Her 3 gençten 1’i ev genci.....

Türkiye'nin yüzde 33'lük oran ile Avrupa ülkeleri arasında 'ev genci', yani 'ne istihdamda ne eğitimde' olan gençlerin sayısının en yüksek olduğu ülke olduğunu ifade eden Sosyolog Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Aydın Öztürk, gençlerin yaşam memnuniyetlerinde düşüş ve beklentilerle ilgili karamsarlıklar gibi nedenlerle ev genci olduğuna dikkat çekti.

<Her 3 gençten 1’i ev genci.....

Türkiye'de 'ev genci' olarak kullanılan kavram, 'ne okuyan, ne çalışan ne de iş arayan' ya da başka bir deyişle 'ne istihdamda ne eğitimde' anlamlarına geliyor. Türkiye'nin yüzde 33'lük oran ile Avrupa ülkeleri arasında ev genci sayısının en yüksek olduğu ülke olduğunu vurgulayan uzmanlar, Türkiye'nin aynı zamanda dünya genelinde de hatırı sayılır bir biçimde listede ön sıralarda yer aldığını ifade ediyor. Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Aydın Öztürk, son zamanlarda gündeme gelen ve Türkiye'de büyük bir orana sahip ev genci kavramını nedenleri ve istatistikleri ile değerlendirdi. Öztürk, konu hakkında tavsiyelerini de paylaştı. Türkçe'de 'ev genci' olarak kullanılan kavramın 'ne okuyan, ne çalışan ne de iş arayan' gençler almaında geldiğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Aydın Öztürk, "Günümüzde bu kavramın çokça konuşulmasının başlıca sebeplerinden biri ise yapılan araştırmalara göre Avrupa ülkeleri arasında ev genci sayısının en yüksek olduğu yerin yüzde 33.3'lük oran ile Türkiye olmasıdır. Ayrıca ülkemiz dünya genelinde de hatırı sayılır bir biçimde listede ön sıralarda yerini alıyor. Bu durum bizlere Türkiye'de gençleri ve onların sorunlarını daha iyi anlamamız, yorumlamamız ve mümkün olduğu kadar hızlı bir biçimde çözüm üretmemiz gerektiğine işaret ediyor" dedi.

İmkânsızlık ön plana çıkıyor

"İmkânsızlık ve amaçsızlık ev genci kavramında en fazla öne çıkan sebepler olarak düşünülebilir" diyen Tuğba Aydın Öztürk sözlerine şöyle devam etti: "İstatistiklere ülkemiz perspektifinden bakacak olursak; gençlerin yaşam memnuniyetlerinde düşüş olduğu, yalnızlık ve mutsuzluk hissiyatında artış yaşandığı, gençlerin gelecek beklentileri konusunda karamsar olma eğiliminde oldukları, yaşam memnuniyeti ile iş güvencesi ve maddi istikrar arasında güçlü bir bağlantı kurdukları, Türkiye'de de dünya genelinde olduğu gibi kadınlarda ev genci oranının erkeklere göre çok daha yüksek olduğu, toplumsal cinsiyet, etnik köken, sosyo-ekonomik sınıf, etnik kimlik gibi farklılıkların ev genci oranlarını etkileyen unsurlar olduğu görülür. Tüm bunlara ek olarak söz konusu gençler eğitime yeterince katılabilmiş mi, kırsal bölgede mi yaşıyor, mülteci bir ailede mi yetişmiş ya da bu gencin fiziksel bir engeli var mı gibi soruları da sormak gerekiyor."

Ev gençlerine yönelik ciddi projeler uygulamalı

Günümüzde Türkiye'deki oranların dünya ortalamasının çok üzerinde olduğunu vurgulayan Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Aydın Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı: "İyileştirme yapmak istiyorsak en az 5-10 hatta daha da fazla yılı kapsayan ciddi bir proje üzerinde çalışmaya başlamak zorundayız. Gençlerin nitelikli eğitime ulaşması sağlanmalı, finansal, duygusal, ekonomik ve sosyal ihtiyaçları karşılanmalıdır. Bu gençler kırılgan, gelecekten umutsuz, toplumun ötekisi olmaya itilmiş yetişkinler olmaya mahkum edilmemeli. Bu konuda hepimizin büyük sorumlulukları var."