HALİDİLER İRAN’LA SAVAŞ İSTİYORLAR.....

Büyük Ortadoğu Projesi, yani BOP, Müslüman coğrafya için İsrail’in Yinon Planı’nı da içine alacak şekilde tasarlanmış, büyük bir projedir. Adı da “büyük” diye başlıyor, dikkat edilirse. Ne olduğunu anlamak için alim olmaya gerek yok!

<HALİDİLER İRAN’LA SAVAŞ İSTİYORLAR.....

Hedef Büyük İsrail!

Ne olacak da, İsrail büyük olacak?

ABD dışişleri eski bakanı Rice “22 Müslüman ülkenin rejim ve haritalarının değişimi” olarak özetlemişti BOP’u. Müslüman ülkeler etki ve coğrafya olarak küçülecek ki, İsrail büyüsün. Ortada Büyük İsrail, etrafında, İsrail’e pervane olmuş küçük Müslüman ülkeler…

Hepsi İsrail’in uydusu olmuş ülkeler. Dünyanın tek “din” devleti İsrail’dir. ABD’nin koltuğa oturan bütün başkanları, ilk ziyaretlerini hep İsrail’e yaparlar. Başkan oldukları onaylandıktan sonra yaptıkları ilk açıklama, değişmeden hep  “İsrail’in güvenliği ABD’nin önceliği olmaya devam edecektir” şeklinde olmuştur.

Olay bu!

Ortadoğu’da ve bizim sınırlarımız etrafında gelişen olayları, İsrail’den bağımsız düşünmek, olayı görmemek olur. Büyük İsrail için, dört Müslüman ülkenin özellikle parçalanması gerekiyor. Bu ülkelerden ikisi parçalandı. Diğer ikisi ise parçalanma süreçlerini yaşıyorlar. Parçalanan iki ülke Irak ve Suriye’dir. Parçalanmayı bekleyen iki ülke ise Türkiye ve İran…

Suriye ve Irak, fiilen parçalanmış durumda ama İsrail’e monte edilmeyi bekleyen bu iki adet “Kürdistan” kod adlı parçacıklar, parçalanması beklenen diğer iki parçacık için, beklemeye alınmış durumda.

Türkiye bunu varlığına tehdit gördüğü için gâh Irak’a nokta atışı yapıyor, gâh Suriye’ye. Türkiye, terörle mücadele kapsamında hakkı olanı gerçekleştiriyor ve bunun içinde kimseden izin alması gerekmez.

Ancak Türkiye, stratejide yaptığı hataları doğru taktiklerle düzeltemez. Mevcut iktidar iş başına geldiğinde “BOP’ta aldığımız görevler var!” demişti. Ve bu görevlerinin gereklerini Suriye, Libya ve Irak’ta yerine getirdi.

Suriye’de İsrail’in işini kolaylaştıran politikalar izledi ve halen izlemeye devam ediyor. PYD’nin devlet olmasını istemiyorsan, Şam yönetiminin ayakta kalmasını sağlayacaksın. Tam tersi yapıldı. Suriye sınırı en güvenli sınırımızdı. Her hafta farklı bir bayrak görüyoruz sınırda ama Suriye bayrağını artık görmüyoruz.

Hem bataklığa su salıvereceksin hem de sineklerle mücadele edeceksin!

Bu nasıl bir akıl?

Bataklığı kurutmaya hiç yanaşmayacaksın ama sineklere ateş açacaksın!

Bu bataklık BOP bataklığı ve bunun oluşmasında “eşbaşkan” olarak görevler alıp, bihakkın yerine getirdiniz, bravo size!

Yanlış stratejide, doğru taktikler işe yaramaz.

Suriye ile savaşın eşiğine gelmiş, “Esat zalim!” naralarıyla halkımıza algı yapıldığında. Prof. Dr. Haydar Baş, en can alıcı soruyu soruyordu: “Obama öldüğünde hangi mezarlığa girecek? Netanyahu öldüğünde hangi mezarlığa girecek? Esat öldüğünde hangi mezarlığa girecek?”

