‘Benim yanımda kalmanız daha iyidir’

Talha ve Zübeyr, Hz. Osman’ın öldürülmesinden sonra Hz. Ali’ye biat edenlerdendi. Sonradan her ikisi de, birer valilik istemişler, Hz. Ali de, “Benim yanımda kalmanız daha iyidir, sizinle daima danışmak isterim” diyerek istediklerini vermemişti

<‘Benim yanımda kalmanız daha iyidir’

Dünya ile yalnız dünya için meşgul ol. Çalışmak, kazanmak iyidir. Çünkü Hakk'a kulluk için yardımcı olur.

Ama sen, bu iyiliği unuttun. Bütün servetini günah işlemekte harcadın. Çalışmak için namazı ve diğer hayırlı işleri bıraktın. Malın zekâtını vermedin. Daima isyan bayrağı çektin. Kulluk yolunu tutmadın.

Çalışman, yol kesicilik gibi bir şey. Yakında ölüm gelir. Onun gelişi iman sahibini sevindirir, küfür ehlini ürkütür, münafıkları korkutur.

Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur: "İman sahibi öldüğü zaman, Mevlâ'sının iyiliklerini görür; yaptığı iyi işlerin karşılığını seyre dalar. 'Ah, dünyada biraz daha kalsaydım; hayır işlerimi artırsaydım' der."

Tevbe edip sebat eden nerede? Yaptığı hatalar yüzünden Yaratan'dan utanan nerede? Her hâlinde onu gözeten ne oldu? Yalnız kaldığı zaman ve herkesin yanında olduğu zaman, harama bakmayan nerede? Kalp ve kalıp gözünü günahtan ayıran nerede kaldı?

Peygamber (s.a.v) Efendimiz; "Bu iki göz zina eder." buyurur.

Gözün zinası harama bakmaktır. Gözlerin günde kaç defa zina ediyor, biliyor musun? Kadınlara ve çocuklara kötülükle bakıyorsun. Allah Teâlâ'nın şu kelâmını işitmedin mi: "İman sahiplerine söyle; gözlerini çevirsinler. (Harama bakmasınlar)" (En-Nûr, 24/30)

Ey çaresiz, sabırlı ol. Dünyanın çaresizliği çabuk geçer. Büyük Peygamberimiz (s.a.v), Hz. Âişe'ye şöyle buyurdu: "Yâ Âişe, dünyanın acılığını, âhiretin iyiliği için iç."

Çalış, geçmişte verilen hükme güvenme; orada isminin hangi defterde yazıldığını bilemezsin. Şaki veya said olduğunu göremezsin. Bu sır, ilâhî bilgi hazinesinde saklıdır; karışma, karışacak olursan dinden çıkarsın.

Çalış, yapacağın işler acı gelse de yap. Geçmişte verilen hüküm, seni ilgilendirmesin. Yapacağın işlere bak. O derin bilgiyi ne sen ne de başkası bilir. Buna kader bahsi denir. Kader ilmini ne sen tam bilirsin ne de başkaları.

Allah yoluna baş koyanlar, dünya yatağını dürdüler ve Mevlâ'nın huzurunda durdular. Hep günlerini O'nun uğruna harcadılar. Dünyadan ancak geçim miktarı aldılar.

Onlar, keyif için yemek yemezler. Zarurî ihtiyaçlarını alırlar. İbadetlerine iyi niyetle kuvvet verirler.

Şeytan mekrinden, şehevî duygularını esirgerler. Her hususta olduğu gibi, şehvet duygularında da Yaratan'ın emrini gözetirler. Peygamber'e uymaktan geri durmazlar. Bütün meşgaleleri, emri tutmak, sünneti yerine getirmek. Onlar, gayretli kişilerin başında gelir, feragatleri tamdır.

"Allah'ım, bizi onlardan eyle, onların bereketini bizden uzak kılma. Âmin!" (Abdülkadir Geylani Fethur'r Rabbani eserinden)