‘Bilinenler olmadan ilim; O’nun zatıydı’

İmam Cafer (a.s.) şöyle dediğini duydum: "Allah Azze ve Celle Rabbimizdir ve bilinenler olmadan ilim; O'nun zatıydı. İşitilenler olmadan işitme; O'nun zatıydı. Görülenler olmadan görme; O'nun zatıydı. Güç yetirilenler olmadan kudret; O'nun zatıydı"

<‘Bilinenler olmadan ilim; O’nun zatıydı’

Muhammed b. Hâkim şöyle rivayet etmiştir:

Ebu'l-Hasan (Musa b. Ca'fer aleyhisselâm)'a, Hişam el-Cevalikî'nin görüşlerini anlattım. Bu arada Allah hakkında her bakımdan mükemmel bir genç nitelemesi yaptığını söyledim. Aynı şekilde Hişam b. Hakem'in sözlerini aktardım.

Buyurdu ki: "Hiçbir şey Allah'a benzemez."

Ebu Bâsir şöyle rivayet etmiştir:

Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık aleyhisselâm)'ın şöyle dediğini duydum:

"Allah Azze ve Celle Rabbimizdir ve bilinenler olmadan ilim; O'nun zatıydı. İşitilenler olmadan işitme; O'nun zatıydı. Görülenler olmadan görme; O'nun zatıydı. Güç yetirilenler olmadan kudret; O'nun zatıydı. Eşya var olunca, bilinenler meydana gelince, Allah'ın bilgisi bilinenlere taalluk etti, işitmesi işitilenlere, görmesi görülenlere ve kudreti güç yetir- ilenlere taalluk etti."

Dedim ki: "O halde Allah, her zaman hareket halindedir."

Buyurdu ki: "Allah Azze ve Celle bundan münezzehtir.

Hareket fiille meydana gelen bir sıfattır."

Dedim ki: "O halde Allah her zaman mütekellim/konuşandır."

Buyurdu ki: "Kelâm sonradan olma bir sıfattır, ezelî değildir. Allah vardı ve mütekellim değildi."

Muhammed b. Müslim şöyle rivayet etmiştir:

Ebu Ca'fer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm)'ın şöyle dediğini duydum: "Allah Azze ve Celle vardı ve O'ndan başka hiçbir şey yoktu. O, olacakları biliyordu. Varlıkların olmasından önce onları bilmesi, olmalarından sonra onları bilmesi gibidir."

el-Kahilî şöyle rivayet etmiştir:

Ebu'l-Hasan (Musa b. Ca'fer aleyhisselâm)'a, "İlminin sonuna kadar Allah'a hamd olsun" duasının doğru olup olmadığını sormak üzere bir mektup yazdım.

Bana şu cevabı yazdı: "Sakın Allah'ın ilminin sonu deme çünkü O'nun ilminin sonu yoktur. Ama rızasının sonu de."

Eyyûb b. Nuh, Ebu'l-Hasan (Musa b. Ca'fer aleyhisselâm)'a, "Allah Azze ve Celle, eşyayı yaratmadan ve meydana getirmeden önce biliyor muydu yoksa yaratmadan, onları yaratmayı ve meydana getirmeyi irade etmeden önce bilmiyordu da yarattığını yarattığı zaman ve meydana getirdiğini de meydana getirdiği zaman mı bildi?" sorusunu içeren bir mektup yazdığını ve İmam'ın da ona şu cevabı yazdığını rivayet etmiştir: "Allah, eşyayı yaratmadan önce tıpkı eşyayı yarattıktan sonra bilmesi gibi her zaman biliyordu."

Ca'fer b. Muhammed b. Hamza şöyle rivayet etmiştir: İmam (aleyhisselâm) şu soruyu içeren bir mektup yazdım: "Senin dostların, Allah'ın ilim sıfatı hakkında farklı görüşleri savunuyorlar. Bazıları diyorlar ki: 'Allah eşyayı yaratmadan önce de bilir.' Bazıları ise şöyle diyorlar: 'Allah her zaman bilir, demeyiz; çünkü biliyorun anlamı yapıyordur. Dolayısıyla bu anlam da ilim sıfatını ispat ettiğimiz zaman Allah ile birlikte başka bir ezelî varlığı ispat etmiş oluruz.' Eğer uygun görürsen -Allah, beni sana feda etsin- bu hususta üzerinde duracağım ve ötesine geçmeyeceğim gerçekleri bana öğret."

Kendi el yazısıyla bana şu cevabı yazdı: "Şanı kutlu ve yüce olan Allah, her zaman bilendir."