‘Bizi Rabbimiz terbiye etti’

İmam Ali (a.s.), Muaviye’ye yazdığı mektupta buyurdu ki: “Okunu ulaştıramadığın kimseyle uğraşmaktan vazgeç. Çünkü bizler Rabbimiz tarafından terbiye edilmiş kişileriz ve halk da bizim tarafımızdan terbiye edilmektedir”

<‘Bizi Rabbimiz terbiye etti’

TÜRK-AZ HABER / EHL-İ BEYT

 

İmam Ali Efendimiz, Muaviye'ye cevap olarak yazdığı bir mektubunda şöyle buyurdu:

"Allah'ın Muhammed'i (s.a.a), dinini tebliğ etmek için seçtiği ve O'na tâbi olan ashabının da kendisini desteklediğini anlattığın mektubun bana ulaştı. Allah'ın, Peygamberi vasıtasıyla verdiği nimetini ve içinde bulunduğumuz imtihanını bilmiyor- muşuz gibi bize haber vermene şaştık doğrusu! Senin bu durumun; hurması bol olan Hecer'e (Hecer, Bahreyn'de hurması bol olan bir şehrin adıdır. Bu bir deyimdir, Türkçe karşılığı ise 'tereciye tere satmak' anlamındadır) hurma götürmeye kalkan hurmacıya veya üstadına ok atmayı öğretmeye kalkan öğrencisine benzemektedir. İslam'da insanların en üstününün, falan ve filan olduğunu zannediyorsunuz. Zikrettiğin gibi olsa bile sana bir üstünlük gelmeyen, yokluğu seninle ilgili olmayan şeyi söylüyorsun. Üstün ve üstün olmayanın, yöneten ve yönetilenin seninle ne alakası var? Esir edilip azat edilenlerin ve oğullarının; ilk muhacirlerin ayırt edilmesi, derecelerinin belirlenmesi, sınıflarının tanımıyla ne ilgisi olabilir?

Ne kadar yazık! Vınlaması olmayan bir okun vınlaması duyuldu, kendisi hüküm altında olan biri, hüküm vermeye başladı. Ey insan! Niye durduğun yerde durmuyor, kusurunu görmüyor ve kaderin seni attığı yerde kalmıyorsun. Mağlubun yenilmesinin ve muzaffer olanın zaferinin seninle ilgisi yoktur.

Sen çok şiddetli bir şekilde şaşkınlığa düşüp, doğru yoldan sapmışsın. Görmüyor musun -elbette sana bildirmek için değil, Allah'ın bizlere verdiği nimetlerini dile getirmek için diyorum- Muhacir ve Ensar'dan bir kısmı Allah yolunda şehit oldular ve her birinin bir fazileti vardır. Amma bizim şehidimiz (Hamza), şehit olduğu zaman kendisine 'seyyidü'ş-şüheda' denildi ve Resûlullah onun namazını kılarken yetmiş tekbir aldı. Hakeza görmüyor musun bir topluluğun Allah yolunda ellerinin kesildiğini! Elbette her biri için bir fazilet vardır. Ama bizden de aynı şekilde eli kesilen birisine 'cennette uçan' (Cafer-i Tayyar) ve 'iki kanat sahibi' denildi. Eğer Allah, kişinin nefsini övmesini nehyetmeseydi, söyleyen kendisinin pek çok üstünlüklerini sayardı da mü'minlerin kalpleri onları sezinler ve duyanlar inkâr edemezlerdi.

Okunu ulaştıramadığın kimseyle uğraşmaktan vazgeç. Çünkü bizler Rabbimiz tarafından terbiye edilmiş kişileriz ve halk da bizim tarafımızdan terbiye edilmektedir. Eskiden beri olan izzetimiz, kavminize olan üstünlüğümüz; size karışmamıza, sizden kız alıp vermemize, sizi kendimizle bir tutmamıza mani olmadı. Hâlbuki siz o seviyede değildiniz, nasıl olur da bizimle bir seviyede olabilirsiniz ki? Peygamber bizden, yalanlayan (Ebu Cehil) ise sizden; Allah'ın aslanı (Hamza) bizden, düşmanları toplayan ve savaşmak için yemin içirten (Ebu Süfyan) ise sizden; cennet geçlerinin iki efendisi (Hasan ve Hüseyin) bizden, cehennem çocukları (Mervanoğulları veya Ukbe b. Ebi Muit'in çocukları) ise sizden; âlemlerdeki kadınların en hayırlısı (Hz. Fâtıma) bizden, odun hammalı kadın (Ebu Leheb'in karısı, Ebu Süfyan'ın bacısı ve Muaviye'nin halası Ümmü Cemil) ise sizdendir. Ve daha bizim lehimize ve sizin aleyhinize olan birçok husus vardır."

(Mektubun devamı yarın...)