“İslam” diye siyasete girenler dünyada ne İslam bıraktı ne de sağlam bir Müslüman ülke bıraktı. “Suriye ile savaşmayalım” dediğimiz için bize “Şii” diyen cübbeli zerzevat, şimdi “İran’la savaşmayalım!” dediğimizde diyeceklerdir. “Önden buyur istediğin yerle savaşalım!” desen, kaçacak delik ararlar!

Mehmetçiği buradaki IŞİD safında Suriye’de savaştırmak için şalvarlarını yırtanlar, şimdi de İran’ın “Şii” oluşundan dem vuruyorlar.

BOP ve Yinon Planı’nın özü neydi: Mezhep ve etnik kavga…

Etnik kavgayı verenler teröristler. Mezhep ateşini harlayanlarda farklı değil. Suriye’deki Selefi/Vehhabi ve Nakşi teröristleri yanında “Mehmetçik Göreve!” diyen adam, şimdi Nakşiliği korumak adına hedef şaşırtıyor.

Şaşırdığım olaysa kendini milliyetçi ve devletçi zanneden bazıları, hapiste iken FETÖ başına övgüler dizip, hapisten çıkan, “Rüyamda Hocafendiyi gördüm!” diyen ve hapiste “dinler arası diyaloga karşı çıkanlarla mücadele etmeye” söz verip öyle çıkan bu adama inanmaya başlamaları…

İnanılır gibi değil sayın seyirciler!

“Şiiler bütün kâfir topluluklarından daha tehlikelidir” mealinden sözler, Yahudi ve Hıristiyanları koruyan, diyalogcu kafadır ki, bu FETÖ kafasıdır aslında. FETÖ, Şii’yi cehenneme kâfiri cennete koyardı. Şii’ye “diyalog” kapalı, Yahudi ve Hıristiyan’a ise sonuna kadar açık!

Şiileri/Alevileri, “kâfirlerden tehlikeli” bulmak, Türkiye için milli güvenlik sorunudur. Azerbaycan Türkleri Şii, Musul Kerkük Türkleri Şii, ne yapalım, bunları kafir mi görelim! ABD-İngiltere-İsrail üçlüsünün ekmeğine yağ süren bu adamın, daha nerelerde kullanılacağını ibretle izlemeye devam edeceğiz.

Irak ve Suriye’de başaramadıkları Şii-Sünni savaşını, İran-Türkiye savaşında başaracakları ümidine kapılan dâhili ve harici, haçlı görevlileri var. Artık bunların kıyafetlerine değil, nereye hizmet ettiklerine bakalım.

Halidilik bir ur gibi “Nakşî” ve “Nurcu” yapılanması olarak ülkemizi sarmış durumda. “Zebaniler adamı tutmuş götürüyor cehenneme Halidiyim desin bırakırlar!” diyenler, cenneti de İngiltere’de sanıyor olmalılar!

Halidiler İran’la savaş istiyorlar!

Atatürk hep Batı emperyalizmine karşı savaştı. Atatürk Müslüman ile savaşmadı. İçlerinde Atatürk sevgisi olmayan sözüm ona bazı “Türkçüler” de, İran ile savaş istiyorlar, bunlar da Hint kıyafetli Halidi’ye alkış tutuyorlar. Sanırım ortak noktaları, Atatürk’süzlük…

İran ve Türk devlet aklı, doğruyu görmek zorunda… İki ülkenin savaşı, Müslüman dünyanın felaketi demektir. İran da aklını başına toplamalı. Irak’taki unsurlarının Türkiye-Rusya-İran toplantısı sonrası Türk üslerine kabul edilemez saldırıları, bunların nerelere hizmet ettiklerini gösterir.

Bir yönetimin adının İslam olması değil, kendinin İslam olması gerekir. İsrail’e destek veren bir Müslüman bir ülke ne ise Ermenistan’a destek veren bir İran da farklı değil.

Zengezur koridorunu tehdit değil kardeşlik koridoru olarak görmeyi, inandığını iddia ettiği din emreder. Prof. Dr. Haydar Baş’ın, Batı’nın planlarını bozan, Şii-Sünni savaş tezgâhını boşa çıkaran adımları, “söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı” niteliğindedir. Milletçe ve devletçe istifade etmeliyiz.