Atatürk’ün vasiyeti..... (Prof. Dr. Haydar Baş’ın kaleminden)

Kendisi vefatından kısa bir süre önce sonsuz güvendiği Türk milleti için "Beni milletim bakar" diyerek tüm mal varlığını milletine armağan etmiştir.

<Atatürk’ün vasiyeti..... (Prof. Dr. Haydar Baş’ın kaleminden)

Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın çiftlikleri, daireleri, arazileri hatta fabrikaları vardı. Bu yüklü miktardaki taşınmaz mal, yurt gezilerinde kendisine hediye edilmiştir.
 
Kendisi vefatından kısa bir süre önce sonsuz güvendiği Türk milleti için "Beni milletim bakar" diyerek tüm mal varlığını milletine armağan etmiştir.
 
"10 Haziran 1937 günü Trabzon'a gelen Atatürk, burada akşam yemeği sırasında, 'bana bir bordro imzalatırlar ama ne para veren olur ne de paranın hesabını… -o anda ellerini cebine sokarak- cebimde para yok… Benim zaten paraya da ihtiyacım yok. Masrafım da yok. Bir tek insana bu millet bakar… Bu milletin yüce sevgisini görmek bana yeter. Bana bu millet bakar, bana milletim bakar' der.
 
Biz bu cümlelerde, hiç örneğini görmediğimiz bir lider kimliği ile karşılaşıyoruz.
 
Ertesi gün, 1 Haziran 1937'de Trabzon'dan başbakanlığa gönderdiği bir yazı ile bütün çiftlikleri ve üzerindeki taşınmazları hazineye bağışladığını bildirdi.
 
Bu bağış ile ilgili işlemler 11 Mayıs 1938 günü tamamlandı. Aynı gün yanında Salih Bozok ve yaveri Celal Üner bulunan Atatürk, Ankara Orman Çiftliği'ndeki Marmara Köşkü'ne geldi. Burada Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak, İçişleri Bakanı ve Cumhuriyet Halk Partisi Sekreteri Şükrü Kaya, Tarım Bakanı Faik Kurdoğlu, Ankara Valisi Nevzat Tandoğan'ı kabul etti.
 
Bir süre sonra Ankara Defterdarı ile Tapu Müdürü de geldiler. Atatürk, Hazineye çiftliklerin bağışlanması hakkındaki kanunun gereklerini yerine getirerek tamamlanan işlemleri imzaladı."
 
Atatürk döneminde alınan arazilerin en büyüğü Ankara'daki Atatürk Orman Çiftliği (Ankara'da Orman, Yağmurbaba, Balgat, Macun, Güvercinlik, Tahar, Etimesgut ve Çakırlar çiftliklerinde kurulu) olmak üzere; Yalova (Millet ve Baltacı Çiftlikleri),
 
Silifke (Tekir ve Şovalye Çiftlikleri), Tarsus (Piloğlu) ve Dörtyol'daki (Portakal Bahçesi ve Karabasamak Çiftliği) çiftliklerdi.
 

 
Bu çiftliklerde 582 dönüm meyve bahçesi, 700 dönümü çeşitli ağaç fidanlığı, 400 dönümü Amerikan asma çubuğu fidanlığı, 220 dönümü bağ, 220 dönümü zeytinlik, 375 dönümü portakallık, 15 dönümü kuşkonmazlık, 100 dönümü park ve bahçe, 2650 dönümü çayır ve yoncalık, 1450 dönümü yeni yetiştirilmiş orman ve 148 bin dönümü ziraate elverişli tarla ve mera olmak üzere toplam 154.729 dönüm arazi bulunuyordu.
 
Yine bu çiftliklerde, mefruşat ve demirbaşları ile beraber 45 ikametgâh ve daire binası, 7 ağıl, 6 mandıra, 8 ahır, 7 ambar, 4 samanlık ve otluk, 6 hangar, 4 lokanta ve gazino, 2 fırın, 2 ser olmak üzere toplam 91 bina bulunmaktaydı.
 
Bu çiftliklerde, yılda 7 bin hektolitre çeşitli bira yapacak kabiliyette bir bira fabrikası, malt fabrikası, günde 4 ton buz yapan bir buz fabrikası, günde 3 bin şişe soda ve gazoz yapan bir soda ve gazoz fabrikası, bir ziraat aletleri ve demir fabrikası, 2 modern pastörize süt fabrikası, 2 geniş yoğurt imalathanesi, 2 taşlı elektrikle işleyen bir un değirmeni, İstanbul'da bulunan bir çeltik fabrikasının yüzde 40 hissesi, iki kaşar ve beyaz peynir ile yağ imaline mahsus imalathane, 2 tavuk çiftliği, 5 satış mağazası, 13100 koyun, 443 baş sığır, 69 baş binek ve koşum atı, 2450 tavuk, 16 traktör, 13 harman ve biçerdöver makinesi, 35 tonluk bir deniz motoru, 5 kamyon ve kamyonet, 2 binek otomobili, 19 araba ve muhtelif sulama tesisleri ile hususi telefon şebekesi vardı."
 
"Çiftliklerden sonra üzerinde kayıtlı diğer bazı taşınmazları da devletin ilgili kurumlarına bağışladı. 2 Şubat 1938'de, Bursa Belediye Başkanı Reşat Kiper'e gönderdiği bir mektupla, Bursa Kaplıcalarında yeni açılan Çelik Palas Oteli'nin ait olduğu şirketteki 34.830 liralık hissesini ve Çelik Palas Oteli bahçesine bitişik köşkü (bugün müze), Bursa Belediyesi'ne bağışladığını bildirdi.
 
11 Mayıs 1938'de Ankara'da Hipodrom ve Stadyum civarın[1]daki arsalar ile çarşı içindeki bir oteli ve otelin altındaki dükkanları Ankara Belediye'sine, yine aynı gün Ulus Basımevi ve bir arsayı Cumhuriyet Halk Partisi'ne bağışladı…"
 

 
 Atatürk'ün bizzat el yazısı ile yazarak Beyoğlu 6. Noteri İs[1]mail Kunter'e, Dolmabahçe Sarayı'nda teslim ettiği vasiyeti şöyleydi:
 
"Malik olduğum bütün nukut ve hisse senetleri ile Çankaya'daki menkul ve gayrimenkul emvalimi C.H.Partisi'ne atideki şartlarla terk ve vasiyet ediyorum.
 
1- Nukut ve hisse senetleri, şimdiki gibi İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.
 
2- Her seneki nemadan, bana nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça, yaşadıkları müddetçe, Makbule'ye ayda bin, Afet'e sekiz yüz, Sabiha Gökçen'e altı yüz, Ülkü'ye iki yüz lira ve Rukiye ile Nebile'ye şimdiki yüzer lira verilecektir.
 
3- S. Gökçen'e bir ev de alınabilecek ayrıca para verilecektir.
 
4- Makbule'nin yaşadığı müddetçe Çankaya'da oturduğu ev de emrinde kalacaktır.
 
5- İsmet İnönü'nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır.
 
6- Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir. K. Atatürk."
 
Hangi devlet adamımızda bu kadar hassas bir ölçü görüyoruz. Hangisi sahip olduklarını bu derece Türk milletine bırakabilmiş ve "Bana milletim bakar" diyebilmiştir.
Atatürk'ten sonra hiçbiri…" (Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk eseri sh: 149) H: Akın Aydın