Felaketin üstünden tam 22 yıl geçti.....

Cumhuriyet tarihinin en büyük ikinci depremi olan 1999 Marmara depreminin üstünden tam 22 yıl geçti. Ancak bugün geriye dönüp bakıldığında aradan geçen 22 yılda depreme hazırlık konusunda bir arpa boyu yol kat edilemediği görülüyor.

<Felaketin üstünden tam 22 yıl geçti.....

1939 büyük Erzincan depreminden sonra Cumhuriyet tarihinin en büyük ikinci depremi olarak kayıtlara geçen 1999 Marmara depreminin üstünden tam 22 yıl geçti. Türkiye'nin kuzey bölgelerden boydan boya geçen Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın batı bölümünde meydana gelen deprem, 17 Ağustos 1999 Salı günü saat 03.01'de başladı ve 45 saniye sürdü. Deprem, İstanbul, Bolu, Bursa, Eskişehir, Kocaeli, Sakarya ve Yalova'da can ve mal kaybına neden oldu. 7.4 büyüklüğündeki 1999 depremde resmi rakamlara göre, depremde 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti, 48 bin 901 kişi de yaralandı. 5 bin 840 kişi de kayboldu. Büyük depremde 285 binden fazla konut, yaklaşık 43 bin de iş yeri hasar gördü ve kullanılamaz hale geldi. 17 Ağustos depreminden yaklaşık üç ay sonra, bu kez 12 Kasım'da yine Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde merkez üssü Düzce olan bir başka deprem daha meydana geldi. 7.2 büyüklüğünde olan ve 30 saniye süren Düzce Depremi'nde 845 kişi hayatını kaybetti. Üç ay içerisinde meydana gelen büyüklüğü 7'nin üstündeki bu iki deprem, Türkiye'deki riskin ve özellikle de İstanbul'un güneyinden geçen fay hattında meydana gelmesi beklenen kırılmaya karşı alınacak önlemlerin daha fazla tartışılmasına neden oldu.

22 yılda ne yapıldı?

Marmara depremi, ülkemizin depreme bakış açısının değişmesinde bir milat olarak kabul edilmektedir. 17 Ağustos depreminden çıkan ders, coğrafi riskler göz ardı edilerek kurulan şehirlerin, plansız-çarpık kentleşmenin ve mühendislik hizmeti almayan yapıların insanlar için büyük tehdit oluşturduğuydu. 1999'dan sonra, deprem sonrası müdahaleden çok deprem öncesi alınması gereken tedbirlerin düşünülmesi gerektiği tüm çevrelerce benimsendi. Ortaya çıkan bu fikir birlikteliği sonucunda güvenli ve sağlıklı bir yaşam, yapılaşma ve çevre için nelerin yapılması veya yapılmaması, ne tür önlemlerin alınması gerektiği konularında fikirler öne sürülmüş, bunların değerlendirilmesi sonucunda kamu kurumlarınca strateji ve eylem planları oluşturulmuştur. Ancak bugün geriye dönüp bakıldığında aradan geçen 22 yılda bir arpa boyu yol kat edilemediği görülüyor.

İmar affına eleştiri

Büyük depremin 22'nci yılı münasebetiyle Elektrik Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Makina Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası ortak bir açıklama yaptı. Ülkemizin yapı stokunun durumunun belirsizliğini koruduğu ve 2017 yılında tamamlanması öngörülen bina envanteri çalışmasının tamamlanamamış olduğunun ifade edildiği açıklamada, imar affı gibi yanlış adımlar atıldığına dikkat çekildi. Beş meslek odasının ortak açıklamasında, şunlar kaydedildi: "Hâlihazırda yapı stokumuzla ilgili belirsizlikler ve tehlikelerin üzerine hükümet tarafından çıkarılan imar afları can ve mal kayıpları tehdidini büyütmektedir. İmar afları kaçak yapılaşmanın en önemli teşvik unsurlarından birisi olmuştur." Depremlere karşı gereken önlemlerin ivedilikle alınması gerektiğine dikkat çeken beş meslek odasının açıklamasında depremlere karşı kalıcı önlemler kapsamında yapılması gerekenler şöyle özetlendi:

 


1. İmar affından yararlanan tüm yapılar mühendislik hizmeti almamış varsayılmalı ve denetime tabi tutulmalıdır.

 


2. Kentsel yenileme ve kentsel dönüşüm konusu, mekân düzeyinde değil sosyal, ekonomik ve mekânsal gelişmenin bir bütünü olarak ele alınmalıdır.

 


3. Başta İmar Kanunu, Yapı Denetim Kanunu, Kentsel Dönüşüm Kanunu ve ilgili tüm Kanunlar ve bağlı yönetmelikleri, kamu yararı ilkesi gözetilerek ve bütüncül bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir.

 


4. Deprem konusunda denetleyici ve uygulayıcı rolü olan kamunun teknik anlamda güçlü kılınması için, kamuda yetersiz olan mimar, mühendis ve şehir plancısı sayısının artırılması gerekmektedir.