Atatürk Bedir ve Uhud Savaşını anlatıyor.....

Atatürk, “Tarih 2, Orta Zamanlar” kitabında Hz. Muhammed hakkında şu bilgileri yazdırır.

<Atatürk Bedir ve Uhud Savaşını anlatıyor.....

Atatürk, "Tarih 2, Orta Zamanlar" kitabında Hz. Muhammed hakkında şu bilgileri yazdırır:
 
"Hz. Muhammed'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur'an denir. Bu esasları ihtiva eden cümlelere ayet, ayetlerden mürekkeb parçalara da sure derler.
 
Kur'an'ın içindekiler başlıca üç bahisle incelenebilir.
 
Birincisi ve önemlisi; Allah'ın bir olduğuna ve O'ndan başka bir Allah olmadığına ve (Hz. Muhammed'in) O'nun Resûlü olduğuna inanmak.
 
İkincisi; hukukî hükümler ve ibadet.
 
Üçüncüsü; tarihe ait bilgilerdir." 
 
Peygamberimizin özellikle Bedir Savaşı'ndaki zaferini defalarca övdüğü bilinen Atatürk, bu savaş hakkında aynı kitapta şunları ifade etmişti:
 
"Hz. Muhammed ve O'nun nasıl bir din müessesesi ve devlet reisi olduğunu anlayabilmek için O'nun bilhassa askerî faaliyetlerini tetkik etmek lazımdır.
 
(...) Hâlbuki Hz. Muhammed denilen şahsiyet, bizatihi mütehassıs, mütefekkir, müteşebbis ve muasırlarının en yükseği olduğunu yaptığı işlerle ispat etmiş bir varlıktı.
 
Bedir Muharebesi (624). Burada Hz. Muhammed'e muvaffakiyet temin eden, askerine iyi tertibat aldırması ve muharebeyi bizzat iyi idare etmesi oldu.
 
Hz. Muhammed (s.a.v) askerlerine daima birlikte sımsıkı durmalarını, düşman hücumlarına ok atarak mukabele etmeyi emretti.
 
Kılıçlar ancak son dakikada kullanılacaktı. Müslümanlar, Hz. Muhammed'in verdiği talimatı dikkatle takip ettiler.
 
Kureyşliler yalın kılıç hücum ettikleri zaman bir ok yağmuru ile karşılandılar. İslamlar intizamı muhafaza ettiler. Son safhada Hz. Muhammed'in askerlerinden biri Muhammed'in yanına koşarak kırılmış silahı gösterdi. Hz. Muhammed, ona bir sopa vererek, 'bununla vuruş' dedi.
 
Kureyşlilerin bozulduğu çok seri ve hezimetleri tam oldu. Müsademe esnasında Kureyşlilerin gösterdiği harikulade cesaret Müslümanları dehşet ve hayret içinde bıraktı, hiç kimse O'nun kadar cesur olmadı ve düşmana, O'nun kadar yaklaşamadı." 
 
Uhud Savaşı'nda, Allah Resulü'nün izlediği taktik konusunda hayranlığını ifade ederek;
 
"2 Şubat 1923'te İzmir'de halka hitaben yaptığı bir konuşma da; 'Çok iftihara şayandır ki, milletimiz ancak 1300 sene sonra bu Kur'an hakikatlerini fiili halde göstermiş oldu' demiştir."  
 
Mustafa Kemal, meşhur "Zabit ve Kumandan ile Hasbihal" kitabında, İslam dininin ve Müslümanların muhafazası üzerine bina edilen savaş taktiklerini yazmıştır.
 
Bu kitap, silah arkadaşı Nuri Conker'in Zabit ve Kumandan eserine tamamlayıcı olarak yazılmıştır.
 
"Herhalde askerlerimizin ruhunu kazanmak bizim için bir görev olduğu gibi; öncelikle onlarda bir ruh, bir emel, bir kişilik yaratmakta, Allah'tan ve Medine-i Münevvere'de yatan Cenab-ı Peygamber'den sonra bize düşüyor..." 
 
Atatürk, emrindeki askerine vatan savunması ruhunu kazandırmasını dahi, Allah'tan ve Hz. Peygamber'den sonra kendilerine verilen kutsi bir vazife kabul etmektedir.
 
Ancak dinine ve dindaşına samimiyetle bağlı olan bir asker, canını bu uğurda kahramanca feda edebilir.
 
Aşağıda İslam dini hakkındaki sözlerini bir de bu bağlılıkla okuyunuz.
 
İnanınız, cephede askerin önünde en önde savaşması, cepheden cepheye koşması; Allah'ı anması, Hz. Peygamber'imizi övmesi, gözleri yaşararak Kur'an-ı Kerim dinlemesi kadar kutsallaşacaktır gözünüzde...
 
"Bizim dinimiz en makul ve en tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur" diyor 1923 senesinde; 
 
"Atatürk'ün huzurunda bulunan birisi Türklerin millî dininin Şamanlık olduğunu söyler.
 
Atatürk buna hiddetlenerek, 'Ahmak! Müslümanlık, Türkün millî dinidir. Müslümanlığı Türkler yaymışlar ve Türkler kendilerine göre en geniş mânâsıyla anlamışlar ve benimsemişlerdir' demiştir." 
 
"Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın esenliği, sevgisi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Haz-retleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dinî gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir.
 
Temel kanunu hepimizce bilinmektedir ki, yüce Kur'an'da mânâsı açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir.
 
Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor. Eğer akla, mantığa, gerçeğe uymamış olsaydı, bununla diğer İlahi tabiat kanunları arasında çelişki olması gerekirdi. Çünkü tüm evren kanunlarını yapan Cenab-ı Hak'tır."  (Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk eseri) TÜRK-AZ HABER / TARİH