‘Ey Allah’ın yaratmış olduğu kimseler tövbe ediniz’

Ey dünyası ile âhiretini elden çıkaran kişi; ey halkı alarak Hâlik'ı bir yana bırakan adam, korkun yalnız maddî ihtiyaçtan

<‘Ey Allah’ın yaratmış olduğu kimseler tövbe ediniz’

Ey dünyası ile âhiretini elden çıkaran kişi; ey halkı alarak Hâlik'ı bir yana bırakan adam, korkun yalnız maddî ihtiyaçtan... Zenginlik çabası dışında işlediğin bir şey yoktur.

Yazık sana! Neler düşünüyorsun? Rızkın vaktiyle ayrılmıştır; artmaz ve eksilmez, öne alınmaz, sonraya kalmaz.

Hakkın kefaletine inanmıyorsun. Bütün hırsın, sonu olmayacak şeyi aramakta. Bu kötü hırsın seni hakikî bilgi sahiplerinin huzurunda olmaktan alıkoydu. Hayır işlerde bulunmak sana nasip olmuyor.

Çünkü hırsın var. Kârın eksilecek, diye korkuyorsun. Zararının azalacağını sanıyorsun; bilâkis artar.

Yazık sana, ana karnında seni, kim besledi biliyor musun? O hâlde iken sen neydin, şimdi nesin?

Kendi varlığına ve halka dayanmaktasın. Parana ve puluna itimat ediyorsun. Ticaret işindeki bilgine güvenmektesin.

Bölgenin şahı, bugün var, yarın yok olabilir, ona güvenmek akıl kârı değil; sen, ona güvenmektesin.

Allah'tan başka her kime itimat edersen o senin ilâhın olur. Her kimden korkuyorsan, ona tapıyorsun demektir. Her kimden, iyilik ve zararı görüyorsan onların asıl yürütücüsü olana inanmıyorsun, küfürdesin ve onlar sana ilâh oluyor...

Yakında belgeni verirler. Aziz ve Celil olan, senden gözünü, kulağını, malını, kuvvetini alır. Bütün güvendiğin şeyler gider, kaybolur.

Kullarla aran açılır. Onların sana karşı kalbi katılaşır. Ellerini senden çekerler. Seni işinle bırakırlar. Kapılarını yüzüne vururlar. İcabında seni kapı kapı dolaştırırlar. Bu arada bir lokma dahi vermezler.

Çağırsan yardımına, koşan olmaz. Bunlara sebep, senin, şirk ehline karışmış olmandır. Hakk'ın gayrına güvenmiş olmandır. O'nun nimetini başkasından görüp bilmendir. Ve O'ndan gayri kimselerden yardım talebinde bulunmandır.

Anlattığım hâlleri halkın çoğunda görüyorum. Hele isyankâr olanların hemen hepsinde oluyor.

Onlardan tevbe edenler kurtuluyor. İşi anlıyorlar, hatalarından çekiliyorlar. Bu kez rahmet nazarı onlara yetişiyor ve lütuf kapısı açılıyor.

Ey Allah'ın yaratmış olduğu kimseler, tevbe ediniz. Ey bilginler ve fıkıhçılar, sizin her biriniz tek tek tevbeye muhtaç...

Ey evlat! Sakın, Hak kalbinde başkasını bulmasın. Başkasının korkusu kalbinde yer tutmasın. Başkasından bir ümide kapılma. Başkasını sevme.

Kalbinizi temizleyiniz. İyiliği ve kötülüğü O'ndan görünüz. Siz, O'nun evinde ve sofrasındasınız.

Ey evlat! Her görüp sevdiğin güzel yüz sana, sevgi duygusu verir. Ama esas sevgini azaltır. Çünkü o, tam sevgi değildir. O sevgiden sorulacaksın.

Hakikî sevgiye sahip olan, Allah sevgisini başkasına değişmez. Büyük insanlar kalp gözü ile onu görür ve öyle severler. Onlar inanarak severler. Bu sevgi yüzünden kalplerindeki perdeler açılır. Gizli âlemde olanları görürler. Açıklanması kabil olmayan şeyleri sezerler.

Allah'ım, bize sevgini nasip et. Afiyet ver; affını ihsan eyle. (Abdülkadir Geylani Hazretleri, Fethur'r Rabbani eserinden) H: Akın Aydın