‘Her hâlinde bir işçi gibi çalış’

Ey cemaat! Nefsinize dönmeyi ertelemeyin; onu muhasebe etmeyi tehir etmeyin. Âhiret başlamadan bu işi dünyada yapın, acele edin

<‘Her hâlinde bir işçi gibi çalış’

TÜRK-AZ HABER / DİN

Ey cemaat! Nefsinize dönmeyi ertelemeyin; onu muhasebe etmeyi tehir etmeyin. Âhiret başlamadan bu işi dünyada yapın, acele edin.

Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur: "Allah Teâlâ, dünyada kötülükten çekinen kulunu öbür âlemde hesaba çekmek istemez, hayâ eder."

Sana düşen, kötülükten beri olmaktır, aksi hâlde rüsvalık halkası boynundadır. Dünya işlerinde dikkatli ol, aksi hâlde bütün duyguların dünya ve âhirette kötülüğe döner.

Altın, ateş yuvasıdır. Para dertle doludur. Bilhassa bunları haram yoldan kazanırsan ve aynı yola sarf edersen...

Yarın bu söylediklerim sana anlatılır; bugün sen hem kör hem de sağırsın. Çünkü dünyalık şeyleri haddinden fazla seviyorsun. Hâlbuki Peygamber (s.a.v) Efendimiz bunu şöyle anlattı: "Bir şeyi sevmen, seni kör ve sağır eder."

Kalbini dünyadan soy, aç bırak, susuz bırak. Hak Teâlâ onu giydirir, yedirir ve içirir. İçini ve dışını O'na teslim et. Hiç düşünme, bu sayede belki sensiz O olursun.

Her hâlinde bir işçi gibi çalış, efendine uy. Ücret isteme. Dünya çalışma yeridir, âhiret ise ücret. İyilik ve hediyeler evi orasıdır. Bu hâller çok kere sâlih kullarda görülür. Onların dünyada çalışmayanı azdır.

Âhiret başlamadan Hak Teâlâ onlara rahatı, iyiliği, merhameti icabı verir. İbadet olarak yalnız farzı kıldırır, nafile ibadetleri onlardan alır. Farz ibadet hiçbir hâl ve makamda düşmez. Anlattığımız bu hâle eren pek azdır, azdan da azdır.

Ey evlat! Yetinmeyi öğren, boş ümitlerden dön, çabukça rahata kavuşursun. Dünyadan sana bir kısmet varsa onun gelmesi kafidir, kısmetlerin gelir.

Sen azizsin, şerefli ve sorumlusun. Nefsinle yeme, alacağını boş yere alma. Bu sana perde olur, kalbine Hak Teâlâ'dan perdeler iner.

İman sahibi ne nefsi için ne de nefsi ile yer. Giydiğini de onun için giymez ve onun emri ile mal yığmaz. İbadet işlerinde kuvvet bulsun diye yer, hak yolda ayaklarının titrememesi için gıda alır. Dinin emri ile yer, boş hevese uymaz. Allah'ın velî kulu, O'nun emri ile yer. Bedel ki, kutbun veziridir, bu da ilâhî fiil tecellisine uyarak yer. Kutub ise, yemesinde ve bütün işlerinde Peygamber (s.a.v) Efendimiz gibi olur? Neden onun gibi olmasın? Olur... Çünkü onun evladı, vekili ve ümmeti için halifesidir.

Kutub, Peygamber (s.a.v) Efendimiz'in halifesidir; Allah Teâlâ'nın halifesidir. Bu hilâfet gizlidir. Müslümanların başına geçen halife ise zahirdedir. Hiçbir Müslüman ona uymayı terk edemez, saygıyı bırakamaz.

Denilir ki; "Müslümanların başında bulunan padişah âdil olursa, zamanın kutbudur." Bu padişahın işlerini kolay sanmayın. O, başınıza getirilmiştir. Zahirdeki işlerinizi o tanzim eder. Bâtındaki kutub ise, derûnî işlerinizi tanzim eder.

Sizden herkes, kıyamet günü hesap meydanına getirilir. Yanında, dünyada iken defterini tutan melekler bulunur. Onlar, o kulun dünyada iyiliğini ve kötülüğünü yazarlar. Meleklerin elinde doksan dokuz sicil defteri vardır. Sicillerin her birinde göz kırpmak dahi yazılıdır; iyilik veya kötülükten yana her şey belirtilmiştir. Kulun bütün hareketi o defterde toplu durur. Defter kula verilir, okuması için emredilir. Şayet iyilik görmeyecek olursa okuyamaz, mahcup olur.

İyiliğini okuması için dünyada çalışması lazımdı; çünkü dünya hikmet yeri, âhiret ise kudret!

Dünyada âletler ve sebepler konuşur; âhirette bunlara ihtiyaç yoktur. Sizden biri, o hesap günü defterini okumak istemezse, duyguları konuşmaya başlar; her duygu dünyada yaptığını anlatır.

Siz büyük işler için yaratıldınız, ama haberiniz yok. Allah Teâlâ şöyle buyurdu: "Siz bize dönmeyeceğinizi ve başı boş yaratıldığınızı mı sandınız?" (Mu'minûn, 115) (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)