‘Beni, benim için sevme kendin için sev’.....

İmanlı kardeşin sana öğüt verirse tut. Ona muhalif olma, karşı durma. Kabul et. Sen hatanı göremezsin ama o görür.

<‘Beni, benim için sevme kendin için sev’.....

Erenlerin kalbi saftır, temizdir. Halkı gönüllerine almazlar. Yalnız Mevlâ'yı anarlar. Allah hem Aziz hem Celildir. Dünya akıllarına girmez. Gözleri öbür âleme dönük olur. Sizin malınız onlar için önem taşımaz.
 
Hak katında olanlar, onlar için kıymet taşır. Siz onları ne bilebilir ne de görebilirsiniz. Onların işine aklınız ermez; çünkü dünya ilesiniz. Dünya ile uğraşan, ukbayı göremez ve bilemez; âhireti unutur. Siz, Rabbinizden utanmayı bir yana attınız. O'ndan yüz çevirdiniz. Bu hâlinizden dönün ve sizi yola getirecek kimseyi arayın.
 
İmanlı kardeşin sana öğüt verirse tut. Ona muhalif olma, karşı durma. Kabul et. Sen hatanı göremezsin ama o görür. Büyük Peygamber (s.a.a.v) bir kelâmında şöyle buyurur; "Mü'min, mü'minin aynasıdır."
 
İman sahibi yaptığı nasihati doğru yapar. Kardeşine gizli kalmış hataları anlatır. Göremediklerini gösterir, iyi nedir, kötü nedir beyan eder, öğretir. Yarar işle yaramazı tarif eder.
 
Halka nasihat etmeyi kalbime getiren Sübhan'dır. Bu vazifeyi bana en büyük gaye kılan Mevlâm, yücedir.
 
Ben nasihatçıyım; bunun için sizden karşılık beklemiyorum. Öbür âlemim, Rabbim katında hazırdır: bana, O lâzım. Ben dünya arayıcısı değilim. Dünyaya kul olmam. Hak'tan başka hiçbir şey beni bağlayamaz; zaten O'ndan başka kimsem yok...
 
Ben, tek, yaratıcı, ezelin sahibi, ebedin sahibi olanın, sonu ve önü olmayanın kulu ve kölesiyim.
 
Benim için sevinç, sizin kurtulmanızdır. Üzüntüm size gelecek helak ihtimalinden doğuyor. Elinden tuttuğum bir doğru yolcunun, saadeti benim için en büyük şeydir. Onu görünce, ruhum şen olur, ateşim düşer; bir başka hâl olur, sevinirim. Nasıl böyle bir insan elimden yetişiyor diye, hayret eder; övünürüm.
 
Ey evlât! Bütün derdim sensin, ben, değil. Ben sevinirsem senin içindir. Benim için beni sevme, senin için sev. Bana bağlan, bağlılığın kadar yol alırsın.
 
Ey cemaat! Böbürlenmeyi bırakınız. Allah'a karşı büyüklük satmak neden? Kullara da kibirli davranmayın. Haddinizi bilin. Varlığınıza tevazuu yerleştirin. Evvelâ halinizi düşünün. Bir suydunuz. Sonrası nedir, biliyorsunuz. Bir hendeğe yuvarlanacak ağırlık. Hali böyle olana büyüklük satmak yaraşır mı?
 
Hırsa kapılmayın. Kötü arzular sizi sürüklemesin. Dünyalık adamların kapısına koşmayın.
 
Ezilip büzülüp onlardan dünyalık koparmak size gerekmez. Ne çıkar bu halden, sabırla doğru yoldan nasibi arasan daha iyi olmaz mı?
 
Ya bir de yaptığın dilenciliğin sonu boşa çıkarsa... Peygamber (s.a.a.v) Efendimizin buyurduğu gibi: "En büyük belâ, nasipte olmayanı aramaktır." (Abdülkadir Geylani Hazretleri, Fethur'r Rabbani eserinden) H: Akın Aydın