ANALİZ - Bütçe faize çalıştı.....

Türkiye, uyguladığı kapitalist sistem sebebiyle her geçen biraz daha faiz bataklığına saplanıyor. Bütçemizin aslan payını kapsayan faiz ödemeleri her yıl katlanarak artıyor. 2021 yılının ilk 5 ayında yapılan faiz ödemeleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25.4 oranında artarak 81 milyar 457 milyon liraya yükseldi.

<ANALİZ - Bütçe faize çalıştı.....

MURAT ÇABAS / ANALİZ HABER

 

Ülkemizi idare eden siyasilerimiz yaptıkları açıklamalarda, faizin ülke ekonomisine verdiği zarardan sıkça bahsediyorlar ama iş pratiğe döndüğünde ülkemizin faiz giderleri her yıl sürekli artmaya devam ediyor. Faizi sisteminin merkezine koyan kapitalist sistem ısrarla uygulanmaya devam ettiği için siyasilerimizin faiz karşıtı söylemleri sadece lafta kalıyor.

 

İlk 5 ayda yüzde 25.4 arttı

 

Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın bütçe gerçekleşme sonuçlarına göre, bu yılın Ocak-Mayıs aylarını kapsayan 5 aylık döneminde faiz harcamaları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25.4 oranında artarak 81 milyar 457 milyon liraya çıktı. Geçen yıl aynı dönemde faize ödenen para 64 milyar 960 milyon lira olmuştu. 2020 yılının tamamında gerçekleşen faiz ödemeleri 134 milyar lira idi. Eğer yüzde 25'lik artış oranı yıl sonuna kadar korunabilirse, 2021 yılının sonunda 167.5 milyar liralık bir faiz ödemesi ile karşılaşabiliriz. Ama görünen o ki, artan ekonomik riskler sebebiyle bu oran korunamayacak ve faiz giderleri daha fazla gerçekleşecek.

 

Faiz harcamaları her yıl arttı

 

Bütçeden yapılan faiz harcamalarını yıllara göre değerlendirdiğimizde sürekli bir artış olduğu görülüyor. 2016 yılının tamamında gerçekleşen faiz harcamaları 50.2 milyar lira iken, 2017 yılında faize ödenen para 56.7 milyar liraya yükseldi. 2018 yılında faiz için yapılan harcama 2017'e göre yüzde 30.4 oranında artarak 73 milyar 961 milyon liraya yükseldi. 2019'da yüzde 35.1 oranında artarak 99 milyar 940 milyon liraya, 2020 yılında ise yüzde 34 artışla 134 milyar liraya çıktı. 2016'da 50 milyar lira olan faiz giderleri, 2020'de 134 milyar liraya, 2021'in ilk 5 ayında ise 81 milyar liraya yükselmiş oldu. Siyasilerimizin faiz lobilerini suçlayan açıklamaları havada kaldı. Üstelik bu faiz ödemelerini yapmamız, faiz borcumuzu ödediğimiz anlamına gelmiyor. Faiz borcunun bir kısmı ödenmiş oluyor, geri kalanı ana borca dahil ediliyor.

 

Erdoğan 'her kötülüğün anası faizdir' demişti

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mart 2018'de AKP Pendik İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada, "Ekonomide her kötülüğün anası faizdir. Faiz zengini daha zengin fakiri daha fakir yapar. Bunun lobisi neresidir? Finans kuruluşlarıdır. Açık söylüyorum devletin bankaları da bu işin içindedir" ifadelerini kullanmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında faiz karşıtı şu açıklamaları yapmıştı: "Sen kalkar da faizli bir ekonomi ile ülkeyi yönetmeye devam edersen, o dikkatsiz araba sürmeye benzer. Türkiye'yi faiz belasından, faizi aşağı indirmek suretiyle enflasyondan kurtaracağız. Enflasyonun anası da babası da faizdir. Bunu bilmeyenler de bilsin. Bunun aksini yapmaya kalkanlar kusura bakmasın karşısında beni bulur. Çünkü ekonomide her kötülüğün anası faizdir. Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar… Bunun lobisi finans kuruluşlarıdır. Devletin bankaları da bu işin içindedir. Bu işi çözmemiz lazım. Çözeceğiz, er geç çözeceğiz. Biz George'un ağzına bakarak harekete edemeyiz, Hans'ın ağzına bakarak hareket edemeyiz."

