Dininiz dört şeyle gider.....

Yazık sana, biraz irfan sahibi olunca hemen mevhum varlığa kapılıyor, dönüyorsun. Sonradan da inkâr ediyorsun. Yazık değil mi sana?

<Dininiz dört şeyle gider.....

"Yazık sana, biraz irfan sahibi olunca hemen mevhum varlığa kapılıyor, dönüyorsun. Sonradan da inkâr ediyorsun. Yazık değil mi sana?
 
O'ndan dönme. Sonra bütün iyi şeylerden mahrum olursun. O'nunla sabra devam et. Sabrı O'ndan kaçmakta arama.
 
Şunu bil ki, sabırlı, güçlüdür. Hani sabrın, hani aklın? Bu akılla mı yola çıkıyorsun? Bu ivedilik neye?..
 
Aceleci olan sabrı bilemez. Aceleci olan hedefine varamaz, yolunu şaşırır, ayakları dolaşır. Sabrın önemi büyüktür. Bunu şu Âyet-i Kerime bize anlatır: "Ey iman sahipleri, sabrediniz; birbirinize sabrı tavsiye ediniz. Birbirinize bağlanınız. Allah'tan korkunuz. Ancak böylelikle felaha ermeniz umulur." (Al-i İmran, 200)
 
Sabır hakkında daha başka âyetler de vardır. Hakkında bu kadar İlâhî kelâm sarf edilen şey elbet önemli olmalı.
 
Her işte sabır önemlidir. Birçok Âyet-i Kerime sabrın önemini belirtir. Onun hayrı çok olur. Himmeti boldur. İyi ve bol mükâfat getirir. Dünya ve âhirette rahatlığı sabır Sabra devam edin ve etrafınızı görün. Ara sıra kabristanı ziyaret edin. Orada iyiler de yatar, kötüler de yatar...
 
Siz iyilere koşun. İyi işler yapmaya bakın; işleriniz düzelebilir. Sözünüzle yaptığınız ayrı ayrı olmasın; bir olsun. Söylediğinizi yapın. Halka öğüt verip, kendi yan çizenler gibi olmayınız. Öğütü işitip iş tutmayanlara benzemeyiniz.
 
Dininiz dört şeyle gider:
 
1. Söylediğiniz, işinizi tutmazsanız...
 
2. Bilmediğiniz işlere karışırsanız...
 
3. Bilmediğinizi öğrenmez, dolayısıyla cahil kalırsanız...
 
4. İnsanları, bilmedikleri şeyi öğrenmekten alıkoyarsanız...
 
Yukarıda sayılan dört şey bir cemiyeti ayakta tutan ilkelerdir. Müsbet yol tutulursa kurtuluş olur. Menfi yol ise felâketin içine atar. Bilhassa dördüncüsü her cemiyetin muhtaç olduğudur. Ona mâni olunduğu zaman yıkılış mukadder olur.
 
Ey cemaat! Zikir meclisine fırsat buldukça geliyorsunuz. Ama ona bir ihtiyaç duyarak gelmiyorsunuz. Bu yüzden gereği gibi faydalanmak size nasip olmuyor.
 
Şifa bulmak için ona geliniz. Vakit geçirmek için geliyorsunuz, öğütçünün hataları sizi meşgul ediyor. Onun ağzından çıkana baktığınız yok. Neden ona hata, suç isnad edersiniz, bilmem?
 
Söylediği sözleri unutmak için hatalarını ortaya atıyorsunuz. Hatasız insan mı olur?..
 
Herkeste hata bulunur. Her zatın gülünecek bir zayıf tarafı vardır. İyi tarafını atıp gülünecek tarafını almak sokak adamlarına hastır.
 
Vaize hata uydurup gülmek büyük hatadır. Başınızla oynuyorsunuz. Allah, kafanızı uçurmaya kadirdir.
 
Bir din adamı ile alay etmek Hakk'a karşı kelle koltukta meydana atılmak demektir. Allah'la şaka olmaz. Bu yersiz işinizden dönünüz.
 
Allah'ın; düşmanlarına benzemeyi özlemeyiniz. Ne işittiyseniz onunla yararlanmaya bakınız. Kurtulmak istiyorsanız, yol işte..." (Abdülkadir Geylani Hazretleri, Fethur'r Rabbani eserinden) H: Akın Aydın