’Hakk’a akıl öğretmek hevesine düşmeyiniz’

Yaptığınız iyi işleri O'na saymayınız. Gücünüzü, kuvvetinizi O'na anlatmak arzusuna kapılmayınız. Hakk'a akıl öğretmek hevesine düşmeyiniz. O'nun tedbirini bir yana atarak kendi tedbirlerinizi cahillere beğendirmek sevdasına kapılmayınız

<’Hakk’a akıl öğretmek hevesine düşmeyiniz’

TÜRK-AZ HABER / DİNİ

Ey cemaat! Sizi, kırmızı gül kadar renkli ve tatlı ölüme davet etmekteyim. Bu ölüm; nefs, renk, tabiat, şeytan ve dünya ile savaş; Hakk'ın zâtından gayri sayılan şeyleri terk ve halkın arasından manen sıyrılmaktır.

Bu hâllerde savaşa devam ediniz. Mağlup olma ümidi sizi sarsmasın. Aziz ve Celil olan Hak, her an yeni bir tecelli ile kâinata nazar eder.

O'nun kudreti sonsuzdur; o sonsuz kudretten yardım dileyiniz. İşin hikmet tarafını değil, kudret tarafını isteyiniz, isteklerinizi sizin bilginize değil, onun bilgisine göre ayarlayınız.

Arzularınızı O'ndan isterken sır âleminiz ve kalbinizle isteyiniz; dil gürültüsüne dalıp bir talepte bulunmayınız. Sizin bilginiz dışında kalan ve gücünüz yetmeyen şeyleri isteyiniz. O'nun karşısına iflas ayağı ile çıkınız.

Yaptığınız iyi işleri O'na saymayınız. Gücünüzü, kuvvetinizi O'na anlatmak arzusuna kapılmayınız. Hakk'a akıl öğretmek hevesine düşmeyiniz. O'nun tedbirini bir yana atarak kendi tedbirlerinizi cahillere beğendirmek sevdasına kapılmayınız.

Bilgi ile iş yapmayan cahildir. Hafızası kuvvetli de olsa, içinden gelen bazı şeylerle amel de etse, yine cahil sayılır.

İş yönünü tutmadan kuru bilgiye kapılmak, seni ancak halka iletir. Halbuki bildiğinin gereğini yapmak, seni Hakk'a götürür.

Bilginin icabına göre hareket, kalbe dünya sevgisini koymaz, iç âlemini sana gösterir. Bilgi ile amel, dış âlemin süsünden geçirir, kalbe süsler verir; kalp güzelliği yolunu gösterir.

Kalbiniz temiz, içi nurlu olunca, Hak'tan sana saltanat gelir. Çünkü sen Hakk'a lâyık bir kul oldun. Ve yararlı bir hâl aldın.

Bir âyet-i kerimede bu mâna şöyle anlatılır: "Sâlih kulları, Hak idaresi altına alır." (A'râf, 196)

Hak Teâlâ iyilerin dışını ve içini saltanatı altına alır, dışlarını da hikmet eliyle terbiye eder. Hâl böyle olunca onlar, yalnız Hak'tan korkarlar. Başkasından herhangi bir işi ümit etmezler. Alacaklarını Hak'tan alırlar. Bir şey verecekleri zaman O'nun rızası için verirler. Hak'tan gayri her şeyden kaçarlar. Hak'la ülfet ederler. Bütün sükûn hâllerini O'nda bulurlar.

Bu zaman sona ermekte... Çeşitli değişik hâller ortalığı sardı. Adeta bir fetret devri... Nifak zamanı oldu. İç bozukluğu her yanı sardı. İşler de bozuk, içler de...

Ey içi bozuk, sen dünyanın kölesi oldun. Halka da gösteriş yaparsın; işlerini onlara göre tutarsın. Hak Teâlâ'nın sana nazarını unutuyorsun ve âhiret için işler yaptığını göstermek yolundasın. Bu hâlinde ne yaparsan hepsi dünya için olmakta ve bütün gayen o...

Bu mevzuda, Peygamber (s.a.v) Efendimiz'in şu hadîs-i şerifi ne kadar kesindir: "Bir kimse, kalbinden istemediği ve gönülden dilemediği halde âhirete dair işleri dıştan yaparsa, ismi ve künyesi okunarak gök ehli tarafından lanetlenir."

Yazık sana, görünür duyguların hatayı bırakmadı, dıştaki kirleri atamadın, ama iç temizliğinden anlatırsın. Kalp temiz olmayınca sır âlemi nice temiz olur? Kullarla dahi iyi geçinme yolunu bulamıyorsun. Hak'la nasıl geçinirsin? Kulların yanında iyi edep takınmayan, Hakk'ın katında nasıl edep yolunu bulur?

Öğreten senden hoşnut değil, O'na edepli davranmıyorsun: O'nun emirlerini tutmaz oldun. Yastığa yaslanır, göğsünü çıkarırsın. Sözü bırak. Tevhid imanın ayak üstüne duruncaya kadar sözü terk et.

Ta ki sen, vücut yumurtasını kırasın; çıkasın, lütuf ve kerem hücresine giresin. Ülfet kanatları altına sığınasın, ihlâs sevgisini bulasın, doya doya müşahede suyundan içesin ve bu hâlde bir beka bulasın. İşte o zaman çevresine ses işittiren biri olursun. Etrafına sevgi aşılarsın ve çevrenin muhafızı olursun. Tâbir caizse, etrafını iyi kollayan ve himayesine alan, her varlığı esirgeyen bir varlık olursun.

İşte bu anlatılan hâller sende başlarsa söyle, konuş. Çünkü sen yüce kimse oldun. Halkı uyandırırsın. Onlara ezan okursun. Gaflete düştüklerinde ayık kılarsın. Gecen ve gündüzün, insanları ayıktırmakla geçip gider. Halkı Hakk'a tâata davet eylersin.