Her insan tertemiz bir fıtrat ve tevhitle yaratılmıştır.....

Her insan tertemiz bir fıtrat ve tevhitle yaratılmıştır; insan eğer bu yaratılışıyla hareket eder ve dış etkenlerce saptırılmazsa, hak yolunu kat eder

<Her insan tertemiz bir fıtrat ve tevhitle yaratılmıştır.....

Her insan tertemiz bir fıtrat ve tevhitle yaratılmıştır; insan eğer bu yaratılışıyla hareket eder ve dış etkenlerce saptırılmazsa, hak yolunu kat eder.

Hiç kimse annesinden günahkâr veya kötü birisi olarak dünyaya gelmemiştir. Kötülükler ve çirkinlikler sonradan kazanılmış olup, insanın iradesi doğrultusunda dış etkenlerin sonucu meydana gelir.

İnsana başkalarından geçen çirkin özellikler de insanın istek ve iradesiyle değişmez değillerdir. Dolayısıyla, günümüz Hıristiyanlığında söz konusu olduğu gibi, günah düşüncesinin insanoğlunun zâtî özelliklerinden oluşu temelsiz bir teoridir.

Kur'an-ı Kerim bu konuda şöyle buyuruyor: "Sen yüzünü hanif olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir." 

Hz. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) de şöyle buyuruyor: "Tertemiz (tevhid ve tek olan Allah'a tapan) bir yaratılışla dün¬yaya gelmeyen hiç kimse yoktur." 

İnsan irade sahibi ve seçim hakkı olan bir varlıktır

İnsan irade sahibi ve seçim hakkı olan bir varlıktır; yani akıl gücü ışığında fiilin çeşitli yönlerini inceledikten sonra, onu yapmayı veya yapmamayı seçer.

Kur'an-ı Kerim şöyle buyuruyor: "Biz ona yolu gösterdik: (O) ya şükredici veya nankör olur."  Yine şöyle buyuruyor: "De ki: Hak Rabbinizdendir. Artık dileyen inansın, dileyen inkâr etsin."

İnsan eğitilmesi mümkün olan bir varlıktır


İnsan selim bir fıtrata, iyiyle kötüyü ayırt edecek akıl gücüne, serbestliğe ve seçme iradesine sahip olması hasebiyle, eğitilmesi mümkün olan bir varlıktır; her zaman yükselme ve Allah'a dönme yolu insanın önünde açıktır; ancak tevbesinin kabul olmayacağı ölüm anında, artık dönmesi mümkün değildir. İşte bu nedenle, peygamberlerin daveti tüm insanları, hatta Firavun gibi kişileri bile kapsamaktadır.

Nitekim şöyle buyuruluyor: "De ki: Arınmağa gönlün var mı? Seni Rabbin(in yoluna) iletiyim de O'ndan korkasın." 

İşte bu nedenle, insan hiçbir zaman Allah'ın rahmet ve mağfiretinden ümit kesmemelidir. Nitekim, bu konuda şöyle buyrulmaktadır:

"Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar." 

İmam Câfer kulda korku ve ümidin dengeli olması gerektiğini söyler: "Ümitle korku arasında olan kimseler kurtulur, bunların kalpleri mükafaatın hevesinden ve azabın korkusundan sanki bir kuşun pençesine asılmış gibidir." 

İnsan sorumlu bir varlıktır


İnsan akıl nurundan ve irade lutfundan yararlanması hasebiyle sorumlu bir varlıktır. Allah karşısında sorumludur; peygamberler ve İlahî önderler karşısında sorumludur; kendi insanlık cevheri, diğer insanlar ve dünya karşısında sorumludur. Kur'an-ı Kerim birçok ayette insanın sorumluluğunu açıkça vurgulamaktadır.

Şöyle buyuruluyor: "Ahdi yerine getirin, çünkü (insan) ahdinden sorumlu tutulacaktır." 

"Kulak, göz ve gönül bunların hepsi o (yaptığın)ndan sorumludur."
 
"İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanır?" 

Resul-i Ekrem (s.a.v.) de bu konuda şöyle buyuruyor: "Haberiniz olsun; hepiniz yöneticilersiniz ve hepiniz elinizin altındaki insanlardan sorumlusunuz." 

İmam Câfer, "...ona iki yolu gösterdik"   ayetini izah ederken insanın, hayır veya şer iki yoldan birini seçmekte hür bırakıldığını söyler ve şöyle buyurur: "Yani hayır veya şer yolunu demek istiyor." 

İnsanın sahip olduğu manevî mükemmellikler dışında hiç kimsenin bir diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlüğün en açık ölçüsü ise, hayatın bütün boyutlarında takva ve sakınmaktır.

Nitekim şöyle buyuruluyor: "Ey insanlar, Biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah yanında en üstün olanınız, en çok takvalı olanınız (korunanız)dır." 

Dolayısıyla, insanın ırk, coğrafya ve benzeri özellikleri İslam açısından üstünlük, övgü ve iftihar kaynağı değildir.

Fıtrî kökü olup gerçekte insanlık kuralları olan ahlakî değerler, sabit ve ebedî ilkelerdir; zamanın geçmesi ve toplumsal değişimler onların değişmesine neden olmaz.

Örneğin, söz ve ahdine sâdık kalmanın güzelliği veya iyiliğe iyilikle karşılık vermek ebedî bir şeydir ve insanoğlu olduğu müddetçe de böyle kalacaktır; bu ahlakî kural değişmez.

Nitekim ihanet ve ahde vefa etmemenin çirkinliği de böyledir. Dolayısıyla, akıl bakımından, insanoğlunun toplumsal hayatında, insanın tabiat ve yaratılışıyla iç içe ve sabit olan birtakım kurallar vardır.

Evet, ahlâkî kuralların yanında zaman ve mekân şartlarından etkilenerek değişime uğrayan gelenek ve görenekler de vardır ki, bunların sabit ahlâki kurallarla hiçbir ilişkisi yoktur.

Kur'an-ı Kerim bazı aklî ve sabit olan ahlâkî kurallara işaret ederek şöyle buyuruyor: "İyiliğin karşılığı, yalnız iyilik değil midir?" 

"İyilik edenlerin aleyhine bir yol yoktur." 

"Şüphesiz Allah iyilik edenlerin ecrini zâyi etmez." 

"Allah adaleti, ihsanı, akrabaya vermeyi emreder, fahşâdan, münker (kötülük)den ve azgınlıktan men eder." 

İnsan amellerinden dolayı, ahiret yurdunda mükâfatlandırılacağı veya cezalandırılacağı gibi, aynı şekilde bu dünyada da amellerinin iyi veya kötü sonuçlarından payına düşeni alır.

Gerçekte, dünyadaki olaylardan bir bölümü insanın fiillerinin yansımasıdır. Vahip de bu gerçeğin üzerinden perdeyi kaldırmış ve insanoğlunun bilgisi de bir yere kadar bunu elde etmiştir. Kur'an-ı Kerim'de bu konuda birçok ayet vardır; buna örnek olarak şu iki ayete değinebiliriz:

"(O) ülkelerin halkı inanıp (kötülüklerden) korunsalardı, elbette üzerlerine gökten ve yerden bolluklar açardık; fakat onlar (Allah'ın ayetlerini) yalanladılar, biz de onları kazandıklarıyla yakaladık." 

Hz. Nûh (a.s.) kendi ümmetine, günahtan temizlenmekle Allah'ın rahmet kapılarının açılması ve Allah'ın nimetlerinin artması arasında bir ilişki olduğunu hatırlatmaktadır:

"Rabbinizden mağfiret dileyin, çünkü O çok bağışlayandır, dedim. (O'ndan mağfiret dileyin ki) üzerinize gökten bol yağmur göndersin. Ve size çok mallarla, oğullarla yardım etsin. Size bahçeler versin, ırmaklar versin." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eserinden)