Faydası olmayan var yok gibidir.....

İrfan sahibi bilgin kişiler, yalnız Hakk'a kulluk ederler. Başkasını bilmezler. Yaratan'ın hakkını verirler. Hakk'a yaptıkları kulluk, O'nu sevdikleri ve emrine uydukları içindir

<Faydası olmayan var yok gibidir.....

İrfan sahibi bilgin kişiler, yalnız Hakk'a kulluk ederler. Başkasını bilmezler. Yaratan'ın hakkını verirler. Hakk'a yaptıkları kulluk, O'nu sevdikleri ve emrine uydukları içindir. Başka manaya gelmez. İbadet eder, O'ndan yardım isterler.

Siz suretten ibaretsiniz. Yalnız dış görünüşte varlık sahibisiniz. İç âleminiz boş; ama o büyüklerin iç zenginliği vardır. Siz binanın dışı olabilirsiniz, onlar binanın içi. İç yönü onlar istilâ etmişlerdir. Siz sadece bağırıp şamata edersiniz, onlar iç âlemlerine çekilir, dururlar.

O yolcular, peygamberlerin sağında ve solunda yürürler. Peygamberlerin çevresini onlar sarmıştır. Peygamberlerin tattığı taamı onlar da tadar. İçtiğini onlar da içer. Peygamberlerden öğrendikleri bilgi ile amel ederler; bu yüzden onlara vâris olurlar.

Peygamber (s.a.v) Efendimiz bu mânaya işaret olarak şöyle buyurur: "Âlimler, peygamberlerin vârisleridir."

Bu veraset peygamberlerin yoluna giden ve ilmi ile âmil olan her iman sahibine nasip olur. Bu nasip sayesinde peygamberlerin vârisleri olabilirler. Bu hâle ermek yalnız dış ilimle olmaz. Ona bir iç eklemek lazım olur. Senetsiz dâva ispat edilemez. Amelsiz ilmin yararı olmaz.

Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur: "İlim ameli çağırır; icabet ederse pekâlâ, aksi halde gider. Geriye yalnız ders zahmeti kalır." Yalnız kabuğu kalır, içi bozulur.

Ey ameli bırakanlar, hâlinize beliğ şairin süslü sözü ne fayda verebilir? Onun derin mânasına nüfuz etmedikten sonra neye yarar?

Kalbini temizlersen, bütün duyguların pâk olur. Kalp bütün duyguların şahıdır. Padişah iyi olursa, iyilik bütün halka geçer, ilim kabuk, amel onun özüdür. Kabuk özün saklanması için durur, iç de yağı alınması için saklanır, iç olmazsa kabuk neye yarar? Özün yağı olmayınca onu saklamak neden gerekli olsun ki?

İlim gitmiş sayılır. Amel olmadıktan sonra ilim de yok sayılır.

Bir şeyin varlığı ondan faydalanmaya bağlıdır. Faydası olmayan var, yok gibidir.

Ey bilgin kişi, bildiklerini iyiye kullan. Dünya ve âhirette hayır bekliyorsan, bilginin gereğini yapmaya bak. Bildiklerini insanlara belletmekten sakınma.

Ey zengin, dünya ve âhirette iyilik bekliyorsan, malından fakirlere dağıt.

Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur: "Hak katında insanlar bir aileden ibarettir; içlerinde hangisi fazla iyilik yapıyorsa o daha sevgilidir."

İnsanların ihtiyacını insanlarla gören ve bu hususta hüküm veren Allah Sübhan'dır.

Ey zengin, benden kaçma, senden bir şey alıyorsam senin içindir. Ondan gelecek büyük hayır sanadır. Bana, senin malından bir şey gelmez: Allah beni varlığı ile zengin kıldı ve sizin derdinizi görmek için gönderdi.

İbrahim Ethem, fakirlik hâli için nefsinde sabırsızlık sezer ve şöyle derdi: "Yâ Rabbi, bize bol dünyalık ver; ama kalbimizi koru. Bizi öte atıp dünyalığa rağbetimizi arttırma, onu ararken yıkılırız."

Allah'ım, verdiğin hüküm ve kader işlerinde bize lütfunu bol eyle! (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)