 

Söylem faiz karşıtı, eylem kapitalist politikalar

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu açıklamaları yapmasına rağmen, Türkiye'de hala faizin olmazsa olmaz olduğu kapitalist sistem uygulanmaya devam ediyor. Faiz politikaları sebebiyle son bir yıl içinde üç Merkez Bankası başkanı, bir bakan değişti ama politika faizi yüzde 10.25'lerden yüzde 19'a yükseldi. Sistem değişmeden faiz sorununun çözülemeyeceği açıkça gözüküyor.

 

BTP Lideri Hüseyin Baş: Sistemin değişmesi lazım

 

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, yaptığı açıklamada, dolar kurunu frenlemek için yapılan faiz artırımlarının çözüm olmadığını vurguladı. Faizlerin düşürüldüğü dönemde de, faizlerin artırıldığı dönemde de dolar kurunun uzun vadede Türkiye'de yükselmeye devam ettiğine dikkat çeken BTP Lideri Baş, ekonomideki bu sorunun tek başına faizi artırarak ya da düşürerek çözülemeyeceğini kaydetti. "Yanlış bir kurgu içerisinde doğru bir hamle yapsanız da bu yanlıştır" tespitinde bulunan Baş, "Ben bir sistem değişikliğini zaruri görüyorum" dedi ve tek çözümünde Prof. Dr. Haydar Baş'a ait olan Milli Ekonomi Modeli olduğunu vurguladı.

 

Çözüm, Milli Ekonomi Modeli

 

Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli'nde faizin ekonomiye olan zararlarını şöyle özetliyor: "Faiz bir hastalıktır. Ekonomilerin dengesini bozan ve sermayenin belli ellerde tekelleşmesine yol açmak sureti ile sosyal adaletin gerçekleşmesine mani olan iktisadi bir yaradır. Ayrıca, günümüzde ortaya çıkan resesyon, stagflasyon, deflasyon, enflasyon, işsizlik gibi bir çok hastalığın ana kaynağı yine faizdir. Her şeyde olduğu gibi ekonomilerde de hedef piyasanın denge konumunda bulunmasını sağlamaktır. Faiz, yapısı gereği bu dengeyi bozan veya sağlanmasına engel olan mekanizmadır. Üretim ve tüketim için herkesin cebinde olması gereken para, faiz ile birlikte piyasada halkın arasında serbestçe dolaşamamakta ve belli ellerde stoklanmaktadır. Paranın esaret altında olduğu ekonomilerde para vazifesini ifa edemediğinden dolayı ekonomileri dengeye getirecek veya dengede tutacak üretim ve tüketim mekanizmaları işleyememektedir. Faiz, dünya insanlığına üretenin, çalışanın, emek verenin değil, oturduğu yerde para ile para kazananın avantajlı olduğu bir model sunmuştur. O yüzden faiz, toplumları üretimden uzaklaştırmış böylece reel değil sanal ekonomik büyüklükler ortaya çıkmıştır."

Özetle faizi bu şekilde anlatan Prof. Dr. Baş, modelinde emek ve üretim karşılığı senyorajla paranın devreye sokulacağını, tüketicinin sosyal devlet projeleriyle, üreticinin ise sıfır faizli kredilerle destekleneceğini belirtiyor. Bu projelerin paranın piyasada maliyetsiz yani faizsiz bir şekilde dolaşmasını sağlayacağını, bu şekilde faizin yol açtığı bütün hastalıkların sona ereceğini vurguluyor.