BEDDUA III.....

Dünden devam eden

      İbn Mes’ûd’dan (radiyallahu anh); “Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi), Kâbe’nin yanında namaz kılarken, Ebû Cehil ve arkadaşları orada oturuyorlardı. Bir gün önce bir deve kesilmişti. Ebû Cehil dedi ki: ‘Hanginiz kalkıp filan oğullarının kestikleri devenin işkembesini alıp secdeye vardığı zaman Muhammed’in iki omuzu arasına koyacak?’ Hemen içlerinden kötü ruhlu bir adam kalktı, gidip o işkembeyi aldı, getirip Muhammed (s.a.a.) secdedeyken O’nun iki omuzu arasına koydu.

<BEDDUA III.....

   Onlar da birbirlerine doğru meylederek gülmeye ve eğlenmeye başladılar. Ayakta öylece bakıyordum; imkânım olsa hemen O’nun sırtından o işkembeyi alıp atardım. Peygamber secdede öyle kalarak başını kaldırmadı ta ki birisi gidip (kızı) Fâtıma’ya haber verdi. Daha küçük bir kızdı. Koşa koşa geldi, babasının iki omuzu arasında bulunan o işkembeyi alıp attı ve o topluluğa dönerek hakaretler etmeye başladı. Peygamber (s.a.â), namazını bitirince, sesini yükseltip onlara beddua etti. Beddua ettiği zaman bunu üç kere yapardı. Allah’tan bir niyazda bulunduğu zamanda da üç kere tekrarlardı. Sonra üç kere şöyle dedi: ‘Allah’ım, Kureyş’i Sana havale ediyorum!’ O’nun sesini duyduklarında gülmeleri kesildi. Bedduasından korkmuşlardı. Sonra devamla şöyle bedduada bulundu: ‘Allah’ım, Ebû Cehl b. Hişâm’ı, Utbe b. Rabîa’yı, Şeybe b. Rabîa’yı, el-Velîd b. Utbe’yi, Umeyye b. Hâlef’i, Utbe b. Ebî Muayt’ı Sana havale ediyorum!’ Yedincisini de zikretti, ancak ben aklımda tutamadım. Muhammed’i (s.a.a.) hak ile gönderene yemin ederim ki Muhammed’in (s.a.a) adlarını söylediği kişilerin Bedir Savaşı’nda öldürülüp Bedir kuyusuna atıldıklarını gördüm.” (Buhârî, Vudû’ 69/2, I, 65; Salât 109, I, 131-2; Cihâd 98/4, IIII, 234; Menâkıb›l-Ensâr 29/1, IV, 238-9; Mağâzî 7, V, 5; Müslim, Cihâd 107, s. 1418-9; Nesâî, Tahâret 192, I, 161; Ebû İshâk an Amr b. Meymûn an İbn Mes’ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler)

                    

    İbn Ebî Evfâ’dan (radiyallahu anh); “Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi), (düşman) ordular(ın)a beddua edip şöyle buyurdu: Ey Kitab’ı indiren, hesabı süratli olan Allah’ım! Şu Arap kabilelerini yenilgiye uğrat! Allah’ım! Onları hezimete uğrat ve iradelerini sars!” (Buhârî, Tevhîd 34/2, VIII, 196; Da’vât 58/1, VII, 164; Cihâd 98/3, III, 234; Müslim, Cihâd 21-2, s. 1363 ve Tirmizî, 1768; İsmaîl b. e. Hâlid an İbn e. Evfâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler)

    Ebû Mûsâ’dan (radiyallahu anh); “Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) bir kavimden çekindiği zaman şöyle derdi: “Allah’ım! Onların helâkına, boyunlarının uçurulmasına Seni vekil kılar ve onların şerrinden Sana sığınırız.” (Ebû Dâvud, 1537; Muh. b. el-Müsennâ an Muâz b. Hişâm an ebîhî an Katâde an Ebî Bürde an Ebî Mûsâ senedi ile tahrîc etti)

    Ebû Yahya’dan (radiyallahu anh); “Ben, Hasan, Hüseyin, Mervân ve Süleyman’ın arasındaydım. Hasan, Hüseyin’in elinden tutuyordu. Mervan, ‘Ehl-i Beyt mel’ûndur’ dedi. Hasan kızıp, ‘Ehl-i Beyt mel’ûndur mu dedin? Vallahi Allah sana Peygamber’in(sallallahu aleyhi ve âlihi) diliyle lânet etmiştir, hem de sen daha babanın sülbündeyken’buyurdu.” (Ebû Ya’lâ; Heysemî, Mecma’ V, 241)

 

 

Prof.Dr. Haydar BAŞ   Dua ve Zikir Kitabı sayfa : 877 /887

Yazıyı hazırlayan: Gökhan Demir