‘Dil kalbin yavrusudur; Yavru anaya uyar’

Gizli ve açıkta Allah’ı, kendinize yakın biliniz. O’nu, gözünüzün hedefi olarak tutunuz. O’nu görür gibi olunuz. Siz, O’nu görmeseniz bile O, sizi görür

<‘Dil kalbin yavrusudur; Yavru anaya uyar’

Gizli ve açıkta Allah'ı, kendinize yakın biliniz. O'nu, gözünüzün hedefi olarak tutunuz. O'nu görür gibi olunuz. Siz, O'nu görmeseniz bile O, sizi görür.

Asıl Allah'ı zikir kalple olur. Kalbi ile Allah'ı zikreden, Allah'ı zikretmiş olur. Kalbi bırakıp yalnız dille Allah'ı zikreden, Allah'ı zikretmiş sayılmaz. Dil kalbin yavrusudur; yavru, anaya uyar.

Öğüt verilen yerlere devam et. Kalp, öğüt dinlemeyi bırakınca körelir. Tevbenin hakiki mânası Hakk'ı üstün görmek ve saygı duymaktır.

Bu sebeple bazı büyükler, şöyle der: 'Hayır, iki kelime üzerinde toplanmıştır: Allah'ın emrini yüce bilmek ve kullarına şefkat göstermek...'

Allah'ın emrini yüce bilmeyen yaratılmışlara şefkat duyamaz. Allah'a yakın olamaz; rahmetinden nasib alamaz.

Bütün ömrünüz çürüdü. 'Yediler, yedik; giydiler, giydik; biz topladık, onlar topladı' gibi lâflarla ömrünüzü bitirdiniz.

Kurtuluş yolunu arayan, nefsini haram olan şeylerden alsın. Şüpheli şeyleri bıraksın. Şehvet duygularını kalbinde taşımasın. Allah'ın emrini yerine getirmek için nefsini sabırlı kılsın. Yasaklardan uzak dursun. Kader işlerine boyun eğsin.

Allah yolunun sadık yolcuları, Allah'a sabra alıştılar. O'ndan ayrı kalmaya dayanamazlar. O'nun için ve O'nun varlığında sabrettiler. O'nunla olabilmek için her çeşit güçlüğe karşı durdular. O'na yakın olmayı arzuladılar. Nefislerinin barınağını bıraktılar. Hevâ ve tabiî isteklerini bir yana attılar.

Onlar, İslâm dinine sahip olurlar; Mevlâ'ya O'nunla varırlar. Yollarında; önlerine âfet, belâ, musibet, gam, keder, açlık, susuzluk, çıplaklık ve her türlü sefalet çıkar.

Fakat onlar hiçbirine önem vermeden yürür giderler. Yollarından dönmeleri imkânsızdır. Bulundukları hâli değiştiremezler.

Onlar öncüdür. Yolları kesik değildir. Kalbin ve kalıbın selâmetini buluncaya kadar hâlleri yolculuktur, giderler... giderler...

Ey cemaat! Hak Teâlâ ile karşılaşacağınızı biliniz; işlerinizi ona göre yapınız. O'nun karşısına çıkmadan önce haya duygusuna sahib olunuz.

İman sahibi önce Allah'tan utanır, sonra da kullardan...

Aksi hâlde dine girmiş sayılmaz, imanı tam olmaz. İman ölçülerini aşmış olur. İman sahibine utanmaz olmak yaraşmaz.

Hem utanmak hem de dinin esaslarını yerine getirmek icab eder. O'nun esaslarını esirgemek her imanlıya düşen bir vazifedir.

Her emir yerine getirilmelidir. Allah yolundan sizi, şefkat duygunuz alıkoymasın." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)