfasında Ra'd Sûresi 7. ayetle ilgili olarak şunlar ifade edilmektedir:

"Sen ancak bir uyarıcısın ve her kavim için bir hâdi (doğru yola götüren) vardır" ayet-i kerimesi için Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Uyarıcı benim."

Sonra elini Hz. Ali'nin (a.s.) omzuna uzatarak şöyle devam buyurdu: "Ey Ali, Sen ise kavmin (ümmetin) hâdisisin (doğru yol göstericisisin). Ey Ali, Benden sonra doğru yolu bulmak isteyenler ancak Seninle bulabilirler."

7- Sünni Nesai'de İbn-i Abbas'tan rivayetle şöyle ifade edilmiştir: "Resulüllah'ın (s.a.v.) hayatında Ali'nin şöyle dediğini kendim duydum:

"Allah şanı yüce olsun şöyle buyuruyor: 'Muhammed sadece bir peygamberdir. O'ndan önce de nice peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse geriye mi döneceksiniz? Kim geriye dönerse Allah'a hiçbir zarar vermez. Allah şükredenlerin mükafatını verecektir.'

Allah'a yemin olsun ki, Allah bizlere hidayeti ihsan ettikten sonra düşmeyiz. Allah'a yemin olsun ki, şayet Resulüllah (s.a.v.) ölür veya katledilirse, O'nun savaştığı yol üzerinde ölene kadar savaşırım. Allah'a yemin olsun ki, Ben O'nun (Resulüllah'ın) kardeşi, velisi, vârisi ve amcasının oğluyum. Kim, O'na Benden daha haklıdır?"

Bu ayetlerde Peygamberimizin beyanı ile Hz. Ali işaret edilmektedir.

Önce Peygamberimizin Gadr-i Hum'daki ifadelerini tekrar hatırlayalım.

Resulüllah (s.a.v.), hac görevini Medine'den (Mekke'ye) gidip yerine getirmişti. O âna kadar hac ve velâyet dışında bütün şer'i hükümleri insanlara tebliğ etmişti.

Cebrail (a.s.), Resulüllah'a (s.a.v.) gelerek, "Ya Muhammed" dedi. "Allah Sana selam söylüyor ve şöyle buyuruyor: Ben canını alacağım her peygamberimin ve her resulümün canını, ancak dinimi kemâle erdirdikten ve hüccetimi tamamladıktan sonra alırım.

Bu dinden de senin üzerinde tebliğ etmen gereken iki fariza kalmıştır; hac farizası ve Senden sonrası için velâyet ve hilâfet farizası. Ben yeryüzümü asla hüccetsiz bırakmadım ve asla bırakmayacağım."

Resulüllah (s.a.v.), hac farizasının bitirip Medine'ye doğru yola çıktı. Cuhfe'ye varmadan, Gadr-i Hum denen yere vardığında Cebrail (a.s) nâzil olup, "Ey Muhammed" dedi. "Allah (Azze ve Celle) Sana selam ediyor ve şöyle buyuruyor:

"Ey Resul, Sana indirileni tebliğ et (insanlara ulaştır); eğer bunu yapmazsan peygamberliğini tebliğ etmemiş gibi olursun. Ve Allah Seni insanlardan koruyacaktır."

Bunun üzerine Resulüllah, bir ucu Cuhfe'ye yaklaşan Müslümanların önde gidenlerinin geriye çağrılmalarını ve geride kalanlarının da orada toplanmalarını emretti.

Ardından Allah Resulü namaza toplanma emri verdi. Orada bulunan ağaçların altının temizlenmesi ve minber şeklinde taşların üst üste konulmasını emretti ve insanları iyi görebilmesi için onların üzerine çıktı ve Allah'a hamd ü senâ ederek sözlerine başladı.

Resulüllah (s.a.v.) Gadr-i Hum hutbesinde, altı ayrı yerde kendisinden sonra Müslümanların halifesinin Hz. Ali olduğunu beyan etmiştir. Bu ifadeler şunlardır:

"Ali bin Ebi Tâlib, Benim kardeşimdir, vasimdir, halifemdir ve Benden sonra imamdır."

"Allah Resulü'nün halifesi, O'dur. Mü'minlerin Emiri, O'dur. Allah tarafından tayin edilen hidayet imamı, O'dur."

"Ey insanlar! Bu Ali'dir, O Benim kardeşim, vasim, ilmimi toplayan ve ümmetim arasında iman eden kimseler üzerindeki halifemdir."

"Ey insanlar Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar imamet veraseti olarak neslime emanet ediyorum."

"Ali, Allah tarafından tayin edilen imamdır."

"Benden sonra Ali Allah'ın emriyle sizin veliniz ve imamınızdır. İmamet makamı ondan sonra da Allah ve Resulü'yle görüşeceğiniz güne kadar O'nun evlatlarından olan Benim neslimin hakkıdır."

Yine Resulüllah (s.a.v.) Gadr-i Hum günü şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Ali'den başkasına yönelerek sapıklığa düşmeyin, O'ndan yüz çevirmeyin, O'nun velayetinden ayrılmayın."

Muhammed b. Ferat, İmam-ı Muhammed Bâkır'dan o da babasından ve dedesinden şöyle nakletmişti:

"Resulüllah buyurdu ki: Hiç şüphesiz Ali b. Ebi Tâlib, Allah'ın ve Benim halifemdir. Allah'ın ve Benim seçtiğim kimsedir. Allah'ın ve Benim hüccetimdir.

Allah'ın ve Benim kapımdır. Allah'ın ve Benim seçtiğim kimsedir. Allah'ın ve Benim habibimdir.

Allah'ın ve Benim halilim (dostum)dir. Allah'ın ve Benim kılıcımdır. O Benim kardeşim arkadaşım, vezirim ve vasimdir.

O'nu seven Beni sevmiştir. O'na düşman olan Bana düşman olmuştur. O'nun savaşı Benim savaşımdır.

O'nun barışı Benim barışımdır. O'nun sözü Benim sözümdür. O'nun emri Benim emrimdir. O'nun eşi Benim kızımdır ve O'nun evlatları Benim evlatlarımdır. O vasilerin efendisi ve Benden sonra bütün ümmetin en hayırlısıdır."

Abdullah b. Abbas, Resulüllah'tan (s.a.v.) şöyle nakletmiştir:

"Resulüllah (s.a.v.) buyurdu ki: Kim Benden sonra Ali'nin imametini inkar ederse, Benim hayatımda Benim nübüvvetimi inkar eden kimse gibi olur. Kim de Benim nübüvvetimi inkar ederse Aziz ve Yüce Rabb'inin rubûbiyyetini inkar enden kimse gibi olur." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)