Ehl-i Beyt kimleri kapsamaktadır?

Müslümanlar arasında Ehl-i Beyt kelimesi naslara uyularak Resulüllah’ın evlatları hakkında kullanılmıştır.

<Ehl-i Beyt kimleri kapsamaktadır?

Ehl, kelimesi izafet olduğu şeyle tanımlanır. Ehlü'l Kura (şehir halkı) veya Ehlü'l Kitap (kitaba uyanlar veya onu okuyanlar gibi). Beyt kelimesi ise ev anlamındadır. Ehl-i Beyt ifadesi ise, kişinin yakınları ve soydaşlarını ifade eder.
 
Kur'an-ı Kerim'de Hz. İbrahim'in evlatlarına ve evlatlarının evlatları için Ehl-i Beyt tabiri kullanılmıştır. "Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinize olsun ey Ehl-i Beyt!''
 
Müslümanlar arasında Ehl-i Beyt kelimesi naslara uyularak Resulüllah'ın evlatları hakkında kullanılmıştır. Kitap ve Sünnet'te Ehl-i Beyt kelimesinin özel bir anlamı vardır. Ehl-i Beyt'den maksat, Resulüllah'ın kızı Fâtımâ, torunları Hasan ve Hüseyin ve damadı İmam Ali'dir. Tathîr ayeti bunlar hakkında nâzil olmuştur: "Yüce Allah, ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü çirkinliği defetmek ve sizi tertemiz yapmak ister." (Ahzab, 33)
 
Ehl-i Beyt ifadesinde kastedilen "ev" kelimesi, sıradan bir evi değil, risalet ve peygamberlik evini ifade eder. Ehl-i Beyt, Peygamberlik evinde eğitilen, terbiye edilen, küçük büyük her şeyi tanıyan, eşyanın hakikatini bilen, herkesi kuşatan, ilim ve yakîn sahibi kimselerdir ki bunlar; Hz. Ali, Hz. Fâtımâ, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'dir.
 
Ehl-i Beyt ifadesi tam olarak kimleri kapsamaktadır?
 

 
Kur'an-ı Kerim'de pek çok ayetle ve Resülullah'ın (s.a.v.) yüzlerce hadisiyle sabittir ki, Ehl-i Beyt, sadece Hz. Fâtımâ, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz Hüseyin ve Resülullah'tır(s.a.v.).
 
Ancak bazı eserlerde, Ehl-i Beyt kapsamına Resulüllah'ın (s.a.v.) eşleri ve hatta Haşimoğulları'nın da dahil olduğu iddiaları vardır.
 
1- Nişaburî, Mukatil, Suyûti gibi bazı alimler bu ayet-i kerimenin kapsamına Hz. Peygamberin hanımlarının da girdiğini iddia etmektedirler.
 
2- Abdullah b. Abbas (r.a.) ve İkrime gibiler ise, Ehl-i Beyt'ten maksadın sadece ve sadece Resulüllah (s.a.v.) Efendimizin mübarek eşleri olduğunu iddia etmektedirler.
 
3- Allame İbn Hacer Heysemî'nin "es-Savaik" adlı eserinde Sa'lebi'den naklen yazdığına göre, "Ehl-i Beyt'ten maksat, Haşimoğulları'dır" diye iddia edenler var olduğu gibi.
 
4- "Ehl-i Beyt kavramını tamamen genişleterek, Resulüllah'ın (s.a.v.) eşleri, köle ve cariyeleri, kadın-erkek bütün akrabası, Resulüllah'a (s.a.v.) hizmet eden, O'na uyup yolundan ayrılmayan herkes Ehl-i Beyt'in içine girer" diyenler de vardır.
 
Ancak, bu iddialar azınlıkta kalmaktadır. Ehl-i Beyt kavramının içine Resulüllah'ın (s.a.v.) eşlerinin ve Haşimoğulları'nın dahil edilemeyeceği, Ehl-i Beyt ifadesinin söz konusu olan beş kişiden ibaret olduğuna dair sayılamayacak kadar çok delil ve kaynak mevcuttur. Biz bu kaynaklardan bir kısmını ortaya koyduk.
 
