‘Ehl-i Beyt’i sevmek imandır’

İmam Seccad (a.s.) buyurdu ki: "Allah'ın nimeti Muhammed (s.a.v.) ve Ehl-i Beyt'idir. Onları sevmek imandır, insanı cennete götürür. Onlarla düşmanlık küfür ve nifaktır; insanı cehenneme sokar"

<‘Ehl-i Beyt’i sevmek imandır’

Prof. Dr. Haydar Baş'ın İmam Zeynelabidin eserinden.....

TÜRK-AZ HABER EHL-İ BEYT

Ebu Abdullah (İmam Sâdık) onu öpüp gözüne sürdü ve, "Bu benim huzurumda dedemin (İmam Zeynelabidin) söyleyip babamın (İmam Bâkır) yazdığı bir sahifedir" dedi. Ben, "Ey Resululah (s.a.v.)'in torunu, onu Zeyd ve Yahya'nın sahifesiyle karşılaştırmama izin verir misiniz?" dedim.

İmam (a.s.), bu iş için bana izin verdi ve "sen bu işin ehlisin "buyurdu. O ikisini birbiri ile karşılaştırınca bir olduğunu ve aralarında hiçbir farkın bulunmadığını gördüm. Daha sonra Yahya'nın sahifesini, Hasan oğlu Abdullah'ın oğullarına vermek için Ebu Abdullah'dan izin istedim.

İmam (a.s.), "Allah, emanetleri ehline vermenizi emreder" (Nisai 58) evet, götür ver" dedi.

Abdullah'ın oğullarıyla görüşmek için kalktığımda, İmam, "Sen otur, ben onları çağırtırım" buyurdu. Muhammed ve İbrahim geldiklerinde, İmam (a.s.), "Bu, amcanız oğlu Yahya'nın babasından olan mirasıdır. Onu kardeşlerine değil, size vermiştir. Bizim de onunla ilgili bir şartımız var size" diye buyurdu. Onlar, "Allah'ın rahmeti üzerinize olsun, şartınızı söyleyin, kabul ediyoruz" dediler.

İmam, "Bu sahifeyi Medine'den dışarı çıkarmayınız" buyurdu. Sebebini sordular. İmam, "Amcanızın oğlu Yahya'nın sahife için korktuğu şeyden, ben de sizin için korkuyorum" dedi. Onlar, "O, öldürüleceğini öğrenince sahife için korkmuştu" dediler. İmam, "Siz de güven içinde olduğunuzu zannetmeyin. Allah'a and olsun ki, ben biliyorum ki, o kıyam ettiği gibi siz de kıyam edecek ve öldürüldüğü gibi siz de öldürüleceksiniz" buyurdu. Onlar, "La havle ve la kuvvete illa billahil Aliyyi'l-Azim" dedikleri halde kalkıp gittiler. Onlar gittikten sonra İmam (a.s.), "Ey Mütevekkil, Yahya sana, "Amcam Muhammed b. Ali ve oğlu Câfer (a.s.) insanları yaşamaya çağırdılar, biz ise onları ölüme çağırdık" demişti, değil mi?" diye buyurdu. "Evet, Allah sizin işlerinizi düzeltsin, amcanoğlu Yahya bu sözleri bana söylemişti" dedim. İmam, "Allah, Yahya'ya rahmet etsin, babam babasından, dedesinden Hz. Ali (a.s.)'dan bana şöyle bir hadis anlattı: "Minberin üzerindeyken Resulûllah (s.a.v.)'i hafif bir uyku tuttu. Rüyasında bazı kişilerin maymunlar gibi minberine sıçrayıp halkı cahiliyet dönemine geri döndürdüklerini gördü. Birden uyanıp oturdu. Üzüntüsü yüzünden okunuyordu. Bunun üzerine Cebrail (a.s.) şu ayeti getirdi: "(Ey Habibim) Sana gösterdiğimiz rüyayı ve Kur'an'da lanetlenmiş olan ağacı (soyu) insanlar için fitneden başka bir şey kılmadık. Biz onları (cehennem azabından) korkutuyoruz ama bu onlara büyük bir taşkınlıktan başka bir şey arttırmıyor." (İsra, 60)

Resulûllah (s.a.v.), "Ya Cebrail, bu kişiler benim asrım ve benim zamanında mı olacaklar?" dedi. Cebrail, "Hayır "dedi. "İslam değirmeni, Hicret'inden 10 yıl geçinceye kadar dönmeye devam edecektir. Daha sonra Hicret'inin 35. yılının başında dönmeye başlayıp 5 yıl öylece devam edecektir. Ondan sonra sapıklık değirmeni dönmeye başlayacak, sonra firavunların hakimiyeti kurulacaktır" dedi.

İmam (a.s.) daha sonra şöyle buyurdu: "Yüce Allah bununla ilgili olarak şu ayetleri indirdi: "Hiç kuşkusuz biz onu Kadir Gecesi'nde indirdik. Kadir Gecesi'nin ne olduğunu çok iyi bilirsin sen. Kadir Gecesi bin aydan daha iyidir." (Kadir, 1-3). Ümeyyeoğullarının saltanat ettiği ve içinde Kadir Gecesi bulunmayan bin ay kastedilmiştir. Böylece, Allah, Peygamberine (s.a.v.) Ümeyyeoğullarının bu süre boyunca ümmete hükümranlık edeceklerini haber verdi. Bu süre içerisinde dağlar bile, onlara üst olmaya kalkışsa onlar üst olur.

Allah saltanatlarına son verinceye kadar bu durum böyle devam eder. Bu süre içerisinde biz Ehl-i Beyt'e düşmanlık ve zulüm, onların sloganı olur. Allah, onların saltanatı döneminde Muhammed'in (s.a.v.) Ehl-i Beyt'inin, sevenlerinin başlarına ne belalar geleceğini Resulü'ne (s.a.v.) haber vermiştir."

İmam şöyle devam etti: "Yüce Allah onlarla ilgili olarak şu ayeti indirmiştir: "Allah'ın nimetini küfre çevirip, kavimlerini helak yurduna, girecekleri cehenneme yerleştiren kimseleri görmedin mi? Ne de kötü yerdir orası?" ( İbrahim, 28-29). Allah'ın nimeti Muhammed (s.a.v.) ve Ehl-i Beyt'idir. Onları sevmek imandır, insanı cennete götürür. Onlarla düşmanlık küfür ve nifaktır; insanı cehenneme sokar. Resulûllah (s.a.v.) bu sırları Ali ve Ehl-i Beyt'ine bildirdi."

Mütevekkil diyor ki: "Ebu Abdullah (İmam Câfer) daha sonra şöyle buyurdu: "Kâimimiz, Hz. Mehdi (a.s.) kıyam edinceye kadar, biz Ehl-i Beyt'ten birisi, bir zulmü def etmek veya bir hakkı diriltmek için kıyam edecek olursak, bela ve musibetler onu mahveder, kıyamı bizim ve sevenlerimizin zahmetini ve üzüntüsünü arttırır." Harun oğlu Mütevekkil diyor ki: "Daha sonra, Ebu Abdullah (a.s.) o duaları bana söyledi, ben de yazdım. Dualar yetmiş beş bâb idi. On bir bâbını kaybettim, altmış küsur bâb yanımda mevcuttur."