HASET.....

Resul-i ekrem’in (s.a.a) fert ve toplum eğitiminde mücadele ettiği ahlak-ı zemime unsurlarından biri haseddir.

HASET.....
Mimar Gökhan Demir

HASET.....

 Hased kalbi bir hastalık olup, ateşin odunu yaktığı gibi iyilikleri yer bitirir. Böylece kendisi başlı başına bir günah olarak kalmaz iyilikleri de mahveder. Hased, hased edilenin mağduretiyle gerçekleşen ve insanlar arasındaki kin, buğuz adavet ve anarşinin körüklenmesine sebep olan büyük ve tehlikeli bir hastalıktır.

  Hasedin kökü kalplerde; dalı, budağı, tezahürü azalarda ve cemiyettedir. Bütün düşmanlıkların temelinde hased bulmak mümkündür. Cahiliye çağının akıllı geçinen insanlarının Resullullah’ın nübüvvet ve Risalet’ine itirazların kökünde yine hased vardır. ‘‘Abdulmuttalip’in yetimi’’ ve ‘‘fakir’’ olarak nitelenen o iki Cihan Serveri, kibir ve hased sebebiyle tanınmamıştır.

  Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: ‘‘Ateşin odunu yakıp yok ettiği gibi, hased de sevapları yer ve mahveder’’ (Ebu Davud, edep: 52)

  Bu cümleden olarak ümmet-i Muhammed ciddi şekilde uyarılır: ‘‘ Çekememezlik yapmayın, birbirinizden ayrılmayın, husumetleşmeyin, arka çevirmeyin, ey Allah’ın kulları kardeş olun’’ (Buhari ve Müslüm’den Kütub-ü sitte muhtasarıi Hn 1564)

 ‘‘Geçmiş milletlerin hastalığı size sirayet etti. O, çekememezlik ve düşmanlıktır. Bu çekememezlik tıraş eder, kökünden kazır. Ben size saçı sakalı tıraş eder demiyorum, dini kazır, dinin kendini giderir. Muhammed’in nefsi kudreti elinde olan Allah’a yemin ederim ki, siz mümin olmadan cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmeden de mümin olamazsınız. Sevginin nasıl yerleştiğini size bildireyim mi? Aranızda selamı yayın, açıkça selamlaşın, selamı açığa çıkarın’’ (Tirmizi sıfatü’l kıyame,57)

  ‘‘ Şurası muhakkak ki, benim ümmetime de geçmiş ümmetlerin hastalığı sirayet edecektir’’ ( Bu hastalık nedir diye soranlara) ‘‘Küfran-ı nimet, bollukta azgınlık, servet edinmekle övünmek, dünyalıkta başkasına göz dikmek, birbirinden uzaklaşmak ve haset etmektir ki, bu suretle hududu aşarlar. Sonrada perişan olurlar’’ (İbn Edip dünya)

  Hased, Ahlak-ı zemimenin en kötü unsurlarındandır. Gazap, husumet ve her türlü düşmanlığın sebebi haseddir. Hased küfre kadar sürükleyen büyük bir felakettir: ‘‘Mümin gıpta, münafık ise hased eder’’ (Tirmizi)

 ‘‘Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizin inandıktan sonra inkâr etmenizi isterler’’ (Bakara 109)

‘‘Yoksa Allah’ın bol nimetinden verdiği kimseleri mi çekemiyorlar?’’ (Nisa 54)

 ‘‘Kendilerine ilim geldikten sonra ayrılığa düşmeleri, ancak birbirini çekememezlikten oldu’’ ( Şua 14)

Hasedde takdire itiraz kokusu da vardır ki, bu, itikadi bir tehlikedir. Maddi veya manevi olsun Allah’ın taksimi ve takdirine itirazdır hased. Bu sebeple hased, kulluk gayesine inen en büyük darbelerden biridir.