‘Ey evlat! Dua bağına yapış’.....

Bir gün kıyamet kopacak. İnsana yaptıkları hatırlatılacak. Dünyada yaptığı hayır ve şer önüne mendil gibi serilecek

<‘Ey evlat! Dua bağına yapış’.....

"Ey evlat! Dua bağına yapış. Rızaya yönel. Razı ol. Dilini kalbinden ayrı etme, kalbinle birleştir. Ağzından çıkan, kalbinde bulunan olmalı. Her ikisini de iyiye yönelt ki, hoş olasın.
 
Bir gün kıyamet kopacak. İnsana yaptıkları hatırlatılacak. Dünyada yaptığı hayır ve şer önüne mendil gibi serilecek.
 
Kötülüğü gören pişman olur. Ama fayda vermez. Hatayı anmak burada olmalı. Orada anış hayır getirmez.
 
Temel olan iş, bu acı günü, ölmeden önce hatırlamak ve ona göre hazır olmaktır.
 
Harman zamanı ekmeyi, tarlaya tohum saçmayı düşünmek neye yarar? Sonbaharda ekin işine yönelmeyene yaz günü ne hayır verir?...
 
Peygamber (s.a.a.v) Efendimiz şöyle buyurdu: "Dünya, öbür âlemin ekim yeridir. Hayır, eken sevinç biçer. Şer eken ise pişmanlık devşirir."
 
Bir gün ölüm gelir, seni uyandırır. Bu uyanışın sana ne yararı olur? Uyan, uyan!.. Çabuk uyan!..
 
Allah'ım, bizi gafil kişiler gibi uyumaktan koru. Seni bilmeyenlerin gafleti gibi senden ayrı kılma, Allah'ım. Âmin!
 
Şerli adamlarla konuşma. Onlarla oturan bir gün gelir kötü olur. Önceleri iyiliğin devam etse de sonunda onlar gibi olabilirsin. Ama yazık olur.
 
Hayırlı olanlar, iyiliği arzu edenler bu halinde senden uzak dururlar. Seni kurtarmak isterler; ama onların iyi düşüncesini zedelemiş olursun.
 
Kitabullahın (Kur'ân-ı Kerîm'in) gölgesinde yürü, Sünnet-i Resulüllah'a (Peygamberin âdetlerine) uy, felah bulur ve iflah olursun. Aksi halde kötü çukurları boylarsın.


 
Ey cemaat! Doğru olarak Allah'tan utanın. Gaflete düşmeyin. Allah'tan gafil olmayın. Ömrünüz geçmekte ve zamanınız tükenmekte...
 
Halbuki bütün çabanız, yemeniz imkânsız olan malı toplamakta... Kavuşmanız ihtimali dahi olmayan nesneler düşünüyorsunuz. Yaptığınız binalara sağlığınızda oturmak belki size nasip olmayacak.
 
Yapın, edin, eyleyin; ama kalbinize sahip olun. Dışınız dünyayı yapsın, kalbiniz Allah ve âhiretle olsun...
 
Kalbinizi dünyaya kaptırırsanız, Rabbinizin yüce makamı perdeler arkasına girer, ruhanî hava tarafınıza esmez. Allah hem Aziz hem de Celil'dir...
 
Allah'ı anma hali, irfan sahiplerinin kalbinde hayme (çadır) kurar. Her yanını kaplar. Hak'tan gayri bütün düşünce izlerini siler, götürür. Bu ki tamam oldu, işte cennet orası olur. Peşin cennet bu olur.
 
Vaat olan cennet ise öbür âlemdedir. Peşin cennete razı olmak, kalbin Allah'a yakın olması demektir. Hak'la kul arasındaki perdelerin kalkmasına gelince, buna ruh âlemine geçiş manasını vermek yerinde olur.
 
Dünya cennetine kavuşan kula, perdeler açılır, Hak'la kendi arasında perde kalmaz.
 
Kul, yalnız olduğu zaman ve her halinde O'nunla, olur. Bu halin şekli yoktur; misal getirilemez. Çünkü "O'na benzeyen yoktur. Bizzat gören, işiten O'dur" (Şura, 11)
 
Öbür âlemde vaat olan cennet vardır. Allah-ü Teâlâ onu inanmışlara hazırlamıştır; inanmışlar cennete girer, onun kerim yüzüne nazar ederler; bu nazarda perde yoktur.
 
Her şer, Allah'ı bırakmışlaradır; tersini ispat etmeye gücü yeten olmaz. Her kim ki Hakk'a yönelir, iyilik bulur. Her kim ki, O'ndan döner, şerre düşer." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden) H: Akın Aydın