Bütün Ehl-i Beyt İmamları gaybî bilgilerden haberdardılar. Başka bir ifadeyle, mâneviyat ilmine vâkıftılar. İmam Hasan Askerî’nin kerametlerine dâir;
27-09-2022Kutb Ravendî, “Harâic” kitabında toplam kırk; Seyyid Bahranî, “Medinetü’l-Meâciz” kitabında yüz otuz dört; Şeyh Hürr el-Amûlî, “İsbâtü’l-Hüdât” kitabında yüz otuz altı; Allame Meclisî, “Bihâru’l-Envâr” kitabında seksen bir olay kaydetmişlerdir. (Tabersî, Hayatü’l-İmam el-Askerî, s. 121.)
Bunun sebebi İmam Askerî ve babası İmam Hâdî'nin içinde bulundukları zor şartlar olabilir. Çünkü İmam Hâdî, Medine'den Samarra'ya zorla nakledildiği için oğlu Hasan Askerî'yi Ehl-i Beyt takipçilerine layıkıyla tanıtmak fırsatı bulamamıştı. İmam Askerî'yi tanıtıp Ehl-i Beyt dostlarından tanıklar belirleme işi İmam Hâdî'nin ömrünün son zamanlarına kalmıştı. (Tabersî, Hayatü’l-İmam el-Askerî, s. 217.)
Öyle ki, İmam Hâdî vefat ettiğinde bile, birçok kişi, İmam Askerî'nin İmam olduğundan haberdar değildi. (Mesudî, İsbâtü’l-Vasiyye, s. 234.)
Öte yandan, bir grup Ehl-i Beyt takipçisi de İmam Hâdî henüz hayatta iken; oğlu Muhammed'in İmam olduğuna inanmaktaydı.
Bu sebeple bir grup, İmam Hâdî'nin huzurunda O’na saygı gösteriyorlardı. Fakat İmam Hâdî, bu yanlış düşünce ile mücadele ediyor, onları İmam Hasan el-Askerî'ye yönlendiriyordu.
İmam Hâdî şehit edildikten sonra İbn-i Mahviye gibi bir grup hain, bu varsayıma dayanarak halkı kandırmaya ve İmam Askerî'nin çevresinden dağıtmaya kalkıştılar.
Bu olaylar başlangıçta bir grup Ehl-i Beyt takipçisinin İmam Askerî'nin imamlığından şüphe duymalarına yol açtı. Hatta bazıları bu hususta İmam’ı denemeye çalışıyorlardı. (Mesudî, İsbâtü’l-Vasiyye, s. 246.)
Bazıları da bu konuyla ilgili İmam’la yazışıyordu. (Mesudî, İsbâtü’l-Vasiyye, s. 248.)
Bu yazışmalar o boyuttaydı ki, İmam el-Askerî bir mektubunda şöyle yazıyordu:
“Babalarımın hiçbiri imamet konusunda Ehl-i Beyt dostlarının sarsıntı ve kuşkularına benim kadar mâruz kalmamıştır.” (Hasan b. Ali b. Sö’be, Tuhefu’l-Ukûl, s. 487.)
İşte İmam el-Askerî’den sâdır olan kerametler kuşkuları gideriyor, bazen de sapmış olanların doğruyu görmelerine vesile oluyordu.
İmam’ın en yakın dostlarından Ebu Hâşim Ca’ferî diyor ki:
“Ne zaman İmam'ın huzuruna varsam onun İmam olduğuna dâir yeni bir belirti müşahade ediyordum.” (Tabersî, İ’lamü’l-Vera, s. 375.)
İmam Askerî’nin gaybdan haber vermesi ve kerametleri konusunda nakledilen şu örnekleri sıralayabiliriz:
- İmam'ın yakın dostlarından Muhammed b. Ali es-Semerî rivâyet ediyor: “İmam Askerî bana mektup yazarak, ‘Bir fitne ile karşılaşacaksınız dikkatli olun!’ diye uyardı.
Üç gün sonra Hâşimoğulları arasında bir anlaşmazlık oldu. İmam’a, ‘Bu, o fitne midir?’ diye yazdım. İmam, ‘Bu o değil; dikkatli olun’ şeklinde cevapladı. Birkaç gün sonra Halife Mutezz öldürüldü.” (Keşfu’l-Gumme, c. 3, s. 207.)
-İmam, Mutezz’in öldürülmesinden yirmi gün önce İshak b. Ca’fer Zübeyrî’ye, “Evinde kal, önemli bir olay yaşanacaktır” diye yazdı. Diyor ki: “Beriha öldürüldükten sonra İmam’a, ‘Buyurduğun olay oldu, şimdi ne yapayım?’ diye yazdım.” Bana, “Dediğim olay başka bir olaydır” diye haber gönderdi ve çok geçmeden Mutezz öldürüldü. (Şeyh Müfîd, el-İrşad, s. 340; Menâkıb-u Ali b. Ebi Tâlib, c. 4, s. 436; Usûl-i Kâfi, c. 1, s. 506.)
Kaynak: Prof.Dr. Haydar BAŞ’ın İmam Askeri- İmam Mehdi Kitabı sayfa : 83 /89
Yazıyı hazırlayan: Gökhan Demir
Devam edecek