Ebu Talib: Kaside-i Şi’biyye

Esasen Hz. Ebu Tâlib, Arap toplumunun en önemli şair ve hatiplerindendir. Ancak imanı üzerinde o derece spekülasyon yapılmıştır ki, O’nun bu yönü arka planda kalmıştır

<Ebu Talib: Kaside-i Şi’biyye

TÜRK-AZ HABER / İMAN VE İNSAN

Esasen Hz. Ebu Tâlib, Arap toplumunun en önemli şair ve hatiplerindendir. Ancak imanı üzerinde o derece spekülasyon yapılmıştır ki, O'nun bu yönü arka planda kalmıştır.

Ebu Tâlib, Müslümanların üç yıl boyunca muhasara altında tutuldukları sıkıntılı dönemde Kaside-i Şi'biyye'yi söylemiştir. Şi'b "İki tepe arasında bulunan dere" mânâsındadır. Burası Hâşimoğulları'nın Resûlullah ile birlikte sığındığı Ebu Tâlib'e ait mahalledir.

İbn-i Kesir'e göre; Şi'b Kasidesi çok edebî bir kasidedir. Böylesini Ebu Tâlib'den başkası söyleyemez. 

Şi'b Kasidesi'nden bazı beyitler şöyledir:

"Ey iki can dostum! Haklı olsun haksız olsun, ilk tenkit edene karşı, kulağım yassı bir taş değildir." (Beyit: 1).

"Bu kavimde sevgi olmadığını, bütün kulpları ve araçları kopardıklarını gördüğümde; bize açıkça düşmanlık ve eziyet yaptıklarını, bizden ayrı duran düşmanını emrinde olduklarını, töhmet altında olan ve arkamızdan öfkelerinden dolayı parmaklarını ısıran insanlarla bize karşı antlaşma yaptıklarını…" (Beyit: 3-5).

"Yakınlarımı ve kardeşlerimi Kâbe'nin yanına getirdim. Vasilelerden oluşan örtüsüne tutundum." (Beyit: 7).

"Hep beraber ayaktaydık. Büyük kapısına yönelmiş haldeydik. Nafile adak yapanın yemin ettiği yerin yanında." (Beyit: 8).

"(Şöyle dedim: Kötülük için bize saldıran ve bir bâtılda ısrar eden herkesten, insanların Rabbine sığınırım." (Beyit:12).

"Bize gizli düşman olup bizi kabahatli göstermek için koşturanlardan, bizim iddia etmediğimiz bazı şeyleri dinimize katanlardan (Allah'a sığınırım)." (Beyit: 13).

"Sevr dağına, Sebir dağını yerine yerleştirene, sevap için Hira dağına çıkıp inenlere (sığınırım)." (Beyit: 14).

"Mekke'nin göbeğindeki Kâbe'ye ve Kâbe'nin hakikatine (sığınırım). Ve Allah'a (sığınırım) ki Allah (olanlardan) habersiz değildir." (Beyit: 15).

"Kuşluk ve ikindi vakitlerinde önünde insanların yığılıp el-yüz sürdükleri Hacer-i Esved'e (sığınırım)." (Beyit: 16).

"Terliksiz, yalın iki ayağına karşı rutubetli hale gelen kaya üzerindeki, İbrahim'in (a.s.) ayak izlerine (sığınırım)." (Beyit: 17).

"Allah'ın evini hacceden her binitliye, her adak sahibine, her yayaya (sığınırım)." (Beyit: 19).

"Yöneldikleri zaman Meş'ar-i Aksâ'ya (Arafat'a) ve birbirine karşı gelen sel yataklarının sonundaki İlal (tepeciğine sığınırım)." (Beyit: 20).

"(Hacıların) Ellerini binitlerinin göğüslerine dayayıp, akşam vakti dağların üzerinde yaptıkları vakfelerine (sığınırım)" (Beyit: 21).

"Cem (Müzdelife) gecesine ve Mina'daki konak yerlerine, (Mina'nın) üstündeki mukaddes yerlere ve konaklama yerlerine (sığınırım)." (Beyit: 22).

"Sağanak yağmurdan korkuyormuş gibi cins Arap atlarının hızla geçtikleri vakit, Cem'e (sığınırım)." (Beyit: 23).

"(Şeytan'ın) başına iri taşları atmak için (hacıların) üzerine yürüdükleri vakit Büyük Cemre'ye (sığınırım)." (Beyit: 24).

"Allah'ın evine yemin olsun ki, Muhammed ile olursak yenileceğimizi düşünmekte yanıldınız. Henüz biz O'nun uğrunda mızrak ve ok kullanmadık." (Beyit: 32).

"Biz çocuklarımız ve hanımlarımızdan vazgeçip O'nun etrafında yere serilmedikçe O'nu teslim ederiz (zannetmeyin)." (Beyit: 33).

"Allah'a yemin olsun ki, eğer benim gördüğüm hâl devam ederse, hiç şüphesiz kılıçlarımız örnek insanların kanlarına karışacak." (Beyit: 36).

"Ey babası olmayan kişi! Korunması gerekenleri gözeten, çirkin konuşmayan ve işini başkasına bırakmayan bir efendiyi bir kavmin terk etmesi nasıl olur?" (Beyit: 39).

"Çok az beyaz (lider) vardır O'nun gibi. O'nun yüzüsuyu hürmetine buluttan su istenir. O yetimlerin elinden tutar, dulların ise sığınağıdır." (Beyit: 40).

"Haşim ailesinden helak olacaklar O'na sığınır. Onlar O'nun yanında nimet ve iyilikler içindedirler." (Beyit: 41).

"Muhammed Peygamber'in yardımında ısrarlıyım. O'nun için mızraklarla ve atlarla savaşacağım." (Beyit: 96).

"Canlı ve cömert çekme burunlu efendilerden biridir. O şereflerin çoğunda faziletli bir soya dayanmaktadır." (Beyit: 97).

"Yumuşak huyludur, olgundur, adaletlidir, isabetsiz değildir. O öyle bir İlah'ın dostudur ki, O, O'ndan gafil değildir." (Beyit: 100).

"Kulların sahibi O'nu yardımıyla destekledi ve öyle bir din ortaya koydu ki onun gerçekliği kaybolmayacaktır." (Beyit: 101).

"Ahmed artık içimizde öyle kökleşti ki O'na saldıracak güçlülerin saldırısı boşa çıkar." (Beyit: 107).

"Hiç şüphe yok ki Allah dünyada da, mücadele gününde de O'nun işini yüceltip yükseltecektir." (Beyit: 110).

Bu kasideden de anlaşılacağı gibi Ebu Tâlib iman ehli bir insandır." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Zeynep ve Hz. Masume eserinden)