Zikir ehli olan mü’min zikir hâlinde istikrarlı olup, her hâlinde Allah’ı zikredince, o zikir kalbine yerleşir. Allah’ın tecellilerine mazhar olan, zikrullahın yerleştiği kalpten hiçbir şeyin onu çıkartmaya gücü yetmez. O mü’min, yaşarken her hâlinde zikrettiği gibi, sonnefes hâlinde, kabrinde, dirilirken, haşrolurken, sırattan geçerken her hâlinde Allah’ı zikre devam eder.
28-11-2024Zikir ehli olan mü’min zikir hâlinde istikrarlı olup, her hâlinde Allah’ı zikredince, o zikir kalbine yerleşir. Allah’ın tecellilerine mazhar olan, zikrullahın yerleştiği kalpten hiçbir şeyin onu çıkartmaya gücü yetmez. O mü’min, yaşarken her hâlinde zikrettiği gibi, sonnefes hâlinde, kabrinde, dirilirken, haşrolurken, sırattan geçerken her hâlinde Allah’ı zikre devam eder. Berâ b. Âzib (r.a.) rivâyet etmiştir: “Gerçek Müslüman, kabirde sorguya çekildiği zaman Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in (s.a.a.) Allah’ın peygamberi olduğuna şehâdet eder. İşte bu, ‘Allah’a iman edenleri hem dünyada, hem âhirette kelime-i şehâdet üzere sâbit kılar’ (İbrahim: 27) mânâsındaki âyet-i kerimenin bir ifadesidir.” (Nevevî, Riyâzü’s-Sâlihîn; Buharî ve Müslim’den)
Mü’minlerin kurtuluşları selâmete ermeleri de bu zikir vesilesiyledir: el-Muğîre’den (radiyallahu anh); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Sırat köprüsünde mü’minlerin şiârı, ‘Rabb’im, selâmete erdir, selâmete erdir!’ olacaktır.” (Tirmizî, 2432; Alî b. Hucr an Alî b. Mushir an Abdirrahmân b. İshâk ani’n-Nu’mân b. Sa’d ani’l-Muğîre senedi ile tahrîc etti)
Cenâb-ı Hakk; “İşte O, Allah’tır. O’ndan başka tanrı yoktur. Önünde de, sonunda (dünyada da âhirette de) da hamd O’nundur, hüküm O’nundur. Ve ancak O’na döndürüleceksiniz” (Tirmizî, 2432; Alî b. Hucr an Alî b. Mushir an Abdirrahmân b. İshâk ani’n-Nu’mân b. Sa’d ani’l-Muğîre senedi ile tahrîc etti ) buyurdu.
Mü’minler, O Yüce Yaratıcıya dünyada da, âhirette” de hamd ve senâda bulunanlardır. Mü’minin zikri Cennet’te devam edecektir. Bir başka âyet-i kerimede de Cenâb-ı Hakk; “İman edip güzel işler yapanlara gelince, imanları sebebiyle Rab’leri onları nimet dolu Cennetlerde, alt tarafından ırmaklar akan (saraylara) erdirir” buyurdu.
“Onların oradaki duası, ‘Allah’ım! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz!’ (sözleridir). Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri ise ‘selâm’dır. Onların dualarının sonu da şudur: Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur” (Yûnus: 10/9,10) âyet-i kerimesi ile mü’minlerin Cennettede zikrullaha devam ettiklerini beyan buyurdu.
Bu mânâda Peygamber Efendimiz de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurdu: Câbir’den (radiyallahu anh); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Cennet ehli Cennet’te yerler, içerler, tükürmezler, küçük ve büyük abdestlerini bozmazlar, sümkürmezler.” Dediler ki: “Peki yedikleri ne olacak?” “Misk gibi kokan geğirme ve terleme ile giderilecek. Tıpkı soluk almak ilham edildiği gibi onlara tesbih ve tahmid etmek de ilham edilecektir.” (Müslim, Cennet, 18, s. 2180-1 ve Tirmizî, 4741; el-A’meş an Ebî Süfyân an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler)
Prof.Dr. Haydar BAŞ Dua ve Zikir Kitabı sayfa : 527 /529
Yazıyı hazırlayan: Gökhan Demir