Hiç kimseye verilmeyen makam ona verildi.....

İbn-i Talhe-i Şafii, Metalibu's-Seul kitabında şöyle yazıyor: "Emirü'l-Mü'minin Ali (a.s) bir şiirinde Gadir-i Hum gününe değinmiş ve o gün Müslümanların bayramı olmuştur; çünkü Allah'ın Resulü (s.a.a), o gün hiç kimseye vermediği makamı ona vermiştir"

<Hiç kimseye verilmeyen makam ona verildi.....

Gadir hadisinin korunmasında etkili olan diğer bir önemli hadise de o günün bayram olarak ilan edilmesiydi. Gadir günü bayram ilan edilmiş, gecesinde ise ibadetlerle meşgul olunmuştur.

O gün iyi ameller daha fazla yapılır, hayırda yarışılır, yoksullara yardım edilir, yeni temiz elbiseler giyilip o gün bayram olarak kutlanılır. Bu hadise eskiden bugüne dek devam etmektedir. Her yıl bu hadisenin tekrarlanmasıyla, Gadir hadisi özel olarak her yıl tekrar tekrar zikrediliyor ve böylece Gadir hadisinin senedi ve rivayet edilen yollar kesintisiz olarak elimize kadar ulaşmış oluyor.

Burada araştırmacılara yararlı olacak iki noktaya değinmemiz gerekir:

Her ne kadar bu bayrama Şiiler çok önem veriyorlarsa da bu bayram yalnız onlara ait olmayıp başka Müslüman fırkalar da bugünü bayram olarak kabullenmekte ve yine bugünün bayram günü olarak onlarla birlikte kutlamaktadırlar:

Biruni, Asaru'l-Bakiye ani'l Kuruni'l-Haliye kitabında Müslümanların bugünü bayram olarak kutladıklarını yazmaktadır.

İbn-i Talhe-i Şafii, Metalibu's-Seul kitabında şöyle yazıyor:

"Emirü'l-Mü'minîn Ali (a.s) bir şiirinde Gadir-i Hum gününe değinmiş ve o gün Müslümanların bayramı olmuştur; çünkü Allah'ın Resulü (s.a.a), o gün hiç kimseye vermediği makamı ona vermiştir." (Asaru'l-Bakiye, s. 334; Metalibu's-Seul, s. 53).

Bu kitabın 56. sayfasında da şöyle yazıyor: "Resûlullah (s.a.a) hakkında kullanılan

'Mevla' kelimesinden anlaşılan bütün manalar, başkalarına değil yalnız Ali'ye (a.s) mahsus kılınmıştır; bu ise çok büyük derece, yüce bir makamdır, bu sebepten dolayı bugün bayram kabul edilip evliyaların sevinç günü olmuştur."

Tarih kitaplarında, doğudan batıya bütün Müslümanların, bugünün bayram ilan edilmesi hususunda ittifak ettiklerine dair kayıtlar vardır. Mısırlılar Mağribliler ve Iraklılar da geçmişte Gadir gününe çok önem verip, bugünde namaz, dua ve benzeri ibadetlere, aynı zamanda da bu günle ilgili şiirler okumaya çok önem vermişlerdir.

İbn-i Hallakan'ın, Vefayat kitabında, çok geniş bir şekilde Gadir-i Hum gününün bayram günü olarak adlandırılması konusunda birçok belge vardır.

Mustansir'in oğlu olan Mustali'nin hayati bölümünde  şöyle yazılmıştır: "Ona h. 487 yılında Zilhicce'nin 18. günü olan Gadir-i Hum bayramında biat ettiler." (Vefayatu'l-A'yan c. 1 s. 60).

Mustansiri billah-i Ubeydi'nin hayati bölümünde şöyle yazmakta: "Mustansir, Zilhicce ayının bitimine on iki gün kala perşembe gecesi H. 487 yılında vefat etmiştir. O gün Zilhicce'nin on sekizi ve Gadir-i Hum, günü idi. Gadir-i Hum Mekke ve Medine arasında bir yerdir, orada bir su kaynağı vardır.

Hz. Resûlullah (s.a.a) Veda Haccı'ndan dönerken orada Ali b. Ebu Tâlib (r.a) ile uhuvvetini ilan ederek şöyle buyurdu: 'Ali'nin bana olan nisbeti Harun'un Musa'ya olan nisbeti gibidir. Ey Allah'ım! Onu seveni sev, düşmanına düşman ol, yardım edenine yardım et ve onu terk edeni terk et.' Şialar da bugüne çok önem verirler.

Hazmi ise, 'Orası (Gadir-i Hum) Mekke ve Medine arasında yer alan Cuhfe'deki çok sıcak olan bir yerdir. Resûlullah (s.a.a) orada olan su kaynağının yanında bir hutbe okudu' diyor." (Allame Emin, el-Gadir).