Peygamberimizin (s.a.v.) hanımlarından (ki Tathir ayeti kendi evinde nâzil olan) Hz. Ümmü Seleme ve Hz. Aişe, Ehl-i Beyt'in sadece adı geçen bu beş kişi ile sınırlı olduğunu vurgulamışlardır.
 
Ebu Basir, İmam Câfer Sâdık'tan (r.a.) sahih bir rivayetle şöyle nakletmektedir: "Yüce Allah, yalnız siz Ehl-i Beyt'ten …" ayeti indiği zaman Ali, eşi ve çocukları Ümmü Seleme'nin evinde idiler.
 
Hz. Peygamber (s.a.v.) onları bir parçanın altına alarak arz etti: "Allah'ım! Her peygamberin nübüvvetinin terazisi olan seçkin zümreden özel yakınları vardır. Bu terazi, Benim nübüvvetimin içinde bu seçkin Ehl-i Beyt'imin dışında hiç kimse değildir."
 
Bunun üzerine Ümmü Seleme (r.anha) dedi ki: "Ey Allah'ın Elçisi, yalnızca bu birkaç kişi mi? Yoksa ben Senin Ehl-i Beyt'inden değil miyim?"
 
Resulüllah cevaben şöyle buyurdu: "Benim Ehl-i Beyt'im ve nübüvvetimin terazisi Ali, Fâtımâ, Hasan ve Hüseyin'dir."
 

 
Sahih-i Müslim ve Cami'ul-Usul'de şöyle rivayet edilir: "Hasin b. Semure, Zeyd b. Erkam'a, "Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hanımları da Ehl-i Beyt'ten midir?" diye sorduğunda, Hz. Zeyd şöyle dedi:
 
"Allah Teala'ya and olsun ki, hayır… Çünkü kadın, bir müddet eşiyle olur, boşanınca babasının evine döner ve babasının ailesine katılır, böylece kocasından bütünüyle kopar. Peygamberi Ekrem'in (s.a.v.) Ehl-i Beyt'i kendisine sadaka verilmesinin haram olduğu kimselerdir. Onlar hangi eve gitseler, nereye gitseler Hz. Peygamberin Ehl-i Beyt'i olmaktan çıkmazlar."
 
Bazı kaynaklara göre, Ehl-i Sünnet âlimlerince Ehl-i Beyt kavramının içine Âl-i Aba olan "beş kişi"nin dışındaki kişilerin de dahil edilmeye çalışılması, özellikle İmam Ali'ye (k.veche) olan hased ve husumetten ileri gelmektedir ki, güya böylece O'nun Allah ve Resulü yanındaki makamı gizlenmek istenmektedir.
 
Resulüllah'ın (s.a.v.) hayatında Ehl-i Beyt kavramının içini yalnızca Hz. Ali, Hz. Fâtımâ, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ile doldurması bir şeyin işaretidir.
 
"Bu ayetin amacı, İslam'ın geleceğini kurumsallaştırmaktır." Resulüllah (s.a.v.), kendinden sonra İslam dinini emanet ettiği beş kişiyi ifade etmektedir. "Beş kişiyi işaret eden hadisler" İslam'ın gelecekteki rehberlerini tanıtmak hedefi üzeredir."
 
Ehl-i Beyt hakkında inen ayetler
 

 
Ehl-i Beyt hakkında inen ayetler, Kur'an-ı Kerim'in dörtte birini teşkil eder. Biz buraya bir kısmını almakla yetindik.
 
1- Ümmü Seleme'den şöyle nakledilir: "Yüce Allah, ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü çirkinliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister" ayeti inince; Resulüllah, birini Ali, Fâtımâ, Hasan ve Hüseyin'in peşine gönderdi ve "Bunlar, Benim Ehl-i Beytim'dir" buyurdu.
 
2- Hz. Aişe'den şöyle nakledilir: "O (Ali), Resulüllah'ın yanında insanların en sevimlisiydi. Ben, Resulüllah'ın, O'nu, Fâtımâ'yı, Hasan ve Hüseyin'i elbisesinin altına aldığını ve sonra "Allah'ım, bunlar Benim Ehl-i Beyt'imdir" dediğini gördüm.
 
3- Tathir ayeti nâzil olduktan sonra İmam Ali'nin şöyle dediği rivayet ediliyor: "Bunun üzerine Resulüllah buyurdu ki, 'Ya Ali! Bu ayet Senin, iki torunum (Hasan ve Hüseyin) ve Senin evlatlarından olan imamlar hakkında nâzil olmuştur."
 
4- Müslim, Sahih'inde kendi senediyle Hz. Aişe'den şöyle naklediyor: "Resulüllah, üzerinde siyah kıldan dokunmuş bir aba olduğu halde dışarı çıktı. O sırada Hasan b. Ali yanına geldi. O'nu abanın altına aldı, Hüseyin b. Ali yanına geldi, O'nu da abanın altına aldı. Sonra Fâtımâ geldi; O'nu da abanın altına aldı.
 
Daha sonra Ali geldi; Resulüllah, O'nu da abanın altına alarak, 'Yüce Allah, ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü çirkinliği defetmek ve sizi tertemiz kılmak ister' ayetini okudu." (Bu, Kesa hadisi olarak bilinir.)
 
Büyük müfessir Fahri Râzi, bu rivayeti kendi tefsirinde kaydettikten sonra şu bilgiyi veriyor: "Bilinmesi gerekir ki, müfessirler ve muhaddisler arasında bu rivayetin sahih olduğunda ittifak vardır."
 
5- Tirmizi ise Sünen'inde Ümmü Seleme'den (r.anha) şöyle rivayet ediyor: "Resulüllah, abasını Hasan, Hüseyin, Ali ve Fâtımâ'nın üzerine örterek buyurdu ki, "Allah'ım, bunlar Benim Ehl-i Beyt'im ve yakınlarımdır. Onlardan her türlü kötülüğü gider ve onları tertemiz kıl!"
 
Bunun üzerine Ümmü Seleme diyor ki; "Ben de onlardan mıyım ya Resulallah?" diye sordum. Resulüllah, "Sen hayır üzeresin" buyurdu."
 
6- Vesile b. Eska anlatıyor: "Ben Ali'ye uğradım. Fakat O'nu bulamadım. Bunun üzerine Fâtımâ "Ali, Resulüllah'ı çağırmaya gitti" dedi. Sonra Resulüllah ve Ali içeri girdiler. Ardından Resulüllah Hasan ve Hüseyin'i çağırarak her birini bir dizi üzerine oturttu. Fâtımâ ve kocasını da odasından (çağırıp) kendine yaklaştırdı. Sonra da onların üzerine bir elbise örterek "Allah (c.c.), ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü çirkinliği defetmeyi ve sizi tertemiz kılmayı diler" ayetini okudu ve devamında "Bunlar, Benim Ehl-i Beyt'imdir Allah'ım! Ehl-i Beyt'im daha layıktır" buyurdu."
 
7- Tathir ayetini açıklayan Kesa hadisini, sahabe ve tabiûnun ileri gelenlerinden büyük bir grup rivayet etmiş; bu ayetin, Resulüllah'ın elbisesi altına aldığı beş kişi hakkında indiğini vurgulamışlardır.
 
Enes b. Mâlik, Bera b. Azib, Hz. Resulüllah'ın kölesi Sevban, Hz. Resulüllah'ın ve Hz. Ali'nin kölesi Ebu Hama, Hekim b. Sa'd, Hemmad b. Derda, Zeyd b. Erkam, Zeynep binti Ebi Seleme, Sa'd b. Ebi Vakkas, Ebu Said El Hudri, Ümmü Seleme, Şeddad b. Ammar, Şehr b. Huşeb, Hz. Ayşe, Abdullah b. Câfer, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Muin, Ata b. Ebi Rebah, Ata b. Yesar, Atiye el- Avfi, İmam Ali b. Hüseyin Zeynel Abidin, Ömer b. Ebi Seleme, Umret bint-i Ef'a, Katade, Mücahid b. Cebril Mekki, Muhammed b. Sevka, Ebu Muaddil-i Tafavi, Ma'kal b. Yesar, Vasile b. Eska ve diğerleri.
 
Ayrıca; Ebu'l Esved ed-Dueli, Câbir b. Abdullah el-Ensari, Ebu Zer Giffari, Şehr b. Ebu Huşeb, Ali b. Zeyd, Ömer b. Meymun el- Evdi, Vasile b. Eska." (Daha geniş bilgi ve kaynaklar için bknz: Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali Eseri) H: AknAydn