Cahile bir defa alime yedi defa yazıklar olsun.....

Peygamber (s.a.a.v) Efendimiz şöyle buyururlar: 'Cahile bir defa yazıklar olsun, âlime yedi defa'

<Cahile bir defa alime yedi defa yazıklar olsun.....

Peygamber (s.a.a.v) Efendimiz şöyle buyururlar: "Cahile bir defa yazıklar olsun, âlime yedi defa."
 
Cahile bir defa. Sebebi, bilgisiz kalışı. Alime yedi defa. Sebebi, o bildiği ile iş tutmayışı. İlmin bereketi ondan uzaktır; yalnız vebalini yüklenmiştir.
 
Öğren, sonra amel et. Sonra halkı bir yana at, Hak'la ol. Hak sevgisini kalbine yerleştir. Hak'la olma arzusu ve O'nun sevgisi sende ciddî bir hâl alınca, Mevla seni, kendine yaklaştırır. Kendi öz varlığına iletir; orada yok eder. Sonra O dilerse seni halka teşhir eder, arzu buyurursa halk arasına katar.
 
Dünyalık nasiplerini bol bol almak için her varlığı sana iletir. Rüzgârları sana emirle gelir. O'nun bilgisi seni kuşatmıştır. İşlerine halk da muttali olur. Bunlar kendi varlığını bıraktığın anda gelir. O'nunla halka karışırsın; seninle değil...
 
Nefsin şomluğu (uğursuzluğu) ölür. Tabiat zararlı hâlini yitirir. Her şey sana bol gelir. Nefis, heva ve tabiat onlardan kısmet alamaz. Kalbin daima Hak'la olur.
 
İşitiniz ve tutunuz. Ey Hakk'ı bilmeyen cahiller, Allah'ın sevdiği kulları anlamıyorsunuz. Her şeye kötü gözle bakmayınız. Hak daima Hak'tır ve odur. Batıl, sizsiniz!
 
Ey halk! Hak sırdadır, kalpde ve mâna âleminde yaşar. Bâtıl ise nefisde, hevada, tabiî istek ve Haktan gayri şeylerde bulunur.
 
Şu kalp, Hakk'a yakın olmadıkça felah bulamaz. Hak Azizdir, Celildir. Evveli, âhiri yoktur.
 
Boşuna sıkışma, zavallı içi bozuk, yanında hayır diye bir şey yoktur. Dediğim hâllerden sende bulunmaz. Sen, ekmeğin ve katığın kölesisin. Helvaya kulsun. Emrinde bulunduğun efendinin ve atın bendesisin. Doğru olan kalp, halkı bir yana atar, Hakk'a doğru yolculuğa başlar. Yollarda bir şeyler görse, selâm verir, geçer.
 
İlmiyle âmil olanlar, Peygamber (s.a.a.v) Efendimizin vârisleridir. Geçmişteki büyüklerin vekilleridir. Arta kalan halk ise onlara yardımcıdır. Onlarla iş yaparlar. Dinin gereklerini onların vasıtası ile yerine getirirler. Onlara iyiliği, kötülüğü söylerler. Cümle halk o sevgili kulların emrine hazır bekler.
 
O büyük insanlar, kıyamet günü peygamberlerin yanında bulunur. Rabları tarafından peygamberlere ne verildi ise onlara da verilir.
 
İlmi ile amel etmeyenin cezası büyüktür. Bunu Hak Teâlâ bize şu âyeti ile haber veriyor: "Onun misâli, üzerine kitap yüklenen himara (eşeğe) benzer." (Cuma/51)
 
Himar, kitaptan ne anlar? Yalnız yükünü taşır ve yorulur. Bir kimsenin ilmi çoğalınca, Allah'tan korkusu da çoğalmalıdır. Bilgi çoğaldıkça Hakk'a karşı, itaat ve ibâdet de artmalıdır.
 
Ey ilim iddiasında bulunan, hani ağlaman? Allah korkusundan göz yaşın akıyor mu? Hani çekinmen? Korkun ve günahları itirafın nerede kaldı? Nefsinle cenk etmek ve onu terbiye etmek yok mu? Onu Hak tarafına çağırmak nerede kaldı?
 
Bunlar sende yok. Bütün derdin, cübbe, sarık, yemek ve evlenmek; dolaşmak, mağazalara girip çıkmak. Halkla oturup bol bol sohbet etmek...
 
Gücünü bu gibi şeylerden beri kıl. Onlardan sana gelecek bir kısmet varsa gelir, üzülme. Kendini ferah tut. Bekleme yükünden kurtulursun. Hırs ağırlığı seni almaz.
 
Ey evlat! Huzurun boş, iyi değil. Kötü huylarından hasıl olan pislik henüz temizlenmedi. Seni ne yaparım, kalbin sıhhatli değil, onda tevhid filiz vermedi. Onda ihlâs sıhhat bulamadı.
 
Ey uykudakiler, sizi unutup uykuya dalmayan biri var. Ey kaçanlar, sizden kaçmayan ve daima beraber olan bir şah var. Ey unutkanlar, sizi unutmayan bir Mevlâ var. Ey terk edip gidenler, sizi terk etmeyen bir Mevlâ bulunuyor.
 
Ey Allah'ı, Resulünü ve geçmişteki büyükleri unutanlar, sonradan gelecek olan üstün varlıkları anmak istemeyenler, siz uzayıp giden bir ayrık otu misalisiniz. Ağaçtan yontulan yongaya benzersiniz. Sizi kim neylesin; bir şeye yaramazsınız?
 
"Rabbimiz, bize dünyada iyilik ver; âhirette iyilik ver; bizi ateş azabından koru." (Bakara/201) Âmin! (Abdülkadir Geylani Hazretleri, Fethur'r Rabbani eserinden) H: Akın Aydın