DUA IV.....

Dünden devam eden

          Gavsü’l-Âzam Abdulkadir Geylani Hazretleri, “Gunyetü’t-Tâlibîn” adlı eserinde, bu âyetin tefsirinde, icâbetin mânâsı olarak şunları yazmaktadır: “İcâbet, Allah katından karşılıksız ihsandır, kuldan ise… O’nun emrine itaattır.”

<DUA IV.....

     Cenâb-ı Hakk şöyle buyuruyor: “Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm.” (Bakara: 2/186)

“Bana dua edin, kabul edeyim.” (Mü’min: 40/20) Müyessir b. Abdulaziz rivâyet eder; “Ebû Abdullah (Ca’fer es-Sâdık aleyhisselâm) bana dedi ki: “Ey Müyessir! Dua et ve her şey bitmiştir deme. Çünkü Allah Azze ve Celle katında bir menzil vardır ki, oraya ancak istemekle ulaşılır. Bir kul ağzını kapatır ve bir şey istemezse, ona bir şey verilmez. İste sana verilsin. Ey Müyessir! Çalınan hiçbir kapı yoktur ki, sahibine açılması beklenmesin.” (Ebû Ca’fer Muhammed b. Ya’kub b. İshak el-Kuleynî, Usûl-i Kâfî, c.2, s.753)

     “Bazıları dua ettikleri hâlde dualarına neden karşılık bulamazlar?” gibi sorulara cevap olarak Gavsü’l-Âzam Abdulkadir Geylani Hazretleri, “Gunyetü’t-Tâlibîn” adlı eserinde, büyüklerin sözlerini

aktarmıştır: “Bazısı şöyle demiştir: ‘Burada duadan murat taat olup icabetten murat ise… sevaptır.’ Bu mânâya göre, Allah-u Teâlâ bize şöyle anlatmak ister: ‘Bana itaat ettiği zaman, dua edenin duasına sevap vermek sûreti ile karşılık veririm.’ Bazıları da şöyle demiştir: ‘Her iki âyet-i kerimenin de mânâsında da özellik vardır. Lafz-ı umûma şâmil görünse de mânâsı hususîdir. Her iki âyet-i kerime anlatılan mânâ takdirine göre, şu manayı taşır: Hükm-ü kazaya uygun düşerse, dua edenin duasını kabul ederim. Duasının kabul edilmesi kendisi için hayırlı ise… onun duasını kabul ederim…”

    Bazen de bir kimsenin duasının geç kabul olduğu görülür bunun da farklı sebepleri vardır: Dünyada nimete sahip olan kimse, bir şey istediğinde ve kendisine verildiğinde, istediğinden başka bir şey ister ve sahip olduğu nimeti küçük görür. Hiçbir şey onu doyurmaz. Nimetler çoğaldığı zaman, bu durum gözetmesi farz olan haklardan ötürü ve dolayısıyla çıkabilecek fitneden ötürü Müslüman insan için tehlikelidir. Ahmed b. Muhammed b. Ebû Nasr, rivâyet eder: Ebû’l-Hasan’a (Ali b. Mûsâ aleyhisselâm) dedim ki: “Sana feda olayım, şu kadar senedir bir ihtiyacım için dua ettim. Duamın kabulünün gecikmesinden dolayı kalbime bir kuşku girdi.”

    Dedi ki: “Ey Ahmed! Sakın Şeytan’a uyma! Senin Allah’ın rahmetinden ümidini kesmen için seni etkileyecek bir fırsatı ona tanıma. Ebû Ca’fer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm), ‘Mü’min Allah Azze ve Celle’den bir ihtiyacının karşılanmasını ister, bu isteğinin karşılığı geciktirirlir. Bunun nedeni, sesinin sevilmesi ve ağlayışının duyulmak istenmesidir’ derdi.”

  Sonra şöyle dedi: “Allah’a yemin ederim ki, Allah Azze ve Celle’nin bu dünya ile ilgili olarak mü’minlerin isteklerinden geciktirdiği şeyler, onlara çabuk verdiği şeylerden daha hayırlıdır. Dünya nedir ki!”

  Ebû Ca’fer ( a.s.) şöyle derdi: “Mü’min zorlukta nasıl dua ediyorsa, rahat olduğu zaman da öyle dua etmelidir. Kendisine verildiği zaman durgunlaşmamalıdır (usanmamalıdır). Dua etmekten usanmayın çünkü dua, Allah Azze ve Celle katında yüksek bir makama sahiptir. Sabret, helal rızık ara, akrabalık bağlarını gözet. İnsanların gizliliklerini ortaya çıkarmaya çalışma. Biz Ehl-i Beyt, bizimle ilişkilerini kesenlerle bağlarımızı sürdürürüz. Bize kötülük edene iyilik ederiz. Bunda Allah’a yemin ederim ki, güzel bir âkıbet görüyoruz. Dünyada nimete sahip olan kimse, bir şey istediğinde ve kendisine verildiğinde, istediğinden başka bir şey ister ve sahip olduğu nimeti küçük görür. Hiçbir şey onu doyurmaz. Nimetler çoğaldığı zaman, bu durum gözetmesi farz olan haklardan ötürü ve dolayısıyla çıkabilecek fitneden ötürü Müslüman insan için tehlikelidir. Sana bir şey söylesem, bu hususta bana güvenecek misin?”

   Dedim ki: “Sana feda olayım, senin sözüne güvenemeyeceksem kime güveneceğim? Sen Allah’ın kulları arasındaki hüccetsin.”

Dedi ki: “ O zaman Allah’a daha çok güven. Çünkü sen Allah’ın bir sözüyle karşı karşıyasın. Allah şöyle buyurmuyor mu: ‘Kullarım Sana, Beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm.’ (Bakara: 2/186)

     ‘De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin!’ (Zümer: 39/53)

   ‘Allah ise size katından bir mağfiret ve bir lutuf vaad eder.’ (Bakara: 2/268)

 

Prof.Dr. Haydar BAŞ   Dua ve Zikir Kitabı sayfa : 835 /852

Yazıyı hazırlayan: Gökhan Demir

 

Devam